Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

SUSURLUK kazası ve Ömer Lütfi Topal cinayetiyle ilgili olarak Çankaya Köşkü'nde toplanan "liderler zirvesi"nin tutanağını haber sayfalarımızda okuyacaksınız...
Susurluk kazası ve Topal cinayetine ilişkin tüm bilgi ve belgeler bu tutanakla devletin zirvesinde de kayda geçirilmiş durumda.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın zirvede verdiği bilgiler İstanbul Emniyet Müdürü'nün en üst iki makama, "Topal cinayetini çözdük. Polisler itiraf ettiler. Yetki verilirse, bu işi çözerim" dediğini kanıtlıyor. Buna karşılık savcı, müfettiş, Meclis Komisyonu ve kamuoyuna da, "böyle bir şey yok, ben böyle konuşmadım" dediği biliniyor.
Zirve tutanakları, Yazıcıoğlu'nun neden böyle çelişkili konuştuğuna da ışık tutuyor.
Başbakan Erbakan zirvede bilgi verirken, Yazıcıoğlu'na, "neden çelişkili konuşuyorsunuz" diye sorduğunu anımsatarak, Emniyet Müdürü'nün, "Çünkü itimadım yok. Delilleri yok edebilirler" karşılığını verdiğini de açıklıyor.
Başbakan'ı, Cumhurbaşkanı Demirel teyit ediyor. Demirel de, Yazıcıoğlu'nun kendisine geldiğini ve "Topal cinayetini çözdük" dedikten sonra, zanlı polisleri Ankara'nın aldığını belirttiğini kaydediyor.
Tansu Hanım'ın ısrarla, "Ankara almamış, Yazıcıoğlu göndermek istemiş" diyerek, Ağar'ın savunmasına paralel ısrarı üzerine Cumhurbaşkanı konuya açıklık getiriyor:
- Bunlar (üç polis) İstanbul'da kaç gün kaldılar?
- Bir gün, hemen o gün gelip aldılar.
- Neden verdiniz?
- Efendim alırlar. Yani isterlerse alırlar. Merkez isterse alır.
- Peki Ömer Lütfi Topal'ı öldürdüğünü nereden biliyorsunuz?
- İtiraf ettiler. Siz de sorsanız söylerler, kim sorsa söylerler biz öldürdük diye.
- Peki sen bu ifadeleri zapta aldın mı?
- Efendim, soruyoruz, söylüyor adam zaten, zapta almadım.
Demirel, Yazıcıoğlu'yla arasında geçen bu diyaloğu anlattıktan sonra, "Doğrusu sevmedim, bu şeyi. Sonra aradan iki gün geçti. İçişleri Bakanı bana geldi. Dedi ki; Emniyet Müdürü'nü görevden aldık. Bana danışarak aldık, değil, aldık" diyor.
Cumhurbaşkanı, Yazıcıoğlu'nun bu bilgileri kendisine aktardıktan iki gün sonra, İçişleri Bakanı'nın Emniyet Müdürü'nü kimseye danışmadan açığa aldığını vurguluyor.
Demirel, ayrıca, Yazıcıoğlu'nun Başbakan'dan "görev" istediğine de dikkat çekiyor. Yetki verilmesi halinde olayı aydınlatacağını vurguladığını aktarıyor.
Ama, Yazıcıoğlu açığa alınıyor.
Üstlerine "itimat" etmediği için, "itiraf ve kayıtları" inkar eden Emniyet Müdürü, Cumhurbaşkanı ve Başbakan'dan "yetki" istiyor. Zanlıların, Ankara'nın emriyle alınıp, serbest bırakıldığını açıklıyor.
Tutanaklara bu durumun "vahametine" Cumhurbaşkanı, Başbakan ve muhalefet liderleri dikkat çekerek, "Yazıcıoğlu'nun açığa alınmasının yanlış olduğu"nda birleşirken, bir tek Tansu Çiller, işlemi savunuyor. Açığa alınmayı savunmakla kalmayıp, Yazıcıoğlu'nu suçluyor. Olay tarihinde, "Cumhurbaşkanı aynı Cumhurbaşkanı, Başbakan aynı Başbakan" diye iki kez vurgulayarak, onları sorumluluğa ortak etmek gayretine giriyor.
İşte bu noktada, Cumhurbaşkanı müdahale edip, olayın seyrini açıklıyor. CHP Lideri Baykal, Topal cinayetini değerlendirirken, devlet içindeki özel örgütün arkasında siyasi güç bulunduğunu vurgulayarak Çiller'i suçluyor.
Çankaya zirvesinde, olay yeterince aydınlanmış görünüyor.
Tutanaklarda hangi liderin, hangi "safta" olduğu açık...
Kapatma çabaları, safları daha da belirginleştirmek dışında işe yaramıyor.