AKP lideri Tayyip Erdoğan milletvekili olamayacak. Türkiye’de ilk kez bir parti başbakan olamayacak bir liderle seçime gidiyor.
Erdoğan’ın başbakanlık sorunu yanında, genel başkanlık sorunu da var. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Erdoğan’ın genel başkan da olamayacağını belirterek, Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Hem Erdoğan’ın genel başkanlık yetkilerine tedbir konulmasını, hem de AKP’nin ihtara uymadığı için kapatılmasını istedi.
Bütün kamuoyu yoklamaları da AKP’nin seçimden birinci parti çıkacağı tahminini güçlendiriyor.
Birleşik oy pusulasında AKP’nin altında Tayyip Erdoğan ismi yazıyor. Tayyip Erdoğan ve AKP’ye oy verecek seçmenler kimin başbakan olacağını bilmeden oy kullanacaklar.
Kamuoyu anketlerinin tahmini yönünde AKP birinci parti çıkarsa kim başbakan olacak?
Seçime bir hafta kalmış olmasına karşın bu belli değil. Erdoğan ve AKP, başbakan adayını açıklamak istemiyorlar. Belli olan tek şey AKP liderinin başbakan olamayacağı.
Oysa Türk seçmeni için bu önemli. Türk seçmeni genel seçimlerde genellikle parti programı ve adayların özelliklerine değil, partinin liderine oy kullanır. Parti liderinin de başbakan olmasını ister. Bugün AKP için oy kullanacak seçmenler için bu geçerli değil. Erdoğan için oy kullanacaklar başbakan olamayacağını bilerek oy verecekler. Ama kimin başbakanlığı için oy kullandıklarını bilemeyecekler.
Erdoğan ve AKP bu sorunu seçimden önce çözmeye niyetli değil. Başbakanın kim olacağı bilmecesi seçimden sonra çözülecek.
AKP sadece başbakanlık değil genel başkanlık sorununu da taşımayı yeğliyor. Bu sorunun çözümü de Anayasa Mahkemesi’ne bırakılmış durumda.
AKP’nin mahkemelerle ve devletle sorunlu halde seçime gitmeyi parti çıkarlarına daha uygun bulduğu anlaşılıyor.
İnatlaşma ve gerginlik politikası...
Kuşku yok ki, Erdoğan ve kurmayları, "kavgalı" görüntünün kendilerine daha çok oy kazandıracağını düşünüyorlar. Bu durum "mazlum" ve "mağdur" görüntü vermelerini de kolaylaştırıyor.
Sorunlu ve tartışmalı konular Erdoğan ve kurmaylarına seçim meydanlarında malzeme bolluğu sağlıyor. Ülkenin temel ekonomik, sosyal ve dış politik sorunları yerine bu konular üzerinde konuşarak, program ve çözüm önerilerini dolanmalarını sağlıyor.
Gerçek sorunlara ilişkin gerçek görüşlerini ve izleyecekleri politikaları ise halka duyurmadan, kapalı yemeklerde büyükelçilere duyuruyorlar.