Erdal İzgi

Erdal İzgi

erdalizgi@hotmail.com

Tüm Yazıları

İlk vurdu 7,2.
Artçısı değil değişiği 5,4 ile geldi.
Canları aldı, binalar yıkıldı.
Önceki gün de 5,2 takip etti.
Çok şükür can gitmedi, birçok binayı yerle bir etti.
* * *
Van merkezi ve ilçelerinde ekmek yok.
En çok sıkıntısı çekilen ana gıda maddesi.
Çevre il ve ilçelerden getiriliyor.
Şehirde çıkarılamıyor.
Çünkü fırın yok. Hepsi yıkılmış.
Altında fırın olan binaların tümü yerle birleşmiş.
* * *

Fırında pişen tehlike...
Deprem uzmanı Prof.Dr Ahmet Ercan, açıklamasına “Resmen tespit edilmiştir” diyerek başlıyor:
“Bina altındaki fırınların ısı yalıtımı yok.
Yüksek ısı taşıyıcı donatıları pişiriyor.
Dayanma gücünü düşürüyor.
Sarsıntıda duvarın un gibi ufalanmasına neden oluyor”
Hani...
Deprem anındaki çökmede ortalığı karartan toz bulutu da bu sebeptenmiş.
Fırınlı bina çöküyor, geriye toz bulutuyla ufalanmış moloz kalıyor.
* * *
Türkiye Fırıncılar Federasyonu’na göre, ülkede kayıtlı 25 bin ekmek fırını var.
Unlu mamuller, pastane, imalathane, kebapçı, pideci ayrı.
Merdivenaltı pişirenlerin sayısı ise zaten bilinmiyor.
Kayıtlı olandan fazla olduğu sanılıyor.
Trajedinin komikliğine bakın!
* * *
İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğe göre, fırınlar ayrı konumda.
Açılması için özel ve genel şartları var.
Ancak bürokrasisi yüklü, masrafı ağır.
Bu nedenle...
Bir şekilde kılıfına uyduruluyor.
Birçok yerde, “Ahbap-çavuş” ilişkisi veya duygusal(!) nedenlerle ses çıkarılmıyor.
Apartmanın üzerinde oturan ev sahibi bağırsa da, ağlasa da fayda etmiyor.
* * *
Fırıncılar Federasyonu Başkanı Halil Balcı’nın raporu:
“Mevcut üretim yerleri yarı yarıya azaltılsa ve 10 yıl bir tane bile yapılmasa Türkiye rahatlıkla beslenir...
Gelişigüzel fırın açılıyor, kontrol edilmiyor... Çünkü...”
Çünküsü sektör hâsılatlı, kazanç farklı.
* * *
Üç beş kuruş sermaye bulan fırıncı oluyor.
Bir şekilde ruhsatını kapıyor.
Alamayanlar korsan ocak yakıyor.
Sonra...
Binalar çöküyor, canlar gidiyor, yürekler yanıyor.
* * *
Deprem var doğal. İlahi takdir.
Deprem var sosyal. Kul ayıbı.
İkincisi daha çok sarsıyor.
Bile bile, göz göre göre...