BU KIŞ TEK BiR PARÇAYA YATIRIM YAPACAKSAM

30 Ağustos 2011

Bu kesinlikle deri bir kıyafet olurdu! Hazır giyim markalarının sonbahar koleksiyonlarına bir göz atın, seçeneklerin deri bir ceketten öte olduğunu siz de keşfedeceksiniz

Deri biker ceketler birkaç sezon önce bir güneş gibi doğmuştu moda dünyasına... Günün her saati giyebileceğiniz, anında rock star efekti yaratan sıkı bir parçadır deri ceket. Bu sezon tasarımcılar alışılmış asi deri ceketleri evirmiş çevirmiş, kar-kış harici sürekli giyebileceğiniz, şık kısa kabana benzer versiyonlarını yaratmış.
Chloe’nin ince deriden, inanılmaz kalıbıyla üste cuk oturan deri ceketinden gözlerimi alamadım şahsen... Ceketten öte, altına pijama giyseniz de muhteşem görünecek bir kaban gibi görünüyor. Tasarımcılar derinin yüzeyi için de buluşlar yapmışlar, deri hiç bu kadar yumuşak, parlak görünmemişti.
İngilizlerin klasik bir markası var; Belstaff. Özellikle motorcular hafif ve korunaklı olduğu için bu markanın ceketlerini pek tercih eder. Markanın klasik modellerinde hep gözüm vardı. Özellikle eskiyince daha güzel görüneceğini düşündüğüm bu modeli İstanbul’un onca havalı mağazasından birinde değil, Karaköy’deki motorcu malzemeleri satan mağazada bulmak da komik bir sürpriz oldu.

Yazının Devamı

HAYATIMI NASIL DEĞiŞTiRDiĞiMiN HiKAYESiDiR!

23 Ağustos 2011

Kişisel gelişime dair metotlara şüpheyle yaklaşanlar, sözüm size... Bugün hayatınızda farkındalığı artıracak ve bunu yaparken sizi müride dönüştürmeyecek bir metottan bahsedeceğim

Sistemin adı Access Bilinçlilik... İnsanlara çeşitli araçlar yardımıyla daha fazla farkındalık kazandırmayı amaçlıyor. Metotlar deyince aklınıza zikir ayinleri, biteviye tekrar edilen mantralar filan gelmesin. Tecrübeyle sabit, sadece size doğru soruların sorulmasından yola çıkan bir pratik, bu... Sorular herkesin hayatında takıldığı konular üzerinden oluşturuluyor. Bu sorular neden çok yemek yediğiniz üzerine de, bir kaybın ardından duyduğunuz vicdan azabına da, parayla ilişkinize de, çocuğunuza doğru kanaldan ulaşmaya dair de olabilir. Ben Access’i Bördübet’teki butik otel Golden Key’in tavşanların zıpladığı, kuğuların nehirde süzüldüğü masalsı ortamında eğitmen Steve Comer’dan dinledim. Kendisini, ‘a la 2011’ model akılcı!’ bir birey olarak, biraz da şüpheyle dinlemeye başladığımı da itiraf edeyim.

Her fikre mesafe bırakarak yaklaşmak
Karşımdaki adamın spiritüel yanı gelişmiş, çoğu insanda gördüğüm etiketlere benim kadar mesafeli oluşu içimi rahatlattı öncelikle. Steve Comer ne yogayı

Yazının Devamı

İstikamet, Nuruosmaniye...

18 Ağustos 2011


İstanbul’un en güzel semtlerinden Nuruosmaniye, sırf yeni açılan ve bu topraklardan lezzetler sunan Nar Lokantası için ayrı bir ziyareti hak ediyor. Nar, semte taze bir soluk getiren, Nişantaşı’nda da bir şubesi bulunan Armaggan mağazasının en üst katında. Armaggan da ayrı bir yazıyı hak eden; bize dair detayların çağdaş bir dille aktarıldığı objelerin, dekoratif malzemelerin neredeyse bir sanat eseri gibi tasarlanıp sunulduğu bir şık mağaza... Çok kısa zamanda hatırı sayılır yabancı basın mensupları tarafından da keşfedilmiş olması sürpriz değil.
Aynı otantik tavır Nar Lokantası’nda da devam ediyor. Türk mutfağına dair lezzetleri geleneksel pişirme yöntemleriyle yeniden yorumluyorlar, yemek kültürümüze dair unutulmuş detayları bize hatırlatmayı amaçlıyorlar. Mekana dair fazla söze de gerek yok aslında, zira memleketin “Türk mutfağı” denince en önde gelen şeflerinden olan Vedat Başaran yönetimindeki bir mutfaktan bahsediyoruz. Osmanlı ve Türk mutfağından örnekler bulunan mönü hazırlanırken geleneksel yöntemlerle üretilmiş zeytiyağlılara, ekşilere, reçellere, kurutulmuş sebzelere, meyvelere, baharatlara, sirke ve turşulara da yer vermişler. Bir de mevsim sebzelerini

Yazının Devamı

Steve Jobs’ın moda ikonu olduğu bir dünya!

16 Ağustos 2011




Hayatımıza renk katan, arzu nesnesi iPod’ların, iPhone’ların, Apple bilgisayarların mucidi Steve Jobs, nev-i şahsına münhasır bir adam olmasıyla da tanınıyor. Yıllardır üstünden çıkarmadığı eprimiş yarım balıkçı boğazlı kazağı, boyun lastiği sıkı sıkı olanlardan seçtiği beyaz tişörtü ve beline dek çektiği 501 Levi’s pantolonu, bu egzantrik adamın alamet-i farikalarındandı. Hatta eskiden direktörlük yaptığı Gap markasının ‘yüzü’ olarak kinayeyle değerlendirilmişliği de vardı. Ta ki parıltılı moda dergilerinin eylül sayılarına göz gezdirinceye kadar... Tabii ünlü moda yazarlarının işaret ettiği kişi Steve Jobs değil Faye Dunaway... Özellikle de Bonnie&Clyde’daki sofistike görüntüsü... Bahsedilen de bir dönemdir unutulmuş klasik parçaların geri dönüşü. Yalnız olmazsa olmaz listesindekilerin tamamı, Steve Jobs’ın yıllardır giydikleriyle aynı... Ama Steve Jobs’ın eski yüzlü boğazlı kazağının kaşmir versiyonlarını, beyaz tişörtlerin boğaza yapışmayanlarını ve 501 jean’i sadece spor salonuna yakışacak ayakkabılar yerine botlarla giymeyi tercih etmek gerekiyor.

Daha doğru bir isim olabilir miydi?
Daha doğru bir isim olabilir miydi

Yazının Devamı

KANYON’A GiTMENiN TAM SIRASI

11 Ağustos 2011

Kışın soğukluğundan şikayet edenler, bu aralar pazar sabahları dahi Kanyon’u dolduruyor


Kanyon’un yeme-içme adreslerinin ve sinemasının popülerliği herhalde herkesin bilgisi dahilinde... Bu aralar şehirde yaz rehavetine çare olacak sürprizler de geliştiriyorlar. Ana girişe koydukları ‘Kanyon Box’ adlı prefabrik mini-mağaza gibi...


VARAN 1PINKBERRY iSTANBUL’DA!

Yazının Devamı

SÜVETERiN SÜRPRiZ DÖNÜŞÜ

9 Ağustos 2011

Süveter deyince aklıma ilk gelen lise yıllarım oluyor. Özellikle de farklı renkte olanlarını giyebilmek için verdiğim mücadeleyi hatırlıyorum. Sonbahar modası öyle ihtişamlı böyle şık temalı yazılar okurken sezon modasının anahtar parçalarından birinin süveterler olduğunu görünce şaşırmamak elde değil. Onca ipeğin, kaliteli yünlü kumaşların, derilerin, kürklerin yanında okul kızı gibi süveterin ne işi var diye düşünmeden edemiyor insan. Yine de kullanması kombinlemesi pek kolay bir parça olduğunun hakkını da vermek gerek.

Süveterin sonbaharın ihtişam listesinde yer almasını sağlayan tek etken, en feminen tasarımları yapan markaların koleksiyonlarına girebilmiş olması... Lanvin, Versace, Missoni, Chloe... En zarif, kadınsı parçaları her sezon koleksiyonunun anahtar parçalarına dönüştüren bu markalar, 70’leri geri çağırırken süveter meselesini de es geçmemiş. Bizim okul yıllarının orta karar trikolarının aksine kaşmir girmiş işin içine. Böylece süveterler olabilecekleri en şık halleriyle koleksiyonlarda varolmaya hak kazanmış. Süveter giyip de ultra şık nasıl görünürüm diye düşünenlere önerim, diz altında biten yüksek belli bir der etekle kombinlemeleri. Tabii ayaklarda

Yazının Devamı

İstanbullular için iyi haber

4 Ağustos 2011

Ramazan’la birlikte iyice şenlenen Sultanahmet Meydanı’na dair son havadisleri Miraç Zeynep Özkartal’ın kaleminden dün keyifle okudum. Sultanahmet Meydanı’nı benim gibi ramazandan ramazana hatırlayanlar bir yana, akşamları elma çayı içmeye gitmeyi yıl boyu ihmal etmeyen, takdir ettiğim arkadaşlarım da var. Bu aralar meydana gitmek için bir önemli neden daha hayata geçmiş meğer... Türk İslam Eserleri Müzesi’nin restorasyonu bitmiş. Daha içeri girmeden, dışarıdaki kurşun levhaların ince işçiliğiyle fark yaratan bir müze, Türk İslam Eserleri... Türk ve İslam sanatı eserlerinin bir arada bulunduğu ilk Türk müzesi, İbrahim Paşa Sarayı içinde yer alıyor. Saray, 16’ncı yüzyıl Osmanlı sivil mimari örneklerinin en önemlilerinden biri. Kesin yapılış tarihi bilinmeyen bina, 1520’de Kanuni Sultan Süleyman tarafından sadrazam İbrahim Paşa’ya hediye edilmiş. Hafta sonu ya da işten 1-2 saat çalabildiğiniz bir ağustos gününde önce müzeyi gezip ardından meydandaki hercümerce dahil olmak, bence tam İstanbullular’a yaraşır bir program olur.




İftar sofralarının keyfi
Oruçlu olun olmayın; bereketli iftar sofrasnda yemek yemenin ayrı bir keyfi olduğunda bilmem benimle hemfikir

Yazının Devamı

En sevdiğimiz ‘Kötü Kız’

2 Ağustos 2011

Amy Winehouse’un ardından çok şey yazıldı çizildi. Konuya Winehouse’un uyuşturucu bağımlılığından girildi; ne iyi bir müzisyen, ne özgün bir ses olduğu hatırlandı. Eski kocasına duyduğu, kendine zarar vermeye dek götürdüğü aşkı konu oldu. Onun gibi efsane olmuş Jimi Hendrix, Janis Joplin’le benzeşen kaderi, kendi kendini mahvetmeye odaklı davranışları, yapamadığı Belgrad ve İstanbul konserleri magazin sayfalarının sevdiği konulardandı.
Amy Winehouse’un ardından bir hafıza tazelemesi yapılacaksa bence bu küçücük sıska kadının sokak modasına nasıl da yeni bir soluk getirdiği de dillendirilmeliydi. Bir yandan ucuz bir yandan da son moda görünmeyi beceren, kimseye benzemeyen tarzıyla aynı zamanda bir stil ikonuydu Winehouse. Türevlerini bulmak için Londra sokak modası fotoğraflarına bakmanıza da gerek yok; Asmalımescit’te Winehouse parçalarının çaldığı türde barlara girdiğinizde onun ‘50’ler esintili abartılı saç modelini kendine yakıştırmış genç kızlar göreceksiniz. 50’ler, Winehouse’un hem stiline hem de müziğine esin olmuş bir dönem.


Tarzına kendi dokunuşlarını kattı
Upuzun kuyruklu eyeliner çekilmiş göz makyajı, simsiyah saçlarını abartılı taraması, Brigitte

Yazının Devamı