Ege Dündar

Ege Dündar

Tüm Yazıları

Bir hafta boyunca Bodrum’daydım. Gidilecek yer çok, herkesin önerisi de farklı. Ben de hem sıkı eğlenip hem de “kazıksız”, belasız bir tatil geçirmek isteyenler için alternatif bir Bodrum rehberi hazırladım

Geçtiğimiz haftalarda yabancı
bir arkadaşım geldi Bodrum’a. İspanyol. Bir hafta kaldı bizim yazlıkta. Nerelere götürsem diye düşündüm, gazetelere bakındım. Her gazetenin ayrı bir Bodrum listesi var tabii. Hepsi de iyi listeler, birbirinden güzel mekanlar... Ama ufak bir sorun, çoğu kazıkçı yerler. Listedeki bir-iki plaja, restorana uğradık, hafif gülüp hafif öksürerek çıktık oturamadan...
Biz de alternatif bir liste yaptık beraber. Keşfettik biraz. Bayağı da eğlendik. Sizinle de paylaşayım dedim. Kazık yemeye niyetiniz yoksa ya da kibarca siz de tutumluysanız, Bodrum’un böylesi de var...

1- Paşa Tarlası Plajı
E Bodrum’a gelmişsin, denize girmemek olmaz. Ama nereden gireceksin? Popüler plajlarda fiyatlar uçuk... Maça Kızı, Xuma, Beyaz Beach... Hepsi iyi, güzel, hoş ama ortalama 50 lira girişe verdin, içerde yemek de pahalı. Kola 15 lira olacak neredeyse... Kişi başı 100’ün altına getireceğim diye aç susuz kalırsın. Dönüşte dolmuş camından hüzünlü hüzünlü dışarı bakıp da “Bir-iki gece de evde kalırız canım” demeye gerek yok... Derdin denize girmekse burası da deniz. Halikarnas Gece Kulübü’nün sol tarafı. Soğutulmuş bardakta bira 8 lira. Denizi temiz. Gece girmeye de uygun. Ne giriş ücreti, ne çıkışta vicdan azabı... Zeki Müren’in evinin önü... Daha ne olsun.

2- Kule Bar
Şahsen ben “Yatcaz kalkcaz’dan” “Sevene zulmederim”den haddini almış bir insanım. Dinleyene eyvallah ama ben mümkünse almayayım. E arkadaş da İspanyol, ne eylesin Gülşen’i, Ajda’yı... Kaptığım gibi getirdim onu Kule’ye. Bilmeyenler için yazayım, burası “eller havaya”dan uzaklaşıp soluk alabildiğiniz bir vaha gibi. Fiyatlar uygun. Ship Ahoy gibi mekanlara göre çok ucuz... Rock’çıysanız attığınız ilk adımda ısınıyorsunuz bara. Repertuarda Nirvana’dan Hayko Cepkin’e, Lenny Kravitz’den Athena’ya süper isimler, şarkılar var. Bir süre sonra sakin durması zor oluyor. Barın solunda duvara asılı bir yazı açıklıyor durumu: “Eğer hâlâ yerinde durabiliyorsan, bir biraya daha ihtiyacın var...”

“Ben böyle köfte yemedim arkadaş!”

3- CreperIe Cafe&BIstro

Marinada iki kadeh birşey içmek, gemi direkleri arasından kaleye bakmak keyifli şey... Bunun için asıl Marina Yat Kulubü var. Caz barında canlı müziği, şık bir restoranı olan bir yer. Güzel, fakat pahalı. Üzülmeye gerek yok, “Bizde yat
ne gezer oğlum” deyip bir-iki adım ötede Creperie’nin çatısına çıkılarak daha uygun fiyatlara ulaşılabilir. Manzara aynı manzara, marinaysa yine marina. Benden duymuş olmayın ama yat kulübündeki canlı müzik buradan da gayet iyi duyuluyor, rahatça eşlik edebilirsiniz.

4- Liman Köftecisi
İki senedir Türkiye’de yaşayan İspanyol dostuma “Ben böyle köfte yemedim arkadaş!” dedirten bir restoran. Tabii Limon’da güneşin batışını görelim, Mimoza’da meze yiyelim kim istemez... Ama sonrasında hesabı görünce ben bir tuvalete kaçsam denecekse, olmasa da olur. Acılı köfte ve yoğurtlu Liman köftesi hakikaten takdire değer.
İki kişilik yemek, bir de salata 30 lira. Kapıda biraz kuyruk olabilir, olsun. Beklemeye sonuna kadar değiyor.

5- Cafe Del Mar
Burası da kazık plajlara bir alternatif. Barlar Sokağı’nın başında, beyaz minderleriyle şık ve güzel bir mekan. Waffle’ı başarılı. Gündüz de güzel fakat biz gece geç saatte gidip daha da beğenmiştik. Minder üstü sakin müzik eşliğinde denize karşı yayılmak mümkün. Sağda Kale, karşıda Kos Adası görünüyor. Fakat yabancı arkadaşınızla gitmenizi tavsiye etmiyorum çünkü ne kadar uğraştıysam da o sorudan kaçamadım. Dönüp acırcasına “Koskoca imparatorluktan şu adalar bile mi kalmadı size?” dedi, ne diyeyim, “Ya, sorma...”

Sanat Güneşi’nin mektupları, kıyafetleri, her şeyi burada

6- Zeki Müren Müzesi

Zeki Müren’in müze olan evi. Bodrum merkezde. Onca restoran, onca mekan yazılıyor da burası nasıl yazılmıyor hakikaten bilmiyorum. Büyük sanatçının yatak odasını, mutfağını, mektuplarını sahne kıyafetlerini, her şeyini görmek mümkün. Giriş 3 lira. Türkiye’nin en önemli sanatçılarından birinin evini görmek için ucuz bile. Kapının önündeki pembe arabasıyla ve büyük heykeliyle Zeki Müren’in evi bir İspanyol’un bile ilgisini çekiyorsa bizim ilgimizi hayli hayli çekmesi gerekir...

7- Şirin Döner
Gecenin son durağı. Cafe Del Mar’ın karşısı. Saat kaç olursa olsun gidip de bir etli dürüm yiyebilirsiniz. Gayet güvenilir. O saatte baş gösteren açlığa da son derece iyi geliyor. Hele hafif çakırkeyiflik varsa daha da iyi geliyor. Biz afiyetle yedik. Üçüncü dürümde anca kalkabildik.
İşte bizim tatil böyleydi. Bir haftada sıkı eğlendik. “Kazıksız”, belasız atlatıp hesabı denk getirdik. Size de öneririm. Hiçbir şeyiniz yoksa bir bankta oturup Halikarnas’ın tanıtım arabasının geçmesini de bekleyebilirsiniz, üstündeki dans
şovuyla da yetinilir.