Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

-ZAFER İŞERİ-
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da ayıplı malın tanımı yapılmıştır. Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır. Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir.

Haberin Devamı

Ayıp iki şekilde karşımıza çıkmaktadır. Bu açık (görünürdeki) ayıp ve gizli ayıptır. Açık ayıp; alıcının satın alınan şeyi teslim aldığı anda duyu organlarıyla tespit ettiği ya da edebileceği şekilde belli olan ayıp şeklidir. Gizli ayıp ise ilk etapta belli olmayan, genelde zamanla kullanmayla ortaya çıkıp anlaşılan bir ayıp çeşididir.

Alıcı, satın aldığı şeyi gözden geçirme ve ayıp tespit ettiği anda satıcıya bildirimde bulunma külfeti altındadır. Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması yani gizli ayıbın bulunması halinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir gizli ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.

Günümüzde ikinci el araç satışlarının sayısı gittikçe artmaktadır. Bu sayı arttıkça da araçların özelliklerinde yapılan oynamalar da artmaktadır. Örneğin araçların kilometresiyle oynanması, hasarsız kaydıyla hasarlı araç satılması vb. gibi. Ayıplı 2. el araç sahibi olmamak için satışlarda aracı bir ustaya göstermek veya daha kapsamlı bir inceleme yaptırmak için aracı ekspertize götürerek incelettirmek gerekmektedir. Ancak tüm bu alınan önlemlere rağmen ayıplı 2. el araç satışının önüne geçilememektedir.

Haberin Devamı

Sıfır araçlarda da elbette ayıplar görülebilmektedir. Sıfır bir aracı alırken ondan beklediğimiz performansı alamıyorsak, kaportasında bir sorun varsa, beklenilmeyen arızalar veriyorsa veyahut haberlerde de gördüğümüz gibi bazı koruyucu parçalarında eksiklikler varsa bu aracın ayıplı olduğunu göstermektedir. Alınan sıfır araçta ayıp fark edildiği takdirde bu ayıbın en kısa zamanda satıcıya bildirim yapılması gerekmektedir. Bu bildirim noter kanalıyla yapılabildiği gibi telefon veya mail yoluyla da yapılabilmektedir

Ayıplı mal söz konusu olduğunda tüketicinin 4 adet seçimlik hakkı bulunmaktadır. Bu seçimlik haklar şöyledir:

Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.

Haberin Devamı

Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.

Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.

İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.

Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici veya ithalatçıya karşı da kullanılabilir. Bu fıkradaki hakların yerine getirilmesi konusunda satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Üretici veya ithalatçı, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat ettiği takdirde sorumlu tutulmaz. Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır.

Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Yani satıcı zamanaşımına dayanarak alıcının taleplerini yerine getirmekten kaçınma hakkına sahip olur. Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz. Genel 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olur.