Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Anadolu'yu Müslümanlaştıranlar Alevilerdir. Alevi kültürüyle yoğurulmuş Türklerdir. Ancak Türkler, yüzyıllar içinde Anadolu'nun ikinci sınıf insanları olmaktan kurtulamadılar.
Aleviler, Osmanlı devletinin kuruluşunda da kilit rol oynadılar. Osmanlının gözünde Aleviler fetihler için kullanılan "göçebe Türkmen taburları"ydı. Osmanlı da, artık gerek kalmadığını hissettiği zaman Alevileri önce dışladı, sonra Safevi savaşları bahanesiyle ya katletti ya baskı altına aldı.
Baskılar, Cumhuriyet'le birlikte sona erdi.
Ancak laik Cumhuriyet'in kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı, yeniden katı Sünniliğin kalesi haline gelmeye başladı. Aleviler yine devlet kuruluşlarından dışlandılar. CHP'nin tek parti iktidarı Alevilere şans tanımadı. Çok partili rejim başladı; Aleviler, DP'den de umduklarını bulamadılar, yine saha dışına itildiler. 27 Mayıs umudu da çabuk söndü. Hep oy deposu olarak görüldüler. 12 Eylül, her şeyle birlikte Alevileri de darmadağın etti.
Alevi gençlerin bir kısmı çıkmaz sokak Marksizme saptılar. Bazıları ayrılıkçı hareketlere saplandılar. Ancak geniş Alevi kitleleri bu yanlışların peşinden sürüklenmedi. Bin yıllık deneyimin imbiğinden süzülüp gelen Alevi kitlesi, sağduyulu, hoşgörülü ve sabırlı tutumu ile Cumhuriyet'in ve demokrasinin temel direklerinden biri olduğunu gösterdi.
Ve 1990'ların başlarında Alevilerin büyük uyanışını görüyoruz. Alevi önderleri, bu büyük kitlenin hiçbir partinin oy deposu olmadığını vurgulamaya başladılar.
Bin yıllık saklambaç bitti. Devlet Alevilerin varlığını ve Alevilere yapılan haksızlıkları kabul etti. 11 Aralık 1991 günü, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel görüştüğü bir Alevi heyetine şöyle diyordu:
"Artık göğsünüzü gere gere Alevi olduğunuzu söyleyeceksiniz."
Bu söz, yüzyıllardır yaratılmak istenen Alevi - Sünni karşıtlığının sona ermesi yolunda bir dönüm noktası oldu. Aleviler vakıflarda, derneklerde toplanmaya başladılar. Radyolarda, televiyonlarda olabildiğince konuşmaya, dertlerini anlatmaya çalıştılar. Sünni kitlelerin engin hoşgörüsüyle...
Cami, hemen yanıbaşında yükselen Cemevi'yle kucaklaştı.
Şimdi Aleviler, devletin aradaki diğer engelleri kaldırmasını istiyorlar. Diyorlar ki:
- Diyanet İşleri Başkanlığı, sadece Sünniliğin örgütü olmaktan çıkarılmalıdır. Devlet, bütün inançlar karşısında tarafsız olmalı ve başta 20 - 25 milyonu bulan Alevi kitlesi olmak üzere diğer inanç sahiplerine de yoğunlukları oranında Diyanet'te temsil hakkı verilmelidir. Diyanet yeniden yapılanmalıdır.
- Diyanet'in bütçesi 100 trilyon lira civarındaysa, bu paranın en az üçte biri Aleviler tarafından ödenmektedir. O halde Aleviler de dini ihtiyaçlarını karşılamak için genel bütçeden pay almalıdır.
- Devlet, eğitim ve kültür alanındaki ayırımcılığı ve eşitsizliği ortadan kaldırmalıdır. Okullarda zorunlu din dersi olmamalıdır, Olacaksa, din derslerinde sadece Sünnilik değil, Alevilik ve diğer inançlar da öğretilmelidir.
Radyo ve televizyonlarda sadece Sünnilik değil, Alevilik de anlatılmalıdır.
Üç gün sonra seçime girecek partilerin bunlardan haberi var mı?



Yazara E-Posta: h.bila@milliyet.com.tr