Devlet millet el ele

22 Ocak 2021

MUSTAFA KEMAL ULUSU

Allah gani gani rahmet eylesin, çok önemli bir asker, sporcu, Gençlik ve Spor Genel Müdürü, milletvekili, Güreş Federasyonu Başkanı, Spor Bakanı, önemli bir spor adamı ama bence en önemlisi adam gibi bir adamdı. Kimden mi bahis ediyorum? Rahmetli, Emekli Albay, ‘uçan atlet’ lakaplı Yücel Seçkiner ağabeyimden ve de Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) başkanlığımdaki genel müdürümden.

1984’te TFF Başkanı  olmuştum, ilk icraatımız, İngilterede olduğu gibi profesyonelliği tüm Türkiye’ye yayma projemizle Türkiye profesyonel 3. ligini kurma kararımızdı.

Askeri yönetimden tekrar demokrasiye geçilen ve her bakımdan Türkiye’mizde çok zor şartların ve de adeta yokların yaşandığı bir dönemdi.

Projemize teknik yönden müthiş hazırlanmıştık, sadece ekonomik bölümü kalmıştı.

Rahmetli Başbakanımız Turgut Özal’ın desteğiyle ve yine rahmetli dostum Adnan Kahveci’nin süper projesiyle, beraberce müthiş bir projeyi hayata geçirdik. “Türk Sporunu Kalkındırma

Yazının Devamı

‘20 Ocak’ Türk Dünyasının Onur Günü

20 Ocak 2021

Hazar İbrahim / Azerbaycan Cumhuriyetinin Ankara Büyükelçisi

“Azerbaycan kan gölü” ve “Katliama Batıdan alkış”... 20 Ocak 1990 olaylarından sonra Milliyet gazetesindeki manşetlerden bazıları. Evet, ne yazık ki, 1990 senesinin 20 Ocak günü Bakü’de yaşananlar halkımızın tarihine ‘Kanlı Ocak Faciası’ olarak kazındı.

Bu yıl 20 Ocak 1990 katliamının 31. yıldönümü. 19 Ocağı 20’sine bağlayan gece önlerine çıkan her şeyi ve herkesi kurşundan geçiren, ölüm saçan Sovyet Ordusu Gorbaçov’un emriyle Bakü’ye girdi. Evet, Sovyet Ordusu bir Sovyet kentine girmişti, tıpkı bir işgalci ordu gibi… Sovyetler Birliği Savunma Bakanlığı, KGB ve İçişleri Bakanlığı’nın düzenlediği bu saldırı ve Azerbaycanlılara karşı yaptıkları vahşilikler insanlık tarihinde kara leke olarak kendine yer bulmuştur. Milli bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü uğrunda sokaklara çıkmış sivillere karşı yapılan bu silahlı saldırı zamanı yüzlerce Azerbaycanlı şehit edilmiş ve gazi olmuştur.

20 Ocak’tan itibaren

Yazının Devamı

Sağlıkçılara yönelik şiddet nasıl önlenir?

20 Ocak 2021

İsmail Özcan - Eğitimci/Yazar

Ülkemizde; halkın, kamuoyunun beklentilerinin aksine kaba kuvvet ve şiddet eylemleri hep yükseliyor.  Bir kaba kuvvet ve şiddet olayının yaşanmadığı gün çok nadir oluyor. Toplumun küçümsenemeyecek bir kesiminde kaba kuvvet ve şiddet eğilimi bulunuyor. Bu eğilimi taşıyan insanların en göze batan yanları; kendilerini yasalarla, kurallarla bağlı hissetmemeleri; feodaliteden kalma “dediğim dedik” çi, sataşılmaz, dokunulmaz kişiler olarak görmeleridir. Dürüst ve namuslu vatandaşlara ve kamu görevlilerine “Sen kim oluyorsun?”, “Var mı bana yan bakan!” havalarında meydan okuma tutkularıdır. Bu yüzden bu toplumun bireylerinin huzur ve güvenliği her an tehdit altındadır. Çünkü cehaletin ve ilkelliğin doruk noktası ve tam bir magandalık olan şiddet, ülkemizde her an, her yerde, her mekânda, her kurumda arz-ı endam edebilmektedir.

Biz bu yazıda yalnızca sağlık çalışanlarımıza, fakat özellikle doktorlara yönelik şiddet üzerinde duracağız.

Pandemi sürecinde arttı

Ülkemizdeki şiddet,

Yazının Devamı

Denetim eksikliği

15 Ocak 2021

Mustafa Kemal Ulusu

Değerli okurlarım...

Geçen hafta ilk yazımın çıktığı günde, Fox TV sabah haberlerinde, Sayın İsmail Küçükkaya ile program konuğu Sayın Prof. Dr. Tamer Saka Bey, ki kendisi de eski bir denetçiymiş, yazımı gündeme getirerek destek vermeleri beni çok mutlu etti, sağ olsunlar.

Ayrıca bu yazımı mailleri ve telefonlarıyla destekleyen okurlarıma ve dostlarıma da çok teşekkür ediyorum.

Evet o kadar çok dertli varmış ki, zaten olmaması da mümkün değil ki, zira her gün hepimizin bu denetimsizlikle büyük sıkıntıları hatta zaman zaman da büyük acıları olmuyor mu?

2003 yılında Diyarbakır’da THY uçağının düşmesinin sebebi de böyle bir denetim eksikliğinden meydana gelmemiş miydi? Onlarca insanı ve ben de uçağın pilotu aslan gibi gencecik oğlumu böyle bir büyük denetimsizlik yüzünden kaybetmemiş miydim, ama maalesef bu veya buna benzer denetimsizlikler yüzünden ne mallar kaybediliyor, ne ziyanlar oluyor ve de ne acılar yaşanıyor... Sonunda ne mi oluyor? Vah gidene diyorlar, o kadar, ama sen gel bir de

Yazının Devamı

Baş ağrısı nedir?

14 Ocak 2021

Prof. Dr. Cengiz KudayBaş ağrıları baş boyun bölgesindeki damar, kas, çene eklemi ve saçlı deriden kaynaklanır. Beyin dokusunun kendisinin ağrı duyusu yoktur. Çevre dokulardaki ağrıya duyarlıdır. Bazen bu yüzden biz beyin cerrahları hastaya genel anestezi bile vermeden beyin üzerinde bazı ameliyatları yapma şansınız vardır.

Toplumda yaşamının bir döneminde baş ağrısı çekmeyen yoktur. Bu aralar kısa süreli (akut atak) veya sürekli (kronik) olabilir. Ağrıların çoğu tehlikesizdir.

Ağrılar genellikle üç kategoride toplanır; hafif, orta ve şiddetli.

Orta ve şiddetli baş ağrıları kadınlarda erkeklere nazaran iki misli fazladır.

Baş ağrılarının yaş ile ilgisi de mevcuttur. Genellikle orta yaş grubuna baş ağrısı daha fazladır.

40-50 yaşlarına kadar şiddetli olma oranı yüksektir. İleri yaşlarda bu oran düşer.

Ailesel bir yönü de mevcuttur.

Tıbbi uygulamalarda bu ağrıları akut, subakut ve kronik olarak değerlendiririz.

Yazının Devamı

Kadın cinayetleri

13 Ocak 2021

Zafer İşeri / Avukat

Toplumlarda yasaklanmış ve işlenmesi halinde en yüksek cezaya matuf bulunmuş suçlardan biri “kasten öldürmek”. Yürürlükten kalkan Türk Ceza Kanunu’muzda “Adam Öldürmek” başlığı altında yanlış bir terminolojiyle başlayıp, her kim, bir kimseyi kasten öldürürse diye devam ederdi yasa hükmü. Cezası da en ağır haliyle idamdı. 2004’te kabul edilen Türk Ceza Kanunu’muz isabetli bir şekilde “Kasten Öldürme” başlığıyla tanımladı suçu. Elbette suçun mağduru “insan”. Kadın ya da erkek olmasına bakılmadan bir insanı kasten öldüren kişiye müebbet hapis cezası veriliyor.

24 yıl ceza infaz kurumunda kaldıktan sonra koşullu salıvermeden yararlanabiliyor hükümlü. Şayet bu suç önceden planlanarak, vahşice, delili yok etmek için, töre ya da kan gütme düşüncesiyle, kamu görevlisine karşı, anneye, babaya, kardeşe, savunmasıza, hamile kadına ya da eşe karşı işlenirse bu sefer cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis oluyor. Mahkûm

Yazının Devamı

Küresel salgın sonrası yeni bir dünya paradigması: Hepitalizm (2)

12 Ocak 2021

Prof. Dr. Aziz Akgül / Türkiye İsrafı Önleme Vakfı kurucusu ve 22. Dönem Milletvekili

Hepitalizm yaklaşımı bir ülkede toplumsal mutluluğun sağlanması için, toplumun farklılıklarını da dikkate alarak, sadece ne kadar zengin olduğunun değil, ne kadar mutlu olduğunun da değerlendirilmesi üzerine kurulu olup, hayat kalitesini, sadece ekonomik veriler üzerinden değil, mutluluk açısından da değerlendirir.

Alfa kuşağı dâhil, gelecek nesillere bir yük olarak kapitalizmi ayakta tutmak yerine, hepitalizmi miras bırakarak, şiddetten ve çatışmalardan uzak, daha mutlu ve daha nazik bir ortamda insanların yaşamalarını sağlayacak yolları araştırmamız gerekir.

Hepitalizm, mutluk ve huzur için bütün kıtalardan yükselen köklü ekonomik ve sosyal değişim çağrılarına bir cevaptır.  Bir yanda, devletler ve büyük şirketler ittifak içinde küreselleşmeyi ve şirket gücünün yerleşmesini desteklemeyi sürdürürlerken diğer yandan, dünyanın her yanında bu politikalara direnen insanlar; ticaret, finans ve çevre alanlarının yeniden

Yazının Devamı

Küresel salgın sonrası yeni bir dünya paradigması: Hepitalizm (1)

11 Ocak 2021

Prof. Dr. Aziz Akgül / Türkiye İsrafı Önleme Vakfı kurucusu ve 22. Dönem Milletvekili

Koronavirüs küresel salgınının, dünyaya verdiği hasarın büyüklüğü akıl almaz derecededir. Ancak, bu büyük hasara rağmen bize eşsiz bir fırsat sunuyor.   Dünyayı koranavirüs küresel salgını olmadan önceki haline mi geri götüreceğiz? Yoksa dünyayı yeniden mi tasarlayacağız? Karar tamamen bizim.

Eski dünyaya dönemeyiz. Küresel salgını bir fırsat olarak değerlendirmeliyiz. Hepitalist bir dünya oluşturuncaya kadar, sistemi yeniden tasarlamalıyız. Yeni dünyayı; bırakın Alfa kuşağını, eşitlikçi ve özgürlükçü Z kuşağını da eski düşünce kalıpları ve anlayışlarla yönetemeyiz.

Mutsuzluk, dünyanın her tarafında önemli bir sorun durumundadır.  Bu bakımdan, dünyadaki yönetim sorunlarına gözlüksüz bakabilmek gerekir. Dünya çok kötü idare ediliyor. Dünyada ortalama yaşam süresi 900 aya yükselirken; mutluluğun, adaletin, hakkaniyetin, empatinin, merhametin ve

Yazının Devamı