DYP lideri Tansu Çiller, genel başkan adayı olmayacağı yönündeki kararının kesin olduğunu yineledi. Çiller, bu kararından vazgeçebileceği yönündeki haberlerin spekülasyon olduğunu vurgulayarak, görüş değiştirmesinin söz konusu olmadığını belirtti. Çiller, dünkü görüşmemizde hem bu kararına açıklık getirdi, hem de ilk kez seçim sonuçlarını değerlendirdi. DYP lideri, genel başkanlığa aday olmama kararıyla ilgili olarak şu bilgiyi verdi:
‘KESİNLİKLE BIRAKIYORUM’
"Ben kararımı 4 Kasım sabahı erken saatlerde açıkladım. Bu benim sorumluluk anlayışım. Genel başkanlığa aday olmayacağımı belirttim. Kararımı değiştirmem söz konusu değil. Ancak, basında bu kararımdan vazgeçeceğim yolunda haberler çıkıyor. Bunlar gerçeği yansıtmıyor. DYP’li hanımların beni ziyareti ve basına yaptıkları açıklamalar, bu kararımı değiştirmeme dönük talepleri yanlış yansıtılıyor ve yorumlanıyor. Ben aslında görüşme yapmıyorum, ama kapıma gelmiş olan DYP’li hanımları da geri çevirmem uygun olmazdı. Hanımlar çok daha duyarlı olurlar. Geri çevirmem nezakete sığmazdı. Biz büyük bir hanım hareketi başlattık. Seçimlerde de en fazla hanımlar çalıştılar. Ama onların beni ziyareti ve partinin başında kalmamı istemeleri, kararımı değiştirmedi."
Çiller, bu kararlılığını yansıtmak amacıyla kamuoyuna bir iki gün içinde bir açıklama daha yapmaya hazırlandığını şöyle ifade etti: "Bu açıklamayı sadece İstanbul İl Başkanımızı yanıma alarak yapacağım. Ortamın biraz sakinleşmesini bekliyorum." Çiller, seçim sonuçlarını, DYP’nin az farkla baraja takılmasını ve merkez sağın durumunu nasıl görüyor? Tansu Hanım bu sorularımızı yanıtlarken şu değerlendirmeyi yaptı:
‘BUNU HAK ETMEDİK’
"Elbette daha iyi sonuç bekliyorduk. Bunu hak etmedik. Ama milletimizin kararıdır. Saygıyla karşılıyorum. Vatandaş Meclis’i cezalandırdı. Hükümette olup olmamaya bakmadan bütün Meclis’e ceza vermiş oldu. Çünkü, hep kamuoyunda parlamento sorumlu gösterildi. Hükümet yeterince eleştirilmedi ve sorumlu gösterilmedi. Oysa ana muhalefet partisi olarak hükümetin icraatından biz sorumlu değildik. Millet ve ülke yararına gördüğümüz her konuda parti çıkarı gözetmeden sorumlu bir politika izledik. Ancak bu ayırım yapılmadı. Demek ki bir yerde biz de yanlış yaptık."
Tansu Çiller, merkez sağın durumunu değerlendirirken de şöyle konuştu:
‘DIŞARIDAN DESTEK VERİRİM’
"AKP merkez sağ olduğunu iddia ediyor. Merkez sağ değiller, olamazlar da. Kökleri, felsefeleri, politikaları, nitelikleri merkez sağ değildir. Merkez sağ DYP’dir. Merkez sağın ana akımı, partisi ve çatısı DYP’dir. Bunu seçim sonuçları da gösterdi. Ben merkez sağın yeniden yapılanması için çok çaba gösterdim. Birleşme gayretini bırakmadım. Bu anlamda başlangıç olur diye DTP’ye uzandım. Bugün ANAP’ın aldığı oy ortada. Sayın Yılmaz da bu gerçeği görmüş olmalı. Merkez sağın adresi, çatısı DYP’dir. ANAP, DYP’yle birleşmelidir. Bundan sonra merkez sağ yeniden yapılanmalıdır. Bu yapılanma sağlanırsa merkez sağ DYP çatısı altında dirilir, yükselişe geçer. Bunu sağlamak için dışarıdan her türlü katkıyı vermeye hazırım. Merkez sağın neferi olarak elimden geleni yaparım. Seçim tablosu yeniden yapılanmanın zorunlu olduğunu gösteriyor."
Tansu Çiller, ülkenin önemli ulusal sorunlarının çözümü için yardım istenmesi halinde de katkıda bulunmaya hazır olduğunu vurgulayarak, şu değerlendirmeyi yaptı: "Avrupa Birliği konusu Türkiye ve geleceği açısından çok önemlidir. Arkadaşlarım da, bizzat ben de her türlü göreve hazırız. Bir eski başbakan olarak AB konusunda benden yardım istenirse her yere gider, her görüşmeyi yaparım. Zaten şu anda yetkili olsaydım, şimdi Avrupa’da olur ve AB için temaslara başlardım. Bunu görev bekliyor anlamında söylemiyorum, eğer bir yardım istenirse, diye söylüyorum. Biz birikimimizi yetkili olalım veya olmayalım ülke hizmetine sunmaya her zaman hazırız."
Çiller, AKP iktidarının da zaman yitirmeden seçim yasalarını düzeltmesi gerektiğini belirtti ve şu öneride bulundu: "Seçim yasasının, siyasi partiler yasasının değiştirilmesini istedim. Ama diğer partiler bize destek olmadılar. Şimdi iktidarın yapacağı ilk iş bu olmalı. Öyle seçim zamanını beklemeden, hemen harekete geçip seçim ve siyasi partiler yasasını çıkarmalılar. Türkiye gerçeğine en uygun seçim sistemi iki turlu seçimdir. Bu gerçek bir kez daha görüldü. Meclis seçmenin yüzde 40’ıyla şekillenmiş oldu. Sandık başına gitmeyenlerle birlikte çok büyük bir seçmen kitlesinin tercihi Meclis’e yansımadı. Aslında bir meşruiyet, bir temsil sorunu vardır."