Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

KENDİME fena halde kızmıştım.
Saflık mıydı yaptığım, salaklık mı?
Çünkü DP ve DSP kongrelerinin öncesinde aynen şöyle yazmıştım:
“İki parti de mutsuz. Partide de, yeni umutların yeşermesine şiddetle ihtiyaç var.
Diğer yanda ise başkalarını kıskandıracak iki önemli avantajın sahibiler. İki partinin genel başkanı da, yerel seçimde başarısız olduklarını söyleyip; siyasetin yüzsüzlerine ders verircesine görevlerinden istifa ettiler.”
Üstelik istifalarını açıklarken, siyaseti de bırakacakları mesajını verdiler.
Takındıkları tavır, siyasetin erdemi ve geleceği adına önemliydi.
Ben de önemsedim.
Kabul.
DP eski Genel Başkanı Süleyman Soylu ile DSP eski Genel Başkanı Zeki Sezer’i adam yerine koymuş olmam, saflıksa saflık, salaklıksa salaklıktı!
 *   *   *
Ve DP’nin kongre, DSP’nin kurultay günü geldi.
Benim gibi saflar ve salaklar ise pişkinliğin doruğunda gezinen  Süleyman Soylu ile Zeki Sezer’i hayret ve dehşetle izledi.
Kendi payıma, midem bulanıyordu.
İnsan nasıl olur da, tükürdüğünü afiyetle yalar ve üstelik sergilediği bu iğrenç gösteriden ötürü alkış beklerdi; aklım almıyordu!
Derler ya...
Allah’ın sopası yok.
Var azizim var.
Allah’ın sopası DP’li ve DSP’li delegelerin elindeki oy olmuştu işte.
Bir Soylu’nun kafasına vurdular.
Bir Sezer’in kafasına vurdular.
Oh olsun.
Beter olsunlar!


Buca’daki macera
DOSTUMDUR, arkadaşımdır, yani Levent Köstem’i iyi tanırım.
Bilirim ki, Levent’ten “bildik tipte” politikacı olmaz.
Onu belediye meclis üyesi olmaya zorlayanların da, bunu bilmesi gerekirdi.
Yok.
Eğer Levent Köstem’i sadece namından istifade etmek için bu maceraya sürükledilerse, yandılar.
Çünkü esas macera, şimdi başlıyor.
Banu Şen arkadaşımızın Milliyet EGE’de yayınlanan söyleşisinde, o maceranın nasıl olacağına dair her türlü ipucu var.
Levent Köstem açıkça söylüyor:
“Gidip kahvede oturup insanların dertlerini dinliyorum. Onları önerge haline getiriyorum. Meclise sunuyorum. Kalırsam beş yıl boyunca da böyle sürdüreceğim. Yoksa gel elini indir- kaldır, bu iş değil.”
Doğruya, doğru.
Bence de iş değil.


Tek karelik umut


Siyasetin yüzsüzleri