Meğerse yanlış biliniyormuş!
Bizim küskünler "liste küskünü" değillermiş! Bunların çoğunluğu liste başı veya bir altıymış.
Dolayısıyla, seçilememe kaygıları yokmuş da, kızgınlıklarının nedeni, sistemin yeterince demokratik olmamasıymış! Böyle demokratik olmayan bir sistemde yeniden milletvekili olmayı içlerine sindiremedikleri için seçimin ertelenmesini istiyorlarmış!
Vallahi, küskünlerin gerekçeleri böyle....
İster inanın, ister inanmayın...
Söyleyenin bir yüzü, inanmayanın iki yüzü kara!
Yavuz hırsız, ev sahibini bastırır, misali...
Vatandaş bu gerekçelerin hangisine inansın?
Barajı aşamayacak partilerde liste başı olsanız ne olur, liste sonuncusu olsanız ne olur?
"Bak ben liste başı olmama rağmen küsüyorum" demek, bu ilkesizliği aklamaya yetmez ki. Herkes, milletvekillerinin liste sıralamasından değil partileri baraj altında kalacağı için küstüklerini biliyor.
Yine liste başı veya ikincisi oldukları geçen seçimlerde niye küsmemişler de şimdi küsüyorlar? Sistemin demokratik olmadığını geçen seçimde anlamamışlar da bu seçimde mi anlamışlar?
Meclis’i olağanüstü toplamak ve seçimi ertelemek için önergeye ilk sırada imza atan iki milletvekili Prof. Dr. Ali Gören ve Gönül Saray Alphan gerekçelerine yazmışlar:
"Siyasi partiler kanunu ve seçim kanunları değiştirilmeden yapılacak seçimin bekleneni doğurmayacağı açıktır."
Acaba beklenen ama seçimlerin doğuramayacağı nedir?
Herhalde Dr. Ali Bey ve Gönül Hanım ile 118 imza arkadaşının bir daha seçilmeleri. Beklenen ama seçimlerin doğuramayacağı bu olsa gerek.
Öne sürülen gerekçeler, "ben bir daha seçilemeyeceksem böyle seçimi ne yapayım" demenin bir başka ifadesi...
Peki ya küskün liderlere ne demeli?
Liderliğin şanından olsa gerek, "gizli küskün" durumunda sabah akşam seçim ertelensin diye dua ediyorlar. Suçu milletvekillerine atıp kenara çekiliyorlar.
Yakışmıyor...