Dt. Pertev Kökdemir

BİR – BİR sayısı günlük diş ipi kullanma sayınız olabilir. Genellikle bir dakikadan az süren günde bir kez diş ipi kullanımı ara yüz çürüklerini %80 oranında azaltabilir. 

İKİ - İKİ sayısı, her seferinde İKİ dakika boyunca günde iki kez diş fırçalamanızı temsil eder.

ÜÇ ve DÖRT - Diş fırçanızla dişlerinize uyguladığınız basınca göre fırça kılları yıpranarak eskiyecektir. Dolayısıyla, diş fırçanızı her ÜÇ ya da DÖRT ayda bir değiştirmelisiniz. Ağzınızın bakterilerin rahatlıkla üreyebildiği bir ortam olduğunu unutmayın ve periyodik olarak yeni bir diş fırçası alın. Çünkü yıpranmış bir diş fırçası ile dişlerinizi 5 dakikada fırçalasanız, yeni bir fırça ile 2 dakika fırçaladığınızda aldığınız etkiyi yakalamazsınız.

ON DOKUZ-Yetmiş yaşına gelen insanların kendilerine ait ortalama diş sayısı ON DOKUZ’dur. Bu da şu demek oluyor, eğer dişlerinize iyi bakmazsanız ağızınızdaki dişlerinizden ortalama 9 tanesini kaybetmiş olacaksınız.

OTUZ - Bu sayı, her gün kullanmanız gereken

Ağız hijyeni söz konusu olduğunda diş eti bakımını da ihmal etmemek gerekir. Çünkü, çürüksüz, beyaz ve inci gibi dişlere sahip olmak yeterli değildir. Diş eti sağlığınızın da takip edilmesi ve korunması gerekir.

Diş eti hastalığı başlangıçta ağrısızdır ve zamanla gelişir. Bu nedenle, erken aşamada ancak tespiti diş hekimi tarafından yapılabilir.

Hastalarımıza, diş kaybına ve diğer diş sorunlarına neden olabileceğinden diş eti sorunlarını asla görmezden gelmemelerini her zaman tavsiye ederiz.

Dişeti hastalığı nedir?

Diş eti hastalığı, diş eti çizgisinin  boyunca veya altında plak oluşumu ile başlar. Plak, bakterilerle dolu yapışkan bir tabakadır . Bu, diş eti ve kemiğe zarar verirken çürük ve  diş eti hastalığına yol açan enfeksiyonlara da neden olabilir.

Dişeti iltihabı: Plak birikiminin neden olduğu diş eti hastalığının en erken aşamasıdır. Diş etinin hassaslaşmasına, kızarmasına, şişmesine, iltihaplanmasına ve kanamaya meyilli olmasına neden olur. Neyse ki, dişleri tutan kemik ve doku etkilenmediği için bu hasar geri

Yemekten her lokma aldığımızda, üst ve alt dişlerimiz düzgün ama sıkı bir şekilde bir araya gelir. Bununla birlikte, yanlış hizalanmış dişi veya eksik dişi olanlar, ısırmalarını düzgün bir şekilde tamamlayamazlar, yani üst ve alt dişleri çene eğrisi boyunca kapanmaz, bu da hem çeneyi hem de başı birbirine bağlayan kasların zorlanarak çalışmasına neden olur. Ayrıca, gece uyurken veya gündüz dişlerinizi aşırı sıkıyorsanız bu da çene kasları üzerinde fazla kuvvet uygulanmasına sebep olur. Baş ağrısına neden olan da kaslardaki bu zorlanmadır.

Tüm vücut fonksiyonlarımız, kaslarımızın ortak çabaları sayesinde gerçekleşir. Yanaktaki kaslardan boyun kaslarına kadar hepsi birbiriyle yakın işbirliği içinde çalışır, böylece kafa omurganın üzerine sıkıca oturur. Ancak bir kasın gücü yetmediğinde diğer kaslar başın yana yatmasını önlemek ve dengeyi korumak için daha çok çalışır.

Burada öğrenilecek iki şey var.

1- Tek bir kastaki bir problem, boyun, omuzlar ve sırt gibi onunla bağlantılı tüm alanları

Diş minesi  dişin dış tabakasıdır ve dentin bu tabakanın altındaki renkli kısımdır.  Diş minesinin kalınlığı ve ışık geçirgenliği herkeste aynı değildir. Daha ince mine, dentini daha fazla yansıtır ve dişlerinizin sarı görünmesine neden olabilir. Düzenli olarak dişler fırçalanmadığında, yiyecek ve içeceklerin de etkisiyle diş minesinin üzerinde ince bir tabaka oluşur. Bu tabaka da dişlerin daha da sarı renk görünmesine neden olur. Eğer dişinizin mine tabakası kalın ve şeffafsa, dişleriniz daha beyaz görünür. Bu şeffaflık herkeste aynı değildir. Diş beyazlatma işleminde de diş minesinin daha şeffaf hale gelmesi ve altındaki dentin tabakasının sarı tonunun biraz daha açılması hedeflenir. İşte bu nedenle, diş beyazlatma herkeste farklı etki gösterir. Sarı-beyaz tonundaki dişler, diş beyazlatma işleminde daha iyi sonuç verirken, gri-beyaz tonlu dişler de etki daha az görülebilir. Ayrıca, dişlerin büyüklüğü de diş tonunu etkiler.

Dişlerin sararmasının veya koyu görünmesinin nedenlerinden bazıları:

-Kahve, çay, kola ve hatta şarap gibi

Bir veya iki dişiniz eksilmiş ancak tedaviyi düşünmemiş olabilirsiniz. Bunun nedeni, şimdiye kadar ciddi bir sorunla karşılaşmamış olmanızda olabilir. Ya da bunun gelecekteki etkilerinin farkında olmayabilirsiniz.

Diş eksikliğine kötü ağız hijyeni, ağız ve diş sağlığı hastalıkları, genetik, travma ve bazı ilaçlar sebep olabilir.

Ya eksik dişiniz için hiçbir şey yapmazsanız?

Aynaya baktığınızda, eksik dişlerin sizi daha yaşlı gösterdiğini görebilirsiniz veya daha az çekici hissedebilirsiniz. Tedaviyi ertelerseniz çenede kemik kaybıyla da karşı karşıya kalabilirsiniz. Buna kemiz rezorpsiyonu denir. Osteoblastlar, kemiklerinizdeki mineralleri serbest bırakan ve kalsiyumu kemik dokusundan kana aktaran dokuları parçalar. İmplantlar, osseointegrasyon yoluyla biyolojik olarak çeneye entegre edildiğinde yüz yapısında stabilite sağlarken ilerleyen kemik kaybı ve diş eti çekilmesini engeller.

Eksik dişlerin oluşturduğu boşluk komşu dişin gevşemesine ve hatta uzun dönemde kaymasına neden olabilir. Bu, hatalı bir kapanışa, yemekleri yeteri kadar çiğneyememeye neden olabilir ve çene

Ergenlik

Ergenlik döneminde kadın vücudunda bol miktarda östrojen ve progesteron üretilir. Bu hormonların artması diş etlerinde kanamaya, kızarıklığa veya şişmeye neden olabilir. Ayrıca çürüklere, ağız kokusuna ve hatta bazı durumlarda periodontitise neden olabilir. Düzenli diş hekimi ziyaretleri ve iyi ağız sağlığı bakımı, ergen kadınların sağlıklı diş etlerini ve dişlerini korumalarına yardımcı olabilir.

Gebelik

Birçok insan ağız sağlığının hamilelikle hiçbir ilgisi olmadığı yanılgısına sahiptir, ancak bu dönemde ağız sağlığının korunması son derece önemlidir. Bunu yapmazsanız, diş eti iltihabı, kızarıklık, hassasiyet ve kanama yaşayabilirsiniz. Bu, kadınların düşük, erken doğum, düşük kilolu bebek sahibi olma riskini artırır. Bu nedenle kadınların hamilelik döneminde diş bakımına dikkat etmeleri çok önemlidir. Mümkünse planlanan hamilelik öncesi kapsamlı bir diş muayenesine gidilmesi ve mevcut diş rahatsızlıklarının tedavilerinin yaptırılması önerilir. Ancak hamilelik döneminde eğer diş ile ilgili bir sıkıntı yaşarsanız hemen diş

Şeffaf plak, ortodontik tel tedavisi ile dişlerin düzeltilmesi gibi şeffaf plaklar kullanarak dişlerin düzeltebildiği bir tedavi biçimidir. Dişler, sabit tel tedavisinde olduğu gibi yer değiştirerek zaman içerisinde doğru pozisyonlarına gelirler.

Şeffaf Plağın 3 Faydası

1- Şeffaflık
Şeffaf plaklar hizalayıcılar diş telleri gibi görünmez. Gülümsemelerini güzelleştirmek için diş telleri olmadan çözüm arayanlar için ideal bir tedavi yöntemidir.

2- Konfor
Şeffaf plak ile diş etlerinize ve ağzınıza daha fazla konfor sağlanır. Alışma süreci daha kolaydır. Ağzınızın iç kısmına sürtünen dişlerinize bağlı metal braketler veya teller yoktur. Ayrıca şeffaf plakların bakımı ve kullanımı kolaydır.

3- Çıkarılabilirlik

Anne babalar olarak, ne kadar teselli etmeye çalışsanız da çocuğunuz endişeli ve agresif olabilir. Fakat düzenli diş hekimi ziyaretleri daha erken yaşlardan itibaren önemlidir. Çünkü tespit ve tedavi edilmemiş diş sorunları devam ederse, çocuğunuzun diş sağlığı için tehlikeli olacaktır.

Günümüzde pedodontik tedavilere hitap eden ve en son teknolojilere sahip çeşitli diş tedavileri bulunmaktadır.

Peki, çocuğunuzun diş hekimi ziyaretinin sorunsuz geçmesi için dikkate alınması gereken faktörler nelerdir?

-Erken yaşta diş hekimi ziyaretlerine başlamak

Mümkün olduğunca ziyaretlere erken başlayın, böylece çocuğunuz gerçekte diş hekiminin görevinin ne olduğunu ve ne için tedavi gördüğünü öğrensin. Bu ziyaretler 3 yaşından itibaren başlayabilir. Çocuğunuzun ağzında hiçbir sorun olmasa bile tanışma amaçlı ziyaretler, bir sonraki ziyaret veya tedavi amaçlı randevular için hazırlayıcı olacaktır. 

-Rutin bir süreç gibi davranın

Diş hekimi ziyaretini büyük