Ece Temelkuran

Ece Temelkuran

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gerilla eğitim kamplarında dünyayı değiştirmek isteyen genç insanların çektirdikleri hatıra fotoğrafları, uçak kaçıran Leyla Halit'in fotoğrafları, Arafat'ın yumruğu havada fotoğrafları... Ve elbette, esmer, cılız çocukların emperyalizmin oburluğuna, arsızlığına karşı verdikleri mücadeleyi anlatan bir simge olarak kefiye. Kefiye, hep bir inat fuları gibi sarıldı insanların boyunlarına 68'in Paris'inden bu yana. Önceki gece Hizbullah lideri Nasrallah'ın televizyonda yayımlanan konuşmasını izlerken artık Filistin denince aklımıza gelen fotoğraflarda kefiye olmadığını fark ettim. Kefiye yerine sarıklar ve kara maskeler var. Artık Filistinlilerin mücadelesine destek verenler de hiç kefiye takmıyor. Mitinglerde yeşil bayraklar dalgalanıyor hep, sarıklı adamlar bağırıyor. Bu yüzden soruyoruz kendimize:Kefiyesiz bir Filistin bizim neremizde? Çok uzun yıllar Türkiye'de ve dünyadaki insanların akıllarına Filistin deyince o fotoğraflar geldi. Hangi tarafta olduğumuzu söylerken giderek daha mütereddit olduğumuz bir çağa adım attık. Olaylar giderek bize tarafımızı seçmemiz için daha çok baskı yaparken, vicdana, adalete, en büyük güç olarak insanlığa inananlar, üçüncü seçeneğin varlığından söz edenler olarak azaldıkça azaldık. "Afganistan'da Taliban'dan yana mısın?" diye soruyorlar bize, "ABD işgaline karşı olduğuna göre"! Irak'ta "Saddam mı kalsaydı yani?" diyorlar, koalisyon güçlerinin "sonsuz özgürlük operasyonunu" onaylamadığımızda. Kuzey Kore'deki diktatörü savunduğumuzu sanıyorlar Bush ve saz ekibinin politikalarına karşı çıktığımızda. Şimdi "kefiyesiz" bir Filistin de bizden cevap bekliyor acilen:Yeşil bayrakların tarafında mısın yoksa bir silah yığınağı haline getirilen İsrail'in mi?Dünya bizden giderek daha çok taraf olmamızı bekleyecek, gidilen yer orası.Peki, "Ben kefiyenin tarafındayım" demek mümkün mü? Kefiyenin tarafı Elbette tek gerekçesi bu değil ama bu sarıklı adamları, bu kara maskelileri de üreten Ortadoğu'daki büyük Yeşil Kuşak Projesi'ydi. Sovyetlerin dağılmasının ardından Ortadoğu'nun ve Doğu'nun önüne atılan ve çözülmesi imkânsız "kimlik" yumağına dolanıp duran halklar zaten en genel anlamda emperyalist bir projenin nesneleri haline geldi. Başta Usame bin Ladin olmak üzere bütün bu "savaş lordları" bizzat Bush ailesi tarafından beslendi. Bütün bu "kefiyesiz" adamlar sadece silah üreticilerinin kazanacağı savaşlar çıksın diye yaratıldı, özenle büyütüldü. Antikomünizmin büyük yeşili olarak Ortadoğu'nun bütün çehresini değiştiren bu yeni kahramanlar, şimdi Filistin için söz söylememizi zorlaştırıyorlar. Filistin'in tarafından olmamızı engelliyor yeşil projenin ürünleri.Ben ve sanıyorum birçok insan, onlara bu yüzden kızıyor aslında; aşırı dinci oldukları için değil, inandıkları şeylerden ötürü değil. Filistin'i "kefiyesiz" bıraktıkları için... Antikomünizm yeşili Herkes biliyor ki dünya bir gün çatlayacaksa ikiye, Gazze şeridinden başlayacak yarılma. Biliyoruz ki eğer İsrail Filistin'i işgal etmeye kalkarsa dağılıp, çoğalıp Filistin, bütün dünyaya yayılacak. Yeryüzü Batı Şeria olacak... Kim bilir, belki dünya bir gün kefiyenin ne olduğunu hatırlamayacak... Ama yine de...Birkaç yıl önce okuduğum bir kitaba göre Leyla Halit hâlâ Filistin'de. Bildiğim kadarıyla çocuklarına bakıyor ve öğretmenlik yapıyor. Kefiyesi de muhakkak çekmecelerinden birinde duruyor. Leyla Halit orada yaşadıkça, Filistin'de ve Beyrut'ta çocuklar pahalı silahlarla öldürüldükçe bizim vicdanın ve kefiyenin tarafını tutmamız gerekiyor. Bir de bu savaşı istemeyen İsraillilerin elbette... ecetem@hotmail.com Leyla Halit yaşıyor!