Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


APO'yu yargılarken, Türk yargı sistemine en küçük bir "gölge" düşmemesi konusunda askerler de, en az siviller kadar, hatta bazı sivillerden daha fazla "hassas" olduklarını kanıtladılar.
Milli Güvenlik Kurulu'nun asker üyelerinin, yargı sürecine gölge düşürülmesi olasılığını ortadan kaldırmak için "DGM'de asker üye bulundurulmaması" görüşünü desteklemeleri önemli bir göstergedir.
Avrupa'nın beklentisinin aksine asker, "Biz Apo'yu yakalamışız, DGM'nin yapısı, Avrupa'nın baskısı vız gelir, tırıs gider" gibi bir anlayış içinde değildir.
Avrupa'nın Apo'ya ve PKK'ya verdiği destek kanıtlarıyla ortaya çıkmışken bile, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarını dikkate alan bir yaklaşım sergilemişlerdir.
* * *
DGM'lerde askeri üye bulunmasının kaynadığı Anayasa'dır.
Anayasa'nın 143. maddesinin 3. fıkrası DGM'nin oluşumunu şöyle düzenlemiştir:
"Başkan, bir asıl ve bir yedek üye ile savcı, birinci sınıfa ayrılmış hakim ve Cumhuriyet savcıları arasından; bir asıl ve bir yedek üye birinci sınıf askeri hakimler arasından; savcı yardımcıları ise Cumhuriyet savcıları ve askeri hakimler arasından özel kanunlarında gösterilen usule göre atanır."
Bu hükme göre, bir başkan iki üyeden kurulu DGM'nin, iki üyesi sivil, bir üyesi askerdir. Mahkeme çoğunluğu sivildir.
Buna karşın Avrupa azınlıkta olsa bile askeri üye bulundurduğu için DGM kararlarını kabul etmemektir. Dolayısıyla bu sorunun tartışmasız biçimde ortadan kaldırılması ancak Anayasa'nın bu maddesinin değiştirilmesi ile mümkündür.
* * *
ANAYASA değişikliğinin zorluğu karşısında Başbakan Bülent Ecevit'in de ifade ettiği gibi yasal düzenlemelerle bu sorunun çözülmesi mümkün olabilir mi?
MGK da, Başbakan Ecevit de Anayasa'nın değiştirilmesinden yana.
Ancak seçim sonrasında oluşacak Meclis tablosu buna uygun olmazsa, başka yollara başvurulabilir mi?
Başbakan Ecevit, sicil ve terfi hükümlerinde değişiklik ile bir ölçüde sorunun çözülebileceğini ifade etti.
Anayasa'nın 143. maddesinin 5. fıkrasına göre DGM kararlarının temyiz mercii sivil Yargıtay'dır. Dolayısıyla üst mahkeme bakımından "askeri bağ" söz konusu değildir.
Sicil ve terfi bakımından ise DGM üyeleri kendi kurumlarına bağlıdır. DGM'nin askeri üyesi de sicil ve terfi işlemlerinde 357 sayılı Askeri Hakimler Kanunu'na tabidir. Ve Kanun'un 12. maddesi, askeri hakim subayların rütbe terfiinin sicil ile saptanacağını hükme bağlamaktadır.
Bu madde askeri hakimler hakkında biri "subay sicil belgesi" diğeri "mesleki sicil belgesi" olmak üzere iki belge düzenleneceği hükmünü taşımaktadır.
Ne var ki, aynı madde "general, amiral ve birinci sınıfa ayrılmış hakimler... hakkında mesleki sicil notu verilmez ve mesleki sicil belgesi düzenlenmez" hükmünü de taşımaktadır.
DGM'nin askeri üyesinin birinci sınıfa ayrılmış olması gerektiğinden, mesleki sicil açısından da bir bağ bulunmamaktadır.
Geriye subaylık sicili kalmaktadır ki, DGM askeri üyesinin bu anlamda Türk Silahlı Kuvvetleri'yle bağının kesilmesi mümkün olur mu? Olsa bile bu düzenleme "asker üye" niteliğini kaldırır mı?
Veya DGM'nin asıl ve yedek asker üyelerinin oturumlara katılmaması, yerine yedek sivil üyenin girmesi mümkün müdür?
Bütün bunlar sağlansa bile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tatmin olur mu?
Bunlar hukuk otoritelerinin yanıt vermesi gereken sorulardır.
Durum gösteriyor ki, mevcut ve muhtemel tartışmaları ortadan kaldıracak en sağlam yol Anayasa hükmünün değiştirilmesidir.




Yazara E-Posta: f.bila@milliyet.com.tr