Fenerbahçe hazır değil

3 Eylül 2012


Sivas’ta gayet canlı ve karşılıklı kazanmak için oynayan bir lig kapışmasının zevkli fotoğrafları vardı.

Rıza Çalımbay’ın ekibi kendi evinde oynamanın emniyet ve rahatlığı içerisinde koşuyor, Fenerbahçe’nin özellikle orta alana yerleşmesini önlemek adına her türlü tedbiri almış bir çabukluk ve oyun şablonu ile sürekli zorluyordu sarı-lacivertli takımı...
Atıf ve Eneramo’nun Fenerbahçe savunması içine ve kanatlara attıkları delici deparlar, korkutucu pozisyonlar yaratıyor ancak Fenerbahçe geri dörtlüsünün yerinde müdahalelerine takılıyordu çokça zaman Sivas golcüleri...

Fenerbahçe’nin de deplasmanda oynaması Sivas’ı devirmenin kolay olmadığının çok da farkında olarak izlenmekteydi yarışma boyunca... Özellikle Kuyt’ın ileride kovaladığı pozisyonlar ve formasına olan ısınmışlık rahatlığı sarı-lacivertli taraftarlara emniyet vermekte, Sow ise Kuyt’ın çok altlarında kalan hücum güçsüzlüğü ve son hareket dengesizlikleri ile bayağı endişelendirmekteydi Fenerbahçe’den gol bekleyenleri...

Yazının Devamı

Yazık değil mi!

30 Ağustos 2012

Dün gece Saracoğlu’nda ilk yarısı umut kırıcı, ikinci devrede ise Alex’in girişiyle tur ümidinin ayaklandığı bir süreç yaşanmaktaydı. Tabii daha 6. dakika yaşanırken yapılan bir atakta defans dörtlüsü şaşkınlıklar içine sıkışıp Rus Ari’nin gol vuruşuna seyirci kalıyorsa eğer o zaman Fenerbahçe’nin mental olarak bu önemli maça hazır çıktığı söylenebilir mi? Spartaklı oyuncular Fenerbahçeli futbolculardan çok daha hızlı düşünüp daha çabuk paslaşma üstünlüğü vasıflarını maçın ilk 45’inde tartışmasız kabul ettiriyorlarsa eğer, sizin o maçı döndürüp tur atlama hayallerinizi gerçeğe dönüştürebilmeniz olabilir mi dostlar? Fenerbahçe’nin sahaya yayılışından atağa çıkış gayretlerine rağmen her türlü gol düşüncelerinde asla bir plan ve özel taktik kurgularından eser yoktu. İlk devre boyunca devam eden bu dramatik fotoğraf gözlerinize batıp duruyorsa eğer o zaman sarı-lacivertli ekibin Şampiyonlar Ligi’ne tartışmasız layık bir takım olduğu hakikati o kadar uzaklarda kalıyor ki...

Selçuk orta sahada şaşkınca dolaşmaktaydı. Maçın ilk yarısında böylesine çaresiz kalan sadece Selçuk da değildi hani... Ruslar’ın dar alanları titizce koruyup top kapma hünerleri de sarı-lacivertli ekibin

Yazının Devamı

Özgürlük günü!

26 Ağustos 2012

İki takım da “açık kartlarla yarışmaktaydı” Saracoğlu’nda... Yani Hikmet Karaman’ın ekibi, Fenerbahçe önünde ezile büzüle defansif bir kapanış yöntemine itibar etmiyor, aksine sahanın her bölgesine yaydığı fizik gücü yüksek ekip anlayışıyla götürüyordu oyunu... Karaman’ın bu anlayışı, farklı yenilgisine rağmen Gaziantep’e 7-8 tane de gol pozisyonu yarattığını seyrettiysek eğer, alkışlamalıyız bence...

Fenerbahçe ise Antep’in kazanma taktiğine dönük bu oyun anlayışının getirdiği rahatlık ile de sahada geniş bölgelerde oynama avantajı yakalıyor özellikle de orta alanda Mehmet Topal’a verilen çok da işe yarayan “özgürce ve öne oynama görevi” sarı-lacivertli takıma büyük rahatlıklar getiriyor, Krasic, Kuyt, Mehmet Topuz ve tüm takımın hırslı ve deparlı bir oyun rahatlığıyla yarışmaları Fenerbahçe’nin orta alandaki bilinen dertlerine ilaç gibi geliyordu sanki... Ayrıca defanstaki uyumlu havanın maç boyunca devamı ve kalede Mert’in birçok nazik pozisyonda çıkış açılarını ustalıkla kapatması da dünkü hareketli oyunda gözlere batan Fenerbahçe artılarıydı.

Yalnız son günlerin hassas konusuna değinmeden geçmek yanlış olur sanırım. Fenerbahçe’nin dünkü kora-kor ve yüksek tempolu

Yazının Devamı

Orta saha nerede?

22 Ağustos 2012

Fenerbahçe, Moskova’da beklendiği gibi defans ağırlıklı ve beraberliğe de razı bir on bir ve oyun planı ile yarışmaktaydı. Sarı-lacivertli ekipte “şu oynar mıydı - bu oynamalıydı” gibi kolaycılığa soyunmanın hiç bir anlamı yok. Ancak Alex konusunda kundaktan mezara bu işin kavgasını her türlü futbol jurisinin önünde sabahlara kadar tartışmaya hazırım.

Takıma Yobo’nun gelmesiyle defans düzeni birden itibar kazanmış bir hava yaratıyordu zorlu yarışmada...Şunu da işaretliyelim iki takım da ilk 45’te ekstrası olmayan düz birer takım görüntüsündeydi ekranlarda... Herkes tek top yaparak riske girmek istemiyor, kanatlardan veya orta alandan çıkacak toplardan gol adına umutlanıyorlar, yani iki takım da “bir hata nasıl doğar da biz de beleş bir golü nasıl yakalarız” avantasını kovalıyorlardı maçta...

Rusya’da geçen yıl gol kralı olmuş ve bu sezon da en önde gelen Emenike’yi ilk devrede ısrarlarla kovaladı gözlerim. Ancak ona dönük özel paslar veya bu oyuncunun koşu yollarını aydınlatacak ışıklı paslar görünürde değildi. Tabii bu yorumlar oldukça durgun geçen ve tarafların birbirlerinin teknik ölçülerini değerlendirdiği ilk yarıdaki düşüncelerimiz.

İkinci yarıya hızla

Yazının Devamı

Soyunma odası!

19 Ağustos 2012

Fenerbahçe, İzmir’de hayal kırıcı bir futbol anlamsızlığının içerisinde kıvranıp durmaktaydı. Sanki sarı-lacivertli ekip İzmir çimeninin her bölgesini rakibinden daha iyi bilen taraf değilmiş gibi garip bir yabancılık yaşıyordu Atatürk Stadı’nda... Elazığ lige yeni gelmiş bir ekip hiç değilmiş gibi sahayı dilediği gibi kullanıyor, futbolun tüm inceliklerini sergiliyordu yarışma boyunca ve de Fenerbahçe gibi anlı-şanlı(!) bir devin karşısında...
Önce Fenerbahçe’nin tam bir “kadro kaosu” içinde sıkışıp kaldığını açıkça görmeliyiz... Tabii bu önerimiz tribündeki gözlere değil, teknik kulübe içerisinde karmakarışık bir düşünce kargaşası içerisinde çırpınıp duran Aykut Kocaman’ın kafasını kastediyoruz... Sahaya sürdüğü on bir beraberlik golü gelene kadar kendi oyun alanı içerisinde Elazığ’a direnmek için uğraş veriyor. Fizik gücü gösterisi yaparcasına canlı oynayan Elazığ’ın bir de paslaşma dengeleri üst çıtalara çıktıkça yarışmada topla buluşup oyun kurma şanslarını yitiren bir ekip iskeleti takılıp kalıyordu Fenerbahçe’yi seyretmeye koşmuş şanssız bir sarı-lacivert kalabalığına...
Orta alandaki Fenerbahçe yokluğu devam ettikçe sarı-lacivertli kadrodan devamlı başarılar

Yazının Devamı

Bileğinin hakkıyla

13 Ağustos 2012

Erzurum’daki Süper Kupa oyununda Galatasaray, Fenerbahçe’ye göre her hattıyla çok önlerde oynuyor ve ezeli rakibinin tüm eksiklerini ezberlemiş bir dizilişle, dilediği gibi yönlendiriyordu oyunu.
Sarı-kırmızılılar’ın geçen yılki sezon sonu sıcaklığını aynen koruduğu ortadaydı. Orta alanı hızla ele geçirip sarı-lacivertliler’in pas oluşturma alanlarını kontrol etmesi tam bir Fatih Terim klasiğiydi bize göre... Galatasaray’ın sağ ve sol kanatlardan yıldırım gibi atağa çıkışları Selçuk-Umut-Elmander üçlüsünün kanat bindirmelerine göre ofsayt hattının çok titizce dengelediği hücum ustalıkları, dünkü maçın göz alıcı gerçeklerindendi. Solda Emre Çolak’ın bol tempolu ve bilinçli bindirmeleri, yaptığı nefis ortalar ve araya kestiği toplar, doğru zamanlamalarla, ileridekilerle buluşsaydı, Cim Bom ilk yarı golleriyle daha erken bitirirdi işini.
Fenerbahçe’ye gelirsek; Bekir’in şaşkınlıkları Vaslui maçında hayretlerle seyredilmişti. Bu oyuncunun yıllardır devam eden bu sakarlıkları, tedavisi mümkün olmayan bir algılama hastalığıdır. İkinci goldeki ofsayt tereddütü ile teklemesi ve Umut’un golünü seyretmesi, nasıl iş kazası olarak değerlendirilebilir ki! Bu iş nasıl bir sorundur,

Yazının Devamı

Romanya’da sezon açıldı

9 Ağustos 2012

Fenerbahçe, İstanbul’daki berbat oyunundan sonra umut dolu bir tempoyla yarışmaktaydı Romanya’da...

Alex ikinci bölgede sıkışıp kalmanın anlamsızlığını çabuk fark edip tüm pas bölgelerinde dolaşmaya başlıyordu. Caner solda, Topuz sağda canlı ve hayat dolu çıkışlarla biraz da şaşırtıyorlardı Vaslui tribünlerinin bir avuç seyircisini ve de ekran başındaki milyonlarca Fenerbahçeli’yi.

İşte bu işini sahiplenme harekatı erken gol bereketi getiriyor ve Gökhan’ın mükemmel kanat bindirmesi sonrası yaptığı orta Caner’in ustaca kafasıyla ağlara iniyor ve sarı-lacivertli takım tur adına çok sağlıklı bir başlangıç adımı atıyordu Vaslui deplasmanında.

Ancak futbol bilindiği gibi dünyanın her yerinde hata kabul etmeyen bir oyun ve dünkü yarışta da Fenerbahçe’yi asla affetmiyordu bu önemli yarışta... Rumenlerin sağdan geliştirdiği ani çıkışta ortalanan top Fenerbahçe defansının en hassas bölgesi olan göbekte böylesine ilkelce karşılanırken Bekir’in ayıplarla dolu hatası yutulur bir futbol cehaleti miydi Allah aşkına! Arkasından Gökhan’ın şaşkınlığı da devreye giriyor ve Fenerbahçe belki de tarihinin en acı ve garip golüyle karşılaşıyordu. Bu sayının faturasını, Aykut Kocaman’ın

Yazının Devamı

Zor mu zor

2 Ağustos 2012

Büyük hevesler içindeki bir coşku ile koşuştuk aslında Saracoğlu futbol mabedine. Ancak sahadaki işler hiç iç açıcı değildi sarı-lacivertli ekip adına. Romen Vaslui on biri sanki Fenerbahçe’nin tüm özelliklerini ölçüp, biçip öyle gelmişti Kadıköy’e. Fizik gücü ve mental olarak sarı-lacivertli ekipten çok üstlerde bir oyun mantığı sergileyen Romenler, hem defansif kurguda, hem orta alan olgularında, hem de uygun bölgelerden ani atağa çıkışlarda mükemmel pas dengeleri sergiliyorlar ve adeta sarı-lacivertli ekibi kendi alanlarına kilitleyerek oyundaki bütün dengeleri kendi düşünceleri ve ayaklarından yönlendiriyorlardı.
Fenerbahçe ise bilinen oyun düzenini kurmak için maç boyunca çabalıyor, ancak rakip ustaca tavırlarla karşı koyuyordu sarı-lacivert pozisyonların gelişmesine. Alex’in üstünden pozisyon yaratma arayışına geçmek için çabalayan Fenerbahçe’nin karşısına 16, 3 ve 78 forma numaralı oyuncular anında kilitleniyorlar ve de müthiş bir tempo ile adeta Fenerbahçe’nin gol peşinde olan niyetlerini anında okuyarak önlüyorlardı.
Sahada hayret verici bir teknik ve fizik gücü üstünlüğü sergileyen bu siyahi oyuncuları nasıl bulupta takımlarına monte ediyorlarda, bizim transfer

Yazının Devamı