Katılım Ortaklığı Belgesi'ne Ankara nasıl yaklaşıyor?
Verilen
"yol haritası" ile tam mutabık olmasa bile Türkiye'nin Avrupa Birliği için yola çıkmış olmasından memnun Ankara.
Avrupa'nın çizdiği yol haritası
"mecburi istikamet" niteliğinde mi? Ankara, haritayı böyle görmüyor.
Katılım Ortaklığı Belgesi'nde adına
"koşul" denmese de, iki önemli noktada, hükümetin ve Dışişleri'nin rezervi var.
Birincisi, Kıbrıs konusu, ikincisi de, açık ifade edilmeyen
"Kürtçe eğitim ve yayın" talebi. Buna ek olarak
"kültürel haklar" diye ifade edilen, zaman zaman
"azınlık hakları", zaman zaman
"yok canım bireysel haklar" diye ifade edilen talepler.
Ankara bu iki noktada şimdiden tavır aldı:
Dışişleri'nin yaptığı ve dün yapılan Bakanlar Kurulu toplantısına da hakim olan açıklama bu konuda çerçeveyi çiziyor:
1- Kıbrıs sorunuyla Avrupa Birliği arasında bağ kurulmasını kabul etmeyiz,
2- Bizim için Anayasa'da yazılı
"hak ve özgürlüklerin bireyselliği" esastır.
Ankara'nın Katılım Ortaklığı Belgesi karşısında Avrupa'ya verdiği mesaj şu:
"Kıbrıs konusunda Helsinki Belgesi ve bunun eki saydığımız Lipponen'in mektubunu esas alırız. Bu da Kıbrıs sorununun Avrupa Birliği için bir koşul olmadığıdır. Bu sorun, KKTC ile Kıbrıs Rum kesimi arasında bir sorundur.""Haklar" konusuna gelince:
"Türkiye Cumhuriyeti eşit vatandaşlık ve hak bireyselliği esasına dayanır. Bu nedenle hak ve özgürlüklerin bireysel anlamda geliştirilmesini öngörür, ancak, grup veya azınlık hakkı yaklaşımını kabul etmez. Türkiye'nin etnik ve dinsel ayırımcılığı kabul etmeyen 'eşit vatandaşlık'
yaklaşımı içinde üniter yapısına ters düşecek talepleri kabul etmesi mümkün değildir."
Ankara'nın bu iki konudaki duyarlılığı devam ediyor. Avrupa Birliği süreci boyunca da devam edeceği anlaşılıyor. Bu bakımdan Avrupa Birliği'ne doğru ilerlerken, izlenecek yolun tayinini Türkiye, kendi koşulları ve gerçeğini göz önünde tutarak saptayacak. Avrupa'nın çizdiği yolu aynen izlemesi söz konusu değil.
Hazırlanacak Ulusal Program bu çerçeveye dayanacak...
Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr