Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CHP lideri Deniz Baykal, başkan yardımcısı olduğu halde, dün Atina’da başlayan Sosyalist Enternasyonal toplantısına gitmedi.
Baykal, CHP’nin Sosyalist Enternasyonal üyeliğinden çıkarılması olasılığı nedeniyle mi gitmedi? Sosyalist Enternasyonal yönetiminden olumsuz bir hava aldığı için mi gitmekten vazgeçti?
CHP lideri Deniz Baykal’a dün bu soruları yönelttim. Baykal, “Hiç ilgisi yok” diye yanıt verdi:

‘Olumsuzluk yok’
“Sosyalist Enternasyonal’le sürekli iletişim halindeyiz. Ben yönetimin eğilimini görmek istediğimi size söylemiştim. Son günlerde yaptığımız yoğun temas trafiği sonucunda şunu söyleyebilirim ki, Sosyalist Enternasyonal’de CHP ile ilgili bir olumsuzluk yok. CHP aleyhine herhangi bir girişim olmayacağı yönünde de bize güvence verildi. Bazılarının dört gözle beklediği gibi, CHP üyeliğiyle ilgili herhangi bir olumsuz girişim de yok.”

‘Neden gitmedim?’
Baykal, “O halde toplantıya neden gitmediniz?” diye sorduğumda da şu yanıtı verdi:
“Sosyalist Enternasyonal, CHP ve aslında Türkiye aleyhine bir platform olarak kullanılmak isteniyor. Ben, toplantı sonucunda açıklanacak sonuç bildirgesini görmek istedim. CHP ile ilgili herhangi bir olumsuzluk yok diye, bunu bir lütufmuş gibi algılayıp gitmek istemedim. Sonuç bildirgesi önemli. Onu beklemek istedim. Bu bildirgede Türkiye aleyhine bazı ifadeler yer alabilir. Bu tür girişimler var. Türkiye’nin sınır ötesi harekâtı eleştirilebilir, kınanabilir. Çünkü bu yönde hem CHP hem Türkiye aleyhine bir kampanya yürütülüyor. Bu nedenle sonuç bildirgesini görmeden gitmek istemedim.”

‘MYK toplanacak’
Baykal, sonuç bildirgesi çıktıktan sonra çarşamba günü CHP’de MYK toplantısı yapacaklarını da belirterek şöyle devam etti:
“Bildirge çıktıktan sonra muhtemelen çarşamba günü MYK’yı toplayacağız. Bildirgeyi değerlendireceğiz. Eğer Türkiye aleyhine bir ifade olursa, biz gerekli tepkiyi vereceğiz.”

Sorun nedir?
Baykal’a, “Sosyalist Enternasyonal yönetiminden bir olumsuzluk olmadığı ve olmayacağı yönünde güvence aldığınıza göre, sorun nedir?” diye sordum. Baykal, şu yanıtı verdi:
“Sorun şu: AKP ve onun Avrupa’da bir uzantısı gibi çalışan bazı politikacılar, CHP ve Türkiye aleyhine kampanya yürütüyorlar. Bu kampanyanın iki özelliği var; birincisi, laiklik karşıtı olması, ikincisi de Türkiye’nin ulusal bütünlüğüne yönelmiş Kürtçülük hareketini himaye etmeleri. CHP ise bu iki tehdidin karşısında kaya gibi duruyor. İşte sorun budur. CHP’nin Sosyalist Enternasyonal’e şikâyet edilmesinin, ihbar edilmesinin, içeriden ve dışarıdan kampanya yürütülmesinin amacı bu.
Demokratik-laik, üniter Türkiye Cumhuriyeti’ni yıpratmak ve bu nitelikleri koruyan CHP’yi etkisiz kılmak. Sosyalist Enternasyonal bu girişimler için bir platform olmamalı. Benim üzüldüğüm nokta bu. Yoksa ben Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş CHP’yi, onun ilericiliğini, laiklik savunuculuğunu, ödünsüz ulusal bütünlük politikasını, sosyal demokratlığını, Sosyalist Enternasyonal de dahil hiçbir yerde sorgulatmam. Buna izin vermem.
Sosyalist Enternasyonal de laik ve ulusal bütünlük içindeki Türkiye’ye yöneltilen tehditlerin ayırdında olmalı.”

Ann Ludvigson’un çabası
Baykal, Sosyalist Enternasyonal zemininde CHP ve Türkiye aleyhine yürütülen kampanyanın İsveçli parlamenter Ann Ludvigson’nun başını çektiği bazı politikacılar tarafından yürütüldüğünü de belirtti ve şu bilgiyi verdi:
“Ludvigson ve onunla hareket eden parlamenterler Kürtçülük hareketinin hamiliğine soyunmuş durumdalar. Sosyalist Enternasyonal’i ve Avrupa’yı etno-merkezci bir yapıya sürüklemek istiyorlar. DTP çizgisinde uğraş veriyorlar. DTP’yi korumaya çalışıyorlar. Etnik bölücülük konusunda tavırları bu. Ayrıca aynı yönde bir başka çaba da Türkiye’nin laik niteliğine karşı yürütülüyor. Bu nedenle dinci AKP’yi destekliyorlar.”

AKP’nin girişimi
Baykal, CHP’yi yıpratmaya yönelik kampanyanın AKP tarafından desteklendiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Bu kampanyayı AKP destekliyor. Milletvekilleri mektuplar yazıyor. Oysa AKP Avrupa’da kendine yer bulmuş değil. İki kez EPP’ye (Liberal Partiler Birliği) başvurdular, reddedildiler. Buna karşılık, Sosyalist Enternasyonal’de CHP aleyhine, aslında buna Türkiye aleyhine demek lazım, kampanya yürütüyorlar.”

Sınır ötesi harekât
Baykal, CHP aleyhine kampanyanın gerekçesi olarak Türkiye’nin sınır ötesi harekâtının gösterildiğini de vurguladı ve şu yorumu yaptı:
“Ne diyorlar bize? CHP niye sınır ötesi harekâtı destekledi? Desteklemeyip de ne yapacaktık? Terörle mücadeleyi desteklemeyecek miyiz? Sınır ötesinden gelip terör yapan PKK’ya karşı uluslararası hukuktan doğan haklarımızın kullanılmasına nasıl destek vermeyiz? Ben bunu Sosyalist Enternasyonal toplantısında Barzani ve Talabani’nin bulunduğu ortamda söyledim. ‘Bu duruma engel olun’ diye uyardım. Türkiye’nin ulusal birliğini ve toprak bütünlüğünü savunmak ne zamandan beri suç oldu?”