Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Türkiye'nin demokratik, laik, üniter yapısını savunmak son zamanlarda "3. Dünyacılık" olarak etiketleniyor ve mahkûm ediliyor.
Çağdaş yaşamı, çağdaş giyim - kuşamı özendirmek, bağımsızlığı, ulusal kişiliği ve kimliği, ulusal çıkarları ön planda tutmak, "3. Dünyacılık, Saddamcılık, Kaddaficilik" olarak aşağılanıyor...
Buna karşın;
İç politikada, kadın - erkek eşitliğini kabul etmeyen, kadını türbana giderek çarşafa sokmaya çalışan, erkeğin arkasından yürümesi gerektiğine inanan zihniyeti; dış politikada "ABD ne derse odur"u savunmak, "1. Dünyacılık" biçiminde sunuluyor.
Burada büyük bir çelişki yok mu?
Hem kendini, hem de toplumu kandırma yok mu?
Bu görüntülerin hangisi "3. Dünya"ya daha yakın acaba?
Hangisi Türkiye'yi daha çok bir Ortadoğu ülkesi çerçevesine oturtuyor acaba?
Türk toplumunu Atatürk'ün 80 yıl önce kopardığı "3. Dünya" yaşam tarzına hangisi daha çok yaklaştırıyor acaba?
Kadını çarşafa sokmaya çalışmanın neresi "1. Dünyacılık", neresi "çağdaşlık", neresi "çağdaş demokrasi" acaba?
Uluslararası güvenlik, "ABD imparatorluğuna sömürge koşullarında bağlanmaktır" demeye getiren ABD'li teorisyenlere hayranlık duymak, "3. lig ülkesi" olmayı hedeflemek değil de, nedir acaba?
Batılı meslektaşlarından daha fazla ve daha kolay para kazanıp, Batı'da öğrenim görüp, tatillerini Batı'da geçirip, mayoyu bile tutucu gören bir yaşam tarzı süren ve kendini en önde gelen aydın ve "kanaat önderi" sayanların, Türk toplumuna Ortadoğu ülkelerinin yaşam tarzını "demokratik tercih" adı altında savunmaları, kendilerine birinci, halkına Üçüncü Dünyayı layık görmeleri değil de nedir, acaba?
Çarşaflı, türbanlı kadını, kız çocuklarını okutmayan zihniyeti, ülkeyi ve halkı din kurallarına göre yönetip yaşatmayı Avrupa Birliği değerlerine engel görmeyip; Türkiye'yi çağdışı yaşam ve zihniyetten 80 yıl önce kurtarmış, kadın - erkek eşitliğini birçok Avrupa ülkesinden önce tanımış, kadına seçme ve seçilme hakkını onlardan on yıllarca önce getirmiş, onu eğitimle, teknolojiyle eşit biçimde tanıştırmış Atatürk'ü engel görmek, "1. Dünyacılık" mıdır, acaba?
"1. Dünyacılık", referansı din olan iktidarın bile Arap ülkelerine demokratikleşin, kadın - erkek eşitliğini sağlayın, çağdaşlaşın, dediği günlerde, türbana, çarşafa, örtünmeye "kanaat önderi" sıfatıyla destek olmak için çırpınmak mıdır, yani?
Cem Yılmaz'ın ünlü deyimiyle:
"Bu mudur yani?"