Bakanları dinler ve hükümet yetkililerine bakarsanız, sonuç Türkiye açısından çok iyi. Ekonomi çevrelerine bakarsanız, Türkiye ile ABD ilişkileri çok ağır darbe aldı. Türkiye bir fırsat kaçırdı.
Devlet Bakanı Ali Babacan, Türkiye’nin fırsat kaçırdığı görüşüne katılmıyor. Babacan, Türkiye’nin sadece hava sahasını açmasının ABD’nin talebi olduğunu vurgulayarak, "Powell kesin kararlarını bildirirken sadece hava sahasını talep ettiklerini, kara dahil tam bir askeri işbirliğinin ise gelişmelere göre gündeme gelebileceğini belirtti" diyerek, Ankara ile Washington arasında bir "küskünlük, kırgınlık" olmadığını vurguluyor. Babacan’a göre, ABD’nin şu andaki ihtiyacı hava desteğiyle sınırlı. Ancak, karada da tam bir işbirliği konusunda ABD pencereyi tamamen kapatmış değil. İhtiyaç duyduğunda Türkiye’den reddedilen tezkerede yer alan hususları yeniden talep edebilir. Bu olasılık tümüyle ortadan kalkmış değil.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve Devlet Bakanı Ali Babacan’a göre, Türkiye, sadece hava sahasını açma karşılığında ABD’den istediği her şeyi aldı. Türk askerinin Kuzey Irak’a girmesi kabul edildi, Türkmenler asli unsur sayıldı, Türkiye koalisyon listesine katıldı, Irak’ın yeniden yapılanmasında söz sahibi oldu, ABD Türk ekonomisinin istikrarı için destek olacağını açıkladı...
Buna karşılık, ABD reddedilen tezkerede yer alan ABD askerlerinin Türk topraklarında konuşlanması ve Türkiye üzerinden Irak’a geçiş talebinde bulunmadığı için 6 milyar dolarlık yardım paketi de masadan kalktı.
İktidar sözcülerinin saydıkları artılar böyle. Ayrıca, Türkiye’nin itibarı da ret kararıyla çıktığı düzeyi korudu. Ancak, muhalefetin değerlendirmesi böyle değil. Aksine, Ankara’nın hiçbir somut sonuç elde etmeden, ABD’nin istediğini verdiğini düşünüyor. Ana muhalefet partisi Deniz Baykal’ın değerlendirmesi şöyle:
"Bir işe ya karşı, ya yandaş olursunuz. Hükümetin yaptığı ikisi de değil. Ortada somut bir getiri yok. Ekonomik yardım paketi ortadan kalktı. Buna karşın ABD’ye hava sahası açılıyor. Ama, Türkiye gelişmeleri kontrol edebilecek olanaklardan da uzak kalıyor. Birçok konu belirsiz. Örneğin Türk askeri Kuzey Irak’a nasıl girecek, hangi koşullarda görev yapacak? ABD Kuzey Irak’a havadan asker ve silah getirdiğinde bunların akıbeti nasıl kontrol edilecek? Bu sorular açıkta. Hükümet bu işi kötü yönetti. Kesin olan bu. Hava koridoru bu koşullarda zaten ABD’nin sorununu çözüyor. Bunu veriyorsunuz, ama karşılığında hiçbir şey almıyorsunuz."
Baykal’ın değerlendirmesinde ortaya çıkan eksiler de bunlar.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve Devlet Bakanı Ali Babacan’ın açıklamaları, ABD’nin sadece havadan transit geçiş istediği, toprakların açılmasını istemediği şeklinde. Dolayısıyla ABD bu talebinden şimdilik vazgeçmiş görünüyor. Bunun nedeni ise Türkiye’nin ABD’nin planlama ve zamanlaması açısından geç kalmış olması. Anlaşılıyor ki, ABD, Irak harekâtını güneye çevirerek yeni bir planlama içine girdi. Kuzeyde daha talep ettiği büyük bir cephe açmak yerine, hava koridorunu kullanıp, daha hafif silahlarla bir cephe oluşturma kararı aldı.
Bu durumda Türk askerinin Kuzey Irak’a nasıl gireceği ve neyle karşılaşacağı önem kazanıyor. Kürt gruplar Türk askerinin girmesine direnmeyi sürdürüyorlar. Dışişleri’nden gelen bilgilere göre, ABD ilke olarak Türk askerinin varlığını kabul etti ama konum ve işlev açısından konunun yeniden müzakere edilmesi gerektiğini de iletti. Bu konunun açıklığa kavuşması Türkiye’nin Kuzey Irak kaygıları açısından çok önemli. Artıların mı, eksilerin mi fazla olduğu savaş başlayınca belli olacak.