Üniversitelerde bilgi üretimi ve AR-GE

4 Kasım 2015

Üniversitelerin en üst düzeydeki görevi ve sorumluluğu bilgi üretmektir. Üniversiteleri tüm diğer görevlerini ve sorumluluklarını bu temel üzerinde ve etrafında tanımlamak gerekir.

Öğretim/Öğrenim üretilen bilginin genç kuşaklara (öğrenciler) aktarılması ve gösterimi (demonstrasyon) sürecidir. Toplumun gelişmesi ve sağlıklı yapılanması için bu sürecin sağlıklı bir şekilde kurulması ve yürütülmesi üniversitelerin temel sorumluluklarından önceliği olan bir konudur.

Eğitim/Hizmet bilginin toplum yararına sunulması ve uygulanmasıdır. Eğitimden yararlanacak kesim, toplumun üst-ast ilişkisinden bağımsız tüm kesimlerini ve bireylerini kapsar. Bu sürecin salt insan öğesini aşarak toplumun tüm kurum ve kuruluşlarını kapsaması bir zorunluluktur. Bu kapsamda özellikle mühendislik fakülteleri için sanayi kuruluşları, sağlık fakülteleri için hastaneler, ve benzeri ilişkilerin kurulması, geliştirilmesi ve sürdürülmesi üniversitelerin toplumsal gelişmede üzerlerine almaları gereken önemli bir görevdir. Özellikle mühendislik fakülteleri ve buna bağlı olarak Fen fakülteleri pozitif bilimlerin uygulama süreci içinde yerli ve evrensel teknoloji üretimi sorumluluğunu yüklenmişlerdir.

Çok kapsamlı süreç

Yazının Devamı

‘Yazmaya adanmış bir ömür: Çetin Altan’

3 Kasım 2015

Çetin Altan, Türk basınının gerçek bir profesyoneliydi. Yazmaktan başka hiçbir işle meşgul olmamış, bütün hayatını sadece yazarak geçirmiş, geçimini her zaman yazarak sağlamıştır. Altan, düşüncelerine katılmayanların bile saygı duymasını gerektirecek bir yazardı...

Cemil Meriç, Attila İlhan’ın ilk ve en önemli eserlerinden biri olan Hangi Batı için şunları yazmıştı: “Çapkın, çakırkeyif, derbeder bir üslup. Şımarık, serâzâd bir zekâ. Kızdırdığı zaman bile sevimli. Kitabı gülerek kapıyorum, yarı sarhoş, yarı mutlu, yarı doymuş, yarı aç.” (Ümrandan Uygarlığa, s.21).

Burada çizilen üslup tarzının aynıyla 23.10.2015’te, 88 yaşında bu dünyaya veda eden Çetin Altan’ın üslubuna da uygulanabileceğine hiç şüphe yoktur. Çünkü Çetin Altan’ın üslubunda da benzer nitelikler fazlasıyla vardı. Ayrıca iyi bir yazar olmak için gerekli bütün yeteneklere sahipti. Bu alanda doğuştan donanımlıydı. Çok az yazarımız yazılarını onun kadar güçlü metaforlarla bezeyebilmiştir. Yazmanın gurusu denebilecek ayrıcalıklara sahipti. Pervasızdı. Yazılarını, kimi rahatsız eder, kimin yarasını kaşır, kimin zülfü yârine dokunur demeden tam bir özgüvenle yazdı. Okuyucusunun ve toplumun tarihi, dini

Yazının Devamı

Şiddet simgesi: Silah

1 Kasım 2015

Toplumda erkek niteliği arasında yer alan atılım, girişim, kazanma, kahramanlık, koruma, onur, savaşma, üstün olma ve yiğitlik gibi kavramların ortak simgesi silahtır

Kan davası, namus cinayetleri, kadına şiddet eylemlerinden teröre kadar bütün olayların tek ortak paydası silahtır.

Ataerkil, erkek egemen geleneksel aile yapısının temelini, inanç sistemi, alışkanlık, gelenek, görenek, töre gibi birincil toplumsal kurumlar oluşturur. Baba, erkek ailenin başıdır, patronudur. Baskıcı, cezalandırıcı, katı, sert, sıkı tutumu aileye egemen olur. İlkeleri, kuralları, değerleri, yaşam biçimini belirler.

Toplumda, erkek niteliği, özelliği arasında yer alan atılım, beğeni, girişim, kazanma, kahramanlık, kollama, koruma, onur, savaşma, üstün olma, yenme, yiğitlik, zafer kazanma gibi kavramların ortak simgesi silahtır. Başka bir deyişle, silah, ortak bilinçaltında bulunur, baskıyla bilinç alanına çıkar. Simgeler, ayrıcalığı olan, bir inancı, duyguyu, düşünceyi, niteliği, özelliği, üstünlüğü anlatan, aktaran, gösteren somut nesneler ya da işaretlerdir.

Erkekliğin simgesi

Türkçe sözlükte yer alan erkek cinsel organı ve silah anlamına gelen sözcük bunun somut kanıtıdır. Bu nedenle

Yazının Devamı

Sevgi ve akıl

7 Ekim 2015

Evrenin en yüce değeri sevgidir; Allah’ın içimizdeki nefesi ve insanları birbirine bağlayan yüce enerjidir. İnsan sevgiyle var olur, sevgiyle yaşar. İnsanları birbirinden ayıran, yaşamdan koparan sevgisizliktir. Dünyaya gelişimiz kadın erkek arasındaki sevgi, istek ve birlikteliğin ürünüdür. Ana rahmi gerçek bir sevgi ve güven ortamıdır. Dünyaya bizi bağlayan ilk şey ise anne sevgisidir. Anne sevgisi olmadan çocuk yiyemez, içemez, yaşayamaz. Anne sütü en temiz, en sağlıklı, en şifalı ilaçtır. Çünkü annenin sevgisinden gelir,sevgiyle yoğrulmuştur. En koşulsuz, en hesapsız, en cömert sevgiyle…

Akıl devreye girince

Çocuk büyüdükçe aklı devreye girer, dünyası değişir; yarar, çıkar hesapları yapmaya başlar. Analar, babalar zaten akıllarıyla dünyayı yönetmeye çalıştıkları için, buna çocuklarını da eklerler ve uyarırlar: “Oyuncağını kaptırma, çikolatanı paylaşma, her şey senin olsun, sen ye” derler; çocuk hasisliğin, kaptırmamanın, paylaşmamanın kazancını farkeder. “Anneni mi daha çok seversin, babanı mı?” derler; çocuk rekabeti, insanları kıyaslamayı, dalkavukluğu öğrenir. Ağabeyi, ablası veya diğer çocuklar oyuncağını kapar, kırar; acı bir şekilde de olsa kıskançlığı görürve

Yazının Devamı

Öğretmenin yetişimi üzerine

6 Ekim 2015

Öğretmenliğin insan dünyasının en eski mesleklerinden biri olduğunu biliyoruz. “Öğretmenlik” kavramı, aynı zamanda, “eğitim”, “öğretim”, “öğrenim” kavramlarıyla birlikte, son derece zengin tarihsel arkaplanı olan bir kavram.Her toplum, her toplumsal ve kamusal düzenleniş kendi eğitim-öğretimsistemini yarattığı gibi, öğretmenini de yaratıyor. Öğretmenler toplumsal, tarihsel, kültürel ilişkilerinin bir sonucu olduğu gibi, bu ilişkilere biçim veren özneler aynı zamanda.

İnsanın eğiten, eğitebilen; eğitilen, eğitilebilen bir varlık olmasında varoluş temelini bulan öğretmenlik mesleği ve onun taşıyıcısı olarak öğretmen, günümüzde, değişen, farklılaşan yeni, çağdaş teknolojik iletişim ortamında, salt yüz yüze iletişim ilişkileriyle yetinmeyen, yetinemeyen, yetinmemesi gereken bir öznedir, hatta ağdaş öznedir. Böyle bir öznenin yetişiminin ne denli önemli olduğu da açıktır.

Öğretmenlikle ilgili kamusal kurumların, ülkemiz örneğinde öğretmeni yetiştiren kurum olarak Yükseköğretim Kurulunun ve Üniversitelerin, Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürlüğü aracılığıyla çeşitli çalışmalar yürüten ve öğretmeniişlendiren (istihdam eden) kurum olarak Millî Eğitim Bakanlığının, tüm örgütlenişi

Yazının Devamı

İran Anlaşması: Türkiye için Fırsatlar ve Riskler

30 Eylül 2015

İran’ın Nükleer Anlaşması sonrası zenginleşip Türkiye’den alışveriş yapacak algısı var. Ancak Türk dış ticareti petrokimya gibi enerji yoğun sektörlerde zararlı çıkabilir.

İran’ın Batılı devletler ile yaptığı anlaşma ile uluslararası sisteme entegrasyonu tüm dünyada geniş yankı uyandırdı. Bir kapı komşumuz olarak İran’ın tekrar piyasalara dönüyor olması bizim için çok daha büyük önem arz ediyor. BP’nin istatistiklerine göre İran 34 trilyon metreküp doğalgaz rezervi ile dünyadaki en büyük gaz kaynağına sahip ülke konumunda bulunuyor. Petrol rezervleri bakımından ise dünyada Venezuela, Suudi Arabistan ve Kanada’nın ardından dördüncü sırada yer alıyor. Uygulanan ambargo ve yaptırımlar nedeniyle İran sahip olduğu bu kaynakları bu zamana kadar çok fazla ticarileştirme imkanı bulamadı. 1970’li yılların ortalarında günlük 6 milyon varil petrol üreten İran’ın bugün günlük üretimi 2,8 milyon varile kadar indi. Yine doğalgazda zengin rezervlere rağmen İran’ın net doğalgaz ihracatı neredeyse sıfıra yakın bir seviyede bulunuyor.

İran Gazı Türkiye Üzerinden Avrupa’ya Ulaştırılabilir

İran’a yönelik yaptırımların kademeli olarak kalkması İran’ın sahip olduğu petrol ve doğalgaz yataklarını

Yazının Devamı

Politik görüş

29 Eylül 2015

Halkın egemenliği temeline dayanan demokratik yönetimlerde sorunların çözümü, seçimle gelen politikacılardan oluşan parlamentonun görevidir.

Bu nedenle, seçmenlerin bu görevi yapacak politikacıları seçmesi, politikacıların bu görevi gerektiği gibi yapması, ülkenin durumu ve gelecek açısından yaşamsal önem taşır.

Türkçe sözlük, politika karşılığı iki açıklama vermiştir:

? Devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatı.?

?Bir hedefe varmak için karşısındakilerin duygularını okşamak; zayıf noktalarından veya aralarındaki uyuşmazlıklardan yararlanmak gibi yollarla işini yürütmek.?

Politikacı bu iki açıklamadan biri doğrultusunda politikayla uğraşan kimsedir. Sorunların çözümü birinci tip politikacılarla gerçekleşir.

Bin yıllar boyu, bir yandan ruh bilimciler, öte yandan toplumlar politikacıların kişilik yapıları ve özellikleri üzerinde durmuşlar, politikacı tipleri tanımlamışlardır.

Milattan önceki yıllarda, Atina demokrasisi, toplumu boş ve hoş sözlerle kandıran, toplumun duygularını okşayan, kendi çıkarlarını düşünen halk avcısı (demagog) önderlerin, politikacıların kurbanı olmuştur.

Yazının Devamı

Sevginin hedefi

27 Eylül 2015

İNAL AYDINOĞLU

İnal Aydınoğlu, Gaziantep doğumlu bir ekonomist ve işadamıdır. 1978 yılından beri işyaşamının yanında, karşılık beklemeden seven, veren, paylaşan bir gönüllü olabilmek için çalışmakta ve gönüllülüğün mutluluğunu yaşamaktadır. Marmara Üniversitesi ve bazı vakıf üniversitelerinde gönüllülük, sosyal girişimcilik, liderlik ve sevgi konulu dersler vermekte, yetişkin eğitimleri, kurslar, seminerlerdüzenlemekte, gazetelerde yazmakta, televizyon programları yapmaktadır. Sevgi ve gönüllülük üzerine yayınlanmış 10 kitabı bine yakın makalesi mevcuttur.


İnsanlar sevgi özlemi içinde, sevgi arayarak yaşıyorlar. Herkes sevgiden söz ediyor fakat dünya sevgisizlik içinde yanıp tutuşuyor. Ortadoğu, emperyalist devletlerin çıkar hesapları yüzünden yıllardan beri savaşıyor. Aynı savaş, aynı çıkar hesaplarıyla ülkemize de yansıyor. Kardeş kardeşe, yurttaş yurttaşa, dindaş dindaşa pusular kuruyor. Canlar yanıyor; analar, babalar kan ağlıyor. Milyonlarca insan yurdunu, toprağını, evini, barkını terk edip yollara düşüyor. Göç ettikleri yerlerde neler olacağı, nasıl karşılanacakları belirsiz ama bir umut bile canlarını hiçe saymaya yetiyor.
Türk Milleti’nin özündeki sevgi,

Yazının Devamı