SUSURLUK kazası olduğu günden bu yana yaşanan süreçte yetkililerin sergilediği, "ürkek" ve "çelişkili" tutumlar düşündürücü.
Muhalefet liderlerinin ısrarlı tutumlarına karşılık, Başbakan Erbakan'ın dokunulmazlıkların kaldırılması, özel soruşturma komisyonu kurulması konularında çekingen tavrı, Cumhurbaşkanı Demirel'in Devlet Denetleme Kurulu'nu devreye sokmak konusunda direnmesi ve nihayet Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in olayı kapatmaya dönük çabaları kuşkulara neden oluyor.
Çiller'in kopyası olmaya çalışan ve bununla gurur duyan İçişleri Bakanı Meral Akşener'in çelişkili tasarruf ve açıklamaları da, dikkat çekici. Akşener'in Mesut Yılmaz'ın ortaya attığı iddiaları tereddütsüz "yalan"lamasının hemen ardından, Yazıcıoğlu'nu açığa alması... Çiller'le birlikte, "devletin bütün faaliyetleri meşru güçler tarafından yapılmıştır" dedikten hemen sonra, suçlanan üç özel tim polisiyle, Özel Harekat Daire Başkan Vekilini görevden uzaklaştırması. Bir süre geçtikten sonra Balıkesir Emniyet Müdürü'nü açığa çekmesi...
Çiller - Akşener ikilisinin bu zikzakları kamuoyuna yansımayan bir hesaplaşmanın işaretleri gibi.
Dikkat çeken bir diğer çelişki de, İstanbul Emniyet Müdürü Yazıcıoğlu'nun tutumu.
Yazıcıoğlu'nun, Topal cinayeti ve Susurluk kazası arasındaki bağlantıyı, devletin içindeki diğer özel örgütlenmeleri ortaya çıkarabilecek polis şefi olduğu vurgulanıyor. Topal'ı öldürmekle suçlanan üç polisi Yazıcıoğlu bulup sorguladığına göre, bu beklenti normal. Ancak Yazıcıoğlu, Başbakan'ın takdirini almasına rağmen, Çiller - Akşener ikilisinin kararıyla açıkta. Nedeni, Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a bilgi vermesi.
Bir emniyet müdürünün talep edildiğinde Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a bilgi vermesi elbette görevi. Ancak burada yanıtlanması gereken sorular var:
Yazıcıoğlu, üç polisi sorgulayıp bazı suçları da itiraf ettirdiğine göre, işi niye resmiyete dökmedi?
Yazıcıoğlu bu sorguyu niye usulüne uygun yapmadı?
Polisler itirafta bulundularsa, savcılığa niye sevk etmedi?
Cinayete karıştıkları kanaatine vardıysa, Ankara'dan gelen emre uyarak polisleri niye gönderdi?
Bürokratik baskı altında bunlara mecbur kalmış olsa bile müfettişlere neden, "böyle bir şey yok" dedi.
Şu anda olayı soruşturan kişi ve kurumlar kadar, İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu'nun da olayı açıklığa kavuşturma konusunda sorumluluğu var. Hele, "anahtar" polis şefi olarak, "muhakkik" sıfatıyla görev yapacaksa, bu çelişkili tutumunu açıklığa kavuşturmak zorunda.
Yazıcıoğlu'nun bu "çelişki"sinde durumu aydınlatacak bilgiler olduğu açık.
Susurluk kazasını araştırmak üzere Meclis'te oluşturulan komisyona ifade verenlerin sayısı arttıkça, olayın boyutu daha da büyüyor.
Komisyonun, araştırmanın sağlıklılığı bakımından bu çelişkileri giderecek bilgileri açığa çıkarması gerekli. Bu amaçla Yazıcıoğlu da, komisyona bilgi verip neden böyle davrandığını açıklığa kavuşturmalı.
Aksi halde, henüz başlangıçta oluşan kuşkular dağılmayacak.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025