İsrail'in Filistin'i işgali, vahşeti andıran operasyonları ve Arafat'ı insanlık onurunu zedeleyen koşullarda yarı tutsak halde tutmayı sürdürürken, Türkiye'nin tank modernizasyonu projesini İsrailli bir firmaya vermesi tartışma yarattı. Bu kararın kamu vicdanını rahatsız ettiği, ertelenmesi veya askıya alınmasına dönük bir kamuoyu beklentisi oluştuğunu birkaç kez vurgulamıştık. Ancak Başbakan Ecevit ve diğer yetkililer, kararın geride kaldığını ve değiştirilmesinin mümkün olmadığını açıklamışlardı.
Bu açıklamalara karşın kamuoyu tank modernizasyonu işinin böyle bir dönemde İsrailli firmaya verilmesine tepkisini sürdürüyor.
Bu konuyu, dün, Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'yla görüştük.
Bakan Çakmakoğlu, kamuoyunun gösterdiği tepkileri, taşıdığı duyguları anladığını, anlayışla karşıladığını vurguladıktan sonra şu değerlendirmeyi yaptı:
"Tank modernizasyonuyla ilgili kararın zamanlaması tartışılabilir. Ancak, bunun bir ticari ve askeri gereklerin sonucu olduğu unutulmamalıdır. Ben bu yaklaşımımı daha önce milletvekillerinin sorusu üzerine de ifade etmiştim."
Çakmakoğlu, bu yaklaşımıyla projenin İsrailli firmaya verilmesindeki zamanlamanın tartışmaya açık ve şanssız bir zamanlama olduğunu kabul eden bir izlenim veriyor. Ancak, askeri zorunluluk, ticari kurallar nedeniyle bu kararın verildiğini söylüyor ve şu bilgiyi aktarıyor:
"Dosyasına baktım, biz bu iş için Haziran 2000 Savunma Sanayi Müsteşarlığı'na talimat vermişiz. Demek ki çalışmalar bir yıl 9 aydır sürüyor. Yeni bir olay değil. Ayrıca bu bir ihale de değil. Bu ve benzeri savunma sanayii işlerinin özel yasası var. Bu nitelikte işler 2886 sayılı Devlet İhale Yasası kapsamı dışındadır. Karar ülke menfaatleri ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaçlarının gereği olarak alınmıştır. Ülke menfaatleri, Türk Silahlı Kuvvetleri gücü ve menfaati de bizim görev ve sorumluluk alanımızdadır."
Çakmakoğlu, İsrail - Filistin çatışmasını değerlendirirken de şöyle diyor:
"Bu sorun yeni bir sorun değil. 55 yıllık bir geçmişi var. Bu süreçte diğer Arap ülkelerinin de katıldığı üç büyük savaş yaşandı. Dolayısıyla bugünün sorunu değil. Biz her zaman barıştan yana olduk. Bugünkü görüntü asla tasvip etmeyeceğimiz kanlı bir görüntü. Filistin yönetiminin terör örgütlerine hakim olmadığı anlaşılıyor. Bu ortaya çıktı. İsrail de bu eylemlere büyük yoğunluklu ve acımasız bir karşılık veriyor. Bizim yaklaşımımız iki tarafın da hemen BM kararlarına uymaları, ateşkese gitmeleri ve masaya oturarak sorunu çözmeleridir. Türkiye iki tarafla da ilişkisi bulunan bir bölge ülkesi olarak bu yönde elinden gelen çabayı gösteriyor."
Çakmakoğlu, bu değerlendirmesiyle İsrail - Filistin olayının siyasi boyutunu, tank modernizasyonu kararından ayırıyor.
Milli Savunma Bakanı sanıldığı gibi bugünden yarına İsrail'i yüz milyonlarca dolar aktarılmayacağının, projenin uzun vadeli bir proje olduğunun, henüz sözleşmenin içeriğiyle ilgili çalışmaların sürdürüldüğünün altını çizdikten sonra da bilgiyi veriyor:
"Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yaşları 20 ile 40 arasında olan tanklarının modernize edilmesi ihtiyacı var. Bu önemli ve acil bir ihtiyaç. Biz modernizasyon çalışmalarının bazılarını ülkemizde yürütebiliyoruz. Öreğin 170 Leopar tankının modernizasyonunu ASELSAN yürütüyor. Bu teknolojimiz var. Ama İsrail firmasına verilen tanklar M - 60 tankları. Bunların yaşı 30 ile 40 arasında. İkinci Dünya Savaşı'ndan kalma olanları var. Bu tankları modernize etmemiz, yeteneklerini geliştirmemiz, yenilerini almaktan daha avantajlı. Hem tasarruf olanağı doğuyor, hem de yenisi gibi yetenekli hale getiriliyor. Modernizasyon kararı bu nedenle verildi. Bu tankların gözden çıkarılması doğru olmazdı."
Milli Savunma Bakanı Çakmakoğlu'nun görüşleri özetle böyle...