BU muhabbet 12 Eylül’e kadar sürer. Sürmeli de... Ak ile kara ayrışmalı birbirinden. Eteklerdeki bütün taşlar dökülmeli, maskeler düşmeli.
Madem Başbakan Erdoğan, referandumdan istediği sonucu alma umudunu 12 Eylül’e bağladı; görelim bakalım işin sonu AKP adına hayra mı varacak, şerre mi?
Ve tabii...
O güne dek, sorulacak başka sorular var.
Nitekim Başbakan’ın son grup toplantısında “Benim Kültür Bakanım Ertuğrul Günay, 12 Eylül’de hapisteydi. Babası öldü cenazesine göndermediler” sözlerine karşılık, Kemal Anadol soruyor şimdi:
“O dönemde Ertuğrul Bey’in bir avukatı bendim, diğeri de Önder Sav’dı. Sen o zaman Ertuğrul Günay’ı tanımıyordun. Mehmet Haberal’ın babası öldü, cenazesine gönderdin mi? Biraz vicdanın varsa cevap ver.”
Diğer yanda Bülent Arınç ateşliyor muhabbeti.
Ona göre...
“CHP, 12 Eylül sürecindeki olayların müsebbibi, toplumsal olayların tahrik edicisi!”
Ve diyor ki:
“AK Parti kadroları 1980’ler, 1985’lerde 90’larda yoktu, 2001’de kuruldu, bir yıl sonra tek başına iktidara geldi. 12 Eylül’den nemalanan partiler varsa bunların başında CHP gelir.”
Olur da, bu kadarı olmaz.
Zerre kadar iman ile vicdan sahibi hiçbir Allah’ın kulu, âlemi bu kadar kör, milleti bu kadar sersem yerine koymaz!
Pes yani.
Bülent Arınç’ı duyan, AKP kadrolarının gökten zembille indiğini sanacak!
* * *
İddia değil, dedikodu hiç değil.
Türkiye’yi 12 Eylül cehennemine mahkûm eden olaylar arasında en ciddi travmaya yol açanının, 6 Eylül 1980 günü Konya’da düzenlenen “o meşum” miting olduğunu... Dolayısıyla baş müsebbibin ve tahrikçinin MSP olduğunu kim inkâr edebilir?
Ve merak eden, bu mitingin görüntülerini http://www.dailymotion.com/video/x92uqx_kudus-mitingi_news| adresinden izleyebilir.
Bülent Arınç neredeydi o zaman?
Recep Tayyip Erdoğan neredeydi?
Bugün AKP kadrolarını oluşturanların büyük çoğunluğu, o zaman MSP mensubu, yetkilisi, yöneticisi değil miydi?
Sonrası da var.
Fazilet Partisi, Refah Partisi...
Bu partiler, 1980’lerde, 1990’larda Türkiye sathında at koştururken; Bülent Arınç ve Tayyip Erdoğan deniz kenarında kumdan kale mi yapıyordu?
Çekinmeyin, paylaşın
SEVGİ nasıl paylaşıldıkça büyürse, başarı da eldeki işi, “işin ehli olan” insanlarla paylaştıkça büyür.
Ne demek istediğimi, Özgür (Kaynar) kardeşim geçen gün Milliyet Ege’de uzun uzun ve açık açık yazdı.
Tamam.
Aziz Kocaoğlu, Metro’yu kendi bitirmekte kararlı.
Ama iş daha düzgün ve hızlı yürüse, en başta kendisi, çok daha mutlu olmaz mı?
Mesele Kocaoğlu veya metro değil sadece.
Sözüm, her alanda ve herkes için geçerli.
İster bir kentte belediye başkanı, ister bir şirkette CEO olsun; bir işin başındaki kişi, başarılı insanlardan yararlanmayı bildiği oranda yücelir.
Çünkü o insanlara görev veren kendisidir.
Bundan kıskançlık veya korku değil...
Gurur ve mutluluk duyulur ancak.
Aksine davranan, en azından “kârdan zarar” eder!
Aklı olan, lafımı ciddiye alsın.
Çünkü söylediğim, masanın iki yanında da oturmuş biri olarak; tecrübeyle sabittir.
Tek karelik ressam
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025