ÖYLE bir sallandılar ki...
Binlerce ölü, bir o kadar kayıp verdiler.
Tarım mahvoldu, sanayi dağıldı.
Her çeşit hastalık, kapıya dayandı.
Ama gıkları çıkmadı.
* * *
Japonların deprem sonrası yaşam felsefesi, insanlığın ders notu gibi.
Elden ele dolaşıyor.
Etkilenmemek elde olmadığından...
Bilmeyene el verip, paylaşmak istedik.
* * *
Taş taş üzerinde kalmadı, ağırbaşlılık kaybedilmedi.
Ağıtlar, diz dövmeler olmadı.
Üzüntüye haysiyet taşıdılar.
Su yoktu, yiyecek azdı.
Değil kavga, ağzını açan olmadı.
Sakinliğe onur verdiler.
* * *
Kimin ihtiyacı neyse, onu aldılar.
Alamayana götürdüler, önüne koydular.
Bencilliği unutturdular.
Dükkân yağmalaması ne demek?
Trafikte karmaşa, sollama, korna çalma hangi akla gerek?
Toplum düzenini, ruhlarıyla sağladılar.
* * *
Kim sağlamsa; yaralıya, güçsüze koştu.
Lokantalar bedava yemek dağıttı.
Kimse başkasının önüne geçmedi, ittirmedi.
Duyarlılık böyle taçlandırıldı.
* * *
Patlayacak nükleer santrale girecek...
Belki de burada ölecek...
200 kişiye ihtiyaç vardı.
4 bin kişi sıraya girdi.
Fedakârlığın laf olmadığı gösterildi.
* * *
Ve gazeteler, TV’leri.
Ne aptalca konuşan, koşturan muhabirler-spikerler...
Ne de kanal kanal dolaşan, her şeyi bilen yorumcuları yoktu.
Hele politikacılar.
“Şöyle olsaydı, böyle yapılsaydı” gevezeliğiyle parsa toplama yerine...
Enkazda amele olarak çalıştılar.
* * *
Japonlarda tokalaşma, sarılma, öpüşme olmaz.
Selamlaşmada el teması yoktur.
Hani bu kültürleri olmasa...
Tıpa tıp bize benziyor diyeceğiz.
* * *
Elmanın diğer yarısı gibi...