Fenerbahçe alkışlandı

16 Nisan 2012

Süper Lig, süper temposu ile yaşanan bir Fenerbahçe-Trabzon karşılaşmasının hatıraları ile anılacaktır bu oyunun gelecek zamanlarında.
Fenerbahçe’nin fevkalade çabuk tek topu ve paslaşma zenginliklerinin zirve yaptığı bir görkemle oyunu sahiplenmesi, hem büyük alkış alıyor, hem de Trabzonspor’un oyun planlarını zora sokuyordu bir yerde... Sow’un oyunun hemen başlarında Tolga ile karşı karşıya kalıp rahat bir gol pozisyonunu yanlış kullanması, Gökhan Gönül’ün sol ayağı ile yaptığı vuruşun Tolga’yı da aşarak direkte erimesi, Fenerbahçe’nin yarışmada kurduğu hakimiyetin ve maçın gelecek zamanlardaki gollerinin ayak sesleriydi sanki müsabakada.
Trabzonspor’un da oyun tarzı çok yerinde bir taktikle başlamıştı aslında Kadıköy’de... Pres-pres ve sahanın her yerinde pres sloganı dün Trabzon’lu oyuncularca eksiksiz uygulanıyor özellikle de Alex’i kilitlemek konusunda yoğunlaşan baskı bu büyük futbolcuyu bulnaltıyor, hatta Mustafa Yumlu, Serkan, Zokora gibi isimler, Alex’i marke etmekte biraz da ölçüleri kaçırarak tehlikeli faul cezalarını sokuyorlardı üst düzeyde ve tertemiz oynanan maçın gündemine.
* * *
İkinci yarıya Trabzon’un ya kazanırız-ya kazanmalıyız parolasıyla

Yazının Devamı

Kıssadan hisse

12 Nisan 2012

Fenerbahçe, Ankara’da futbolun “Hababam Sınıfı”ndaki tembel talebelerini resimliyordu sanki müsabakanın uzatmaları öncesindeki 90 dakikasında...
Aykut Kocaman, kaledeki Volkan özelliklerinin ligde Fenerbahçe’yi hangi yenilgi felâketlerinden çekip aldığının pek farkında değildi anlaşılan... Öyle ya, Kayseri yarışması ve kupa kazanımı aslında sarı-lacivertli camia için 30 yıllık bir tarih hesaplaşmasıydı bir yerde... O halde kaleyi yeteneğine saygı duyduğumuz Mert’e bırakmanın tüm defansı ve tüm takımı etkileyeceğinden habersiz miydi yani sayın hocamız?
* * *
Kayserili ayaklar orta alanı 120 dakika hallaç pamuğu gibi harmanlarken Mehmet Topuz-Cristian-Caner hatta Stoch gibi çabuk ayaklı ve öne oynamaya yatkın isimler bile neden hücuma ağırlıklı düşüncelere itibar edemeden “kirpiler gibi büzülüp” yana ve geri paslara mahkum kalıyorlardı ki... Çünkü Şota’nın talebeleri fizik güç-kazanma azmi ve çalışkanlığı olarak fevkâlede zengin hareketlerle renklendiriyorlardı yarışmayı...
İlk sayıyı yapan Amrabat her hücuma çıkışta peşine iki-üç Fenerbahçeli’yi yarışma boyu takıp sarı-lacivertli defansa duman attırıyorsa eğer o zaman Fenerbahçe’nin hangi meziyetlerini yorumlayabiliriz

Yazının Devamı

Kaybeden kazandı!

8 Nisan 2012

Fenerbahçe, Antalya önünde Play-Off’ta puan rahatlığı yakalamanın mantığı ve istekleri ile yarışırken, Antalyaspor da ligde kalabilmenin açık hesapları ve Samsun’daki maçın rüyalarıyla boğuşmaktaydı ligin son haftasında ve Kadıköy’de...
Antalya, Fenerbahçe’nin orta alandaki kudretini iyi bildiğinden sarı-lacivertli ekibin hücum düşüncelerini daha doğmadan öldürmeye çalışıyor. Özellikle Alex, Cristian ve Stoch gibi yaratıcı isimlerin etrafı yoğun oyuncu kalabalığı ile adeta “markaj ablukası” altında oynanıyordu... Sarı-lacivertli ekibin sağlı - sollu kanat bindirmeleri de Antalya defansı tarafından kontrolü altında devam ediyor ve Kadıköy’de kıyasıya bir yarışma oynanıyordu sezonun son lig haftasında...
* * *
İkinci yarıya Emre Belözoğlu ve Sow ile başlayan Aykut hoca hem takımının fizik gücünü takviye ediyor hem de Emre konusundaki boş dedikodulara bir nokta koymayı uygun buluyordu sanki... Ancak Antalyasporlu ayakların insan üstü gayretleri takdirle izlenmesine karşın Fenerbahçe’nin puan sıkıntısı da oyunu etkiliyordu...
Yani, hayli hızlı ve heyecan dolu karşılıklı ataklar serisi yaşanırken sol kulvardan Ziegler’in pası ve Sow’un golü Fenerbahçe’ye ve tribünlere ilaç

Yazının Devamı

Çimendekilere alkışlarla

2 Nisan 2012

Sezonun süper yarışması namına çok uygun bir kalite ve heyecan fırtınası yaratarak esip gürlemekteydi Avni Aker’de.
Fenerbahçe’nin, Trabzon’daki tarihi 90 dakikaya oldukça yerinde oyun planlarıyla başlaması ve böyle bir seyir defteri içerisinde tamamlamaya çalışması oldukça mantıklıydı işin aslında... Eksiksiz pas zenginlikleriyle ilk yarıda Trabzonspor’u sahada topsuz bırakan sarı-lacivertliler, amaçlarını rakibe kabul ettirerek sürdürmekteydi oyunda.
Sarı-lacivertli kadronun kalede Volkan’dan başlayarak ekip halinde tam bir oyun disiplini sergilemesi bloklar arasındaki ilişkilerde sezonun en sıcak 90 dakikasını yaşaması çok hoş durum yaratıyordu Fenerbahçe sevenler adına Trabzon’da. Cristian’ın golündeki ofsayt mı, değil mi tartışmasına kimseler takılıp kalmamalıdır. Fırat Aydınus, yanlış bayrak kaldıran yardımcısını anında ikaz ederek Avrupa’ya yakışır hakem olduğunu net şekilde sergilemiştir.
Bu arada Trabzonspor’un, Fenerbahçe’den fırsat buldukça yakaladığı toplarla kontrataklara çıktığı futbol oyununun 90 dakikalık uzun bir macera olduğunun farkında olarak yarışması maçı titizlikle seyreden gözlerce dikkatle takipteydi. İşte bu değerlendirme içerisinde deplasmana

Yazının Devamı

Şans-Kader-Kısmet

25 Mart 2012

Futbolda Alex gibi sihirli bir teknik kafaya ve güce sahipseniz sonuçta kazanmak pek de sürpriz olmuyor.
Aslında Bursaspor’un Fenerbahçe’ye karşı her an kazanma ihtimalli bir oyun sergilemesi doğaldı. Sarı-lacivertli kadronun oyun yapısını ve futbolcularının teknik içeriklerini avucunun içi gibi okuyup ezberlemiş bir Ertuğrul Sağlam’ın ve talebelerinin bilinçle ortaya koydukları 90 dakika Fenerbahçe’nin ve tribünlerdeki sevdalılarının yüreğini de ağzına getiriyordu hani...
Fenerbahçe’de Gökhan Gönül ve Emre’nin yokluklarında Orhan ve Selçuk’un ortaya koydukları verime olumlu yorumlar getirmek ne kadar da zor... Fenerbahçe’nin geçmiş haftalarda ve özellikle de Galatasaray derbisinde sırıtan, “orta alan zaafları” dün de sarı-lacivertli kadronun çöküntü halinde sırıtan görüntüsüydü.
Yeşil-beyazlı orta alancıların adeta ellerini kollarını sallayarak top koşturdukları tehlikeli bölgelerde Selçuk-Cristian-Mehmet Topuz neden böylesine etkisiz ve de tepkisizlerdi ki? Ayrıca fizik güç olarak Bursalı oyuncular zıpkın gibi seri ataklarla Fenerbahçe savunmasını harmanlarken sarı-lacivertli kadronun cılız kalışlarını nasıl ve hangi teknik mazeretlerle savunabilir ki Aykut hocamız?
Me

Yazının Devamı

Kupada ışığa doğru

22 Mart 2012

Ligde Samsunspor’a deplasmanda boyun eğip yenilen Fenerbahçe dün geceki kupa oyununda maça erkenden ağırlığını koyup rakibini net bir sonuçla kupanın dışına itiyordu.
Sarı-lacivertli takımın yedek kulübesindeki eşofmanlı isimlerden yarıya yakınının ilk on birde yer almaları pek de normaldi. Hele Samsunspor’un “kaderine boyun eğmiş gibi görünen kadrosu” markaja, kademeye, fizik güç kapışmalarına boş vermiş bir halde kalınca Fenerbahçe daha maçın ilk perdesinde üç gollü bir rahatlığı yakalıyor, belki de son aylarda ilk kez huzur içinde iniyordu devre arası soyunma odasına...
* * *
Fenerbahçe için Alex’in ne denli çok önemli, hatta “olmazsa-olmaz bir futbolcu” olduğuna dün bir kez daha şahit olduk. Oyunu kanatlara yayıp karşı defansın savunma güçlerini nasıl da çaresiz bırakıyordu. Ölü topları kaldırırken yaptığı “ölçü-biçi” hesapları olağanüstü “hassas”dı. Gol alanları yakınında yaptığı son hareketler, attığı gol ve goller bana mazinin tüm büyük ustalarını bir bir hatırlatıyordu. Tabii ligde “ölüm-kalım haftaları yaşayan bir Samsun önünde fiyakalı oynamak kolay” şeklinde düşünenleriniz de olabilir. Ancak hepimiz biliyoruz ki, Fenerbahçe on yıllardır eski adı Türkiye Kupası

Yazının Devamı

Şeytanla dans!

18 Mart 2012

Kadıköy’de müthiş bir futbol fırtınasının uğultuları sarıp sarmalamaktaydı Saracoğlu Stadı’nı...
Fenerbahçe’nin mükemmel bir saha yaygınlığı kurarak yarışmayı sahiplenmesi, Sow’un artistik bir ayak uzanışı ile yakaladığı gol... Sonrasında Alex’in şahaser vuruşunun ağlarla buluşması Cim-Bom’u şaşkınlığa kilitliyor ve Fenerbahçe iki sayı önde oynamanın avantajını korumak adına oyunu rölantiye almanın çarelerini arıyordu tarihi derbi maçında...
Galatasaray’ın kısa süren şaşkınlık sonrası orta alanda başlantığı “karşı direniş harekâtı” maçın gündemine oturuyor, Cim-Bom seri paslar, ani ataklar ve bütün gücüyle yüklenmeye başlıyordu Fenerbahçe savunmasının üzerine... Gökhan Gönül ile başlayan ve Serdar’la devam eden bir anlık gaflet Elmander’in golüne mal oluyor ve Fenerbahçe’nin galibiyet ihtimallerine gölgeler düşmeye başlıyordu kendi evindeki üstün tempolu yarışmada...
Bu arada Fenerbahçe’nin defansa çekilir gibi bir havada yarışması, Emre Belözoğlu’nun bazı pozisyonlardaki sinirli hali tribünleri de geriyor ve Fenerbahçe önde olmasına rağmen asabi bir havaya sıkışıp kalmanın garabetiyle noktalıyordu ilk yarıyı...
* * *
İkinci yarıya yine sakin başlayan, top kullanma

Yazının Devamı

Hayali Fener sanki

10 Mart 2012

Fenerbahçe uzun haftalar deplasmanlarda kaybettiği puanlar sonrası aradığı mutlu sona(!) Ankara’da kavuşuyordu nihayet...
Ligde sadece onuru ve haysiyeti için ter döken genç Ankaragücülüler önünde kazanılan üç puan bazı kolaycı düşünenler için beklenen sonuç olabilir... Ancak Başkent sarı-lacivertlilerinin tertemiz oyun arzuları ve maça asılma ciddiyetleri taktirlere layıktı doğrusu... Hele Fenerbahçe’nin Sow’la kazandığı gole rağmen ilk yarıda yakaladıkları bir çok fırsattan eşitlik çıkarmaları işten bile değildi...
Gerçi futbolda başka bir gerçekte gözden uzak olmamalı hani... Rakibiniz kaybedeceği bir şeyi kalmadan sizinle yarışıyorsa eğer o zaman strese takılıp kalmanız ve biraz da şaşkınlıkla oynamanız normal gibi gelir insana... İşte Fenerbahçe’nin Ankara deplasmanındaki ilk yarı fotoğrafları bu düşünceleri serpiştirdi maçın ilk perdesinde bizim oyunu yorumlamamıza...
* * *
Maçın ikinci yarısı da Ankaragücülü genç ayakların kontrolü altında başlıyordu ilginç müsabakaya... Fenerbahçe ise yine durgun, yine kora kor mücadeleden ve bire bir top kapma maksatlarından çok uzaklardaydı... Orta alandaki pas kullanma ve gol pozisyonlarına çıkma çalışkanlığında Ankaragücü

Yazının Devamı