Karşı sahili işaret etti, “Bak, karşısı eğlence. Bak, renk cümbüşü. Bak kızlar, güzel mi güzel kızlar ve bak biz. Yalnız, çirkin insanlar. Düşünmekten. Severler bir başlarına olmayı. Oysa karşı kıyı... Yalnız kalmak korkutur oradaki yakışıklıyı”
Gecenin bir saati kapıyı çekip çıktım. Neden?
Yaşanan bir tartışma, sıkıntı, stres ya da yalnızca bir Ankaralı’nın belli aralıklarla duyduğu deniz özlemi... Bunlardan herhangi biri olabilir. Belki de hepsidir. Hatırlamıyorum.
Yokuş aşağı yürümeye başladım. Adımlarım ne hızlıydı ne de yavaş. Aklımda derin bir düşünce yoktu. Sadece terledikçe, böylesine bir yaz gecesinde serin olur deyip de yanıma kazak alan kafama küfrediyordum.
Durdum. Bakkaldan bir bira aldım. Kazağı belime doladım. İndikçe indim yokuştan. Karşı sahilden şehrin sesleri geliyordu. Işıklar... Gece kulüpleri, rakı kadehleri, mezeler ve sürekli bir gürültü. Arayış içinde kimseler...
Beş bank dizmişler sahile, hepsi dolu
Burada ise köpek sesleri, parmak arası terliğimin her adımda daha kararlı şakırtısı, bir eski radyodan Zeki Müren. Birazdan dalgalar... Sahildeydim. Aralıkları 1-2 kulaç olacak, 5 tane bank dizmişler sahile. Hepsi dolu.
İlkinde uyuyup kalmış bir ayyaş. Geç!
İkincisinde yaşlıca bir kadın, ayak ucunda yaşlı köpeği. Geç!
Üçüncüde bir adam, çekirdek, bira; dördüncüsü elde gitar ve beşinci gömleği yırtık bir adam. Tam onu da geçip gidecektim, “Paylaşır gibiyiz bir şeyleri” dedi. Durdum. “Kiminle?” diye sordum. “Burada, şu banklarda oturanları diyorum” dedi. “Yalnızlık mı?” dedim, güldü. Ani ve acı bir öksürük kesti kahkahalarını. “Yok be. Şu geceyi dedim, şu geceyi, paylaşır gibiyiz.”
“Nasıl?” dememe kalmadan başladı yine söze. Karşı sahili işaret etti, “Bak, karşısı eğlence. Bak, renk cümbüşü. Bak kızlar, güzel mi güzel kızlar ve bak biz. Yalnız, çirkin insanlar. ”
“Öyle sakaldan saçtan giyimden kuşamdan da değil şu çirkinlik. Düşünmekten. Hangi masaya koysan şurada oturanları yüzler asık, düşünürler. Severler bir başlarına olmayı. Oysa karşı kıyı... Yalnız kalmak korkutur oradaki yakışıklıyı.”
Birayı kaldırdım, indirdim. Bitirdim. Şu son kafiyesi hoşuma gitmişti. Oturdum yanına.
Bir sigara yaktı. “Bir başıma otururum diye yalnız mı sandın beni?” dedi. “Bak, benim de sevdalım var.” İnce parmakları, kıyıya yanaşmış
bir kayığa işaret etti. Dikkatlice baktım, içi boştu. “Her sabah açılır, gece geri gelir buraya şu motorlu mavi kayık. Amma güzel baksana”
Her şehre lazım böyle sahilde üç beş adam
“Onun için mi gelirsin buraya?”
“Belki herkes onun için gelir,
kim bilir. Bir şeylere tutunmak güzeldir. Beklemek bir şeyleri. Bende köpek, bende gitar ne gezer. Bir gün
binip de gideceğim o kayığa. Konuşacağım gün gece denizin ortasında, anlatacağım her şeyi ve deniz suskun suskun beni dinleyecek.”
Derin bir iç çekti. “Her şehre lazım böyle sahilde üç beş adam” dedi. “Gelip geçen baksın da, bırak, yalnızlıktan korksunlar, yalnızlık da bize kalsın.”
Diyecek tek kelimem yoktu. Belki anlamaya çalışıyordum, belki de sadece hoşuma gitmişti söylenenler. Öylece oturdum. Sustu. 1 saat kadar kayığı izledi. Yavaşça kalktı yanımdan.
Tek laf etmedi. Bir çeşit saygıdan
ben de etmedim. Bekledim ağır adımlarla yürüyüp gitmesini.
Haklıydı. Paylaşır gibiydik bir şeyleri yalnızlığı değil de, sadece o geceyi. Yalnızlık falan değildi. Yalnız değildik. Belki de bir mavi kayığı arıyorduk hepimiz konuşmak için.
Adam yürüdü gitti. Kaybolunca gölgesi kumsaldan, ben de kalktım.
Eve geri yürüdüm. Kapının anahtarını yavaşça çevirdim. Tıkırtı yankılandı. Terliklerimi çıkardım. Odama çıktım. Ağır bir palto gibi yatağımda bıraktım uykuyu, camdan dışarı baktım. Kayık oradaydı. Başladım seyretmeye. Sabaha karşı gözüm kapanır gibi oldu. İşte tam
o sırada o küçük kayık yanımdan sıyrılan narin bir kadın gibi sessizce uzaklaşmış
olmalı, uyandığımda gitmişti. n
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025