NAZIM HİKMET ’ten:
“Kör olmak ne iyi şeydir.
Körlerdir ki yalnız
Kendi yürekleriyle baş başa kalırlar.
Ne kimseye gözlerini verirler
Ne kimsenin gözlerinden alırlar”
* * *
Batman’da görme engelli Nurullah, karanlık dünyasında kimseye göz vermedi, kimseden göz almadı.
At gözlüklerini kaldırdı.
Görmek istemeyenin gözünü açtı.
Görenleri utandırdı.
* * *
Hakkını aradı.
Devlet Hastanesi santralinde sigortasızdı, aylarca maaşını alamadı.
Çocukları ve karısına bakamıyordu.
Derdini anlatmak için saatlerce, seçim için gelecek bakanları bekledi.
* * *
Sabırla oturdu.
Geldiğinde elini sıkmayan Bakan’ın “Yemek ısmarlayın, bir kenarda otursun” sözüne içerledi, belli etmedi, konuşmak istedi.
Fırsatını buldu, titreyen sesiyle:
“Koşullarımızı düzeltin” dedi.
* * *
Sağlık Bakanı Recep Akdağ kızdı, herkesin gözü önünde gözdağı verdi.
“Gözlerin görmediği halde sana iş vermişiz. Daha ne yapalım?
Gözyaşı akıtmadı, göz kapaklarını ardı ardına çarptı.
Haykırma duygusundan.
* * *
Sonraki günler tehdide aldırmadı.
Müdürler hatta milletvekilleri kızdı.
“Sen yaptın... İşinden olacaksın”
“Ekmeğim için hakkımı arıyorum.”
Aç gözlü olmadığını, hırstan gözü dönmüşlere anlattı.
* * *
Memleketin gündemi oldu.
Ankara’da görmeyenler yürüdü, herkes gördü.
Vicdanın, mantığın gözünü araladı.
Ve bunları Sağlık Bakanı gözlemledi.
Baktı ki; haksız.
Gördü ki; yanlış.
Açtı Nurullah’a telefonu:
“Özür dilerim. Gözlerinden öperim” dedi.
* * *
Dil ağır, göz çabuk işler.
Bakan bu kez aldı kalemi eline;
“Değerli Kardeşim Nurullah” diye başladı.
Yaşananlar için kendisinden ve görmeyenlerden özrünü tekrarladı.
“Daha güzel günlerde görüşmeyi diliyorum” diye bitirdi.
Seçim öncesi kaş yaparken göz çıkardığını kabullendi.
* * *
Nurullah...
İsmin karşılığı Allah’ın nuru.
Nur’un karşılığı; ışık, aydınlık, ilahi gücün verdiği parlaklık.
Bak, ne işler başardın.
* * *
Kalp kör olduktan sonra gözün görmesinde yarar olmadığını anlattın.
Gören yüreğin, görmeyen gözünle...