Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CHP’nin 32. kurultayı hafta sonu yapılacak. Deniz Baykal dışında genel başkanlığa adaylığını açıklayan dört isim daha var.
CHP genel başkanlığına yeniden Deniz Baykal’ın seçileceğini tahmin etmek zor değil. Adaylığını açıklayan isimler, Baykal’ı zorlayacak gibi görünmüyor.
CHP’de kurultay tartışmaları içinde Baykal’a yöneltilen eleştiriler iki konuda yoğunlaştı:
1- Yeni isimlere fırsat vermiyor,
2- Sadece laiklik ve ulusal bütünlük üzerinden muhalefet yapıyor, kitlelere ulaşamıyor.
Adayların rüzgârı var mı?
Önce birinci eleştiriyi ele alalım.
CHP’de tüzük hükümlerinden de kaynaklanan nedenlerle yeni bir ismin genel başkanlığa seçilmesinin mümkün olmadığı yeni adayların sözcüleri tarafından da sık sık ifade ediliyor.

Bildik, tanıdık isimler
Sadece CHP’de değil tüm siyasi partilerde parti içi demokrasinin gereği gibi işlemediği ve tüzük hükümleriyle de engeller oluşturulduğu bir gerçek.
Ancak, eğer bir lider adayı partide ve toplumda ciddi bir rüzgâr estirirse, bu engellere rağmen değişimi sağlayabilir. Bugün CHP için böyle bir yeni rüzgârdan söz etmek mümkün değil.
Yeni lider adaylarını destekleyen isimlere bakıldığında şöyle bir gerçek ortaya çıkıyor:
CHP’de Baykal’a karşı yeni liderlerin arkasında gözüken isimler de eski, bildik, tanıdık isimler. Bu isimler arasında CHP’de en üst düzeyde görevler almış, yıllarca milletvekilliği, bakanlık yapmış kişiler var.
Genel Başkan’la iyi oldukları dönemlerde hiç muhalefet yapmamış, yeni projelerle partinin veya toplumun önüne çıkmamış; tıpkı bugün eleştirdiği gibi delege politikası yapmış bu isimlerin, yeni bir hareket yaratmaları ve buna toplumu inandırmaları zordur.
Rahmetli Bülent Ecevit’in İsmet Paşa gibi bir tarihi kişiliğe karşı partide ve toplumda estirdiği rüzgâr gibi, yeni politikalara, yeni projelere ve iddialara dayalı bir hareket bugün yok.

Laiklik ve ulusal bütünlük
İkinci eleştiriye gelince...
Baykal ve CHP için “kurucu parti” olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerini korumak temel görev ve sorumluluktur.
Oy kaygısıyla laiklikten veya ulusal bütünlükten ödün veren politikalar izlemeleri mümkün değildir. Baykal’ın, din duygularına ve etnik kökene hitap ederek oy artırmaya yönelmesi CHP’nin varlığıyla bağdaşmaz.
Ancak Baykal ve CHP’nin, ekonomik ve sosyal politikalarla geniş kitlelere yeni ve somut projeler sunmaları da zorunluluktur. Bu projelerin yanı sıra kendini sağda veya mütedeyyin olarak tanımlayan kitlelere ulaşacak köprüler kurmaları da iktidar iddiası için çok önemlidir.
CHP, laikliği ve ulusal bütünlüğü savunurken, işçiden, memurdan, emekliden, küçük ve orta boy girişimciden, esnaftan, çiftçiden oy alacak bir programı ortaya koyabilmelidir.
Baykal’a alternatif olarak çıkan lider adayları için de bu geçerlidir.
Tabii, bu görev ve sorumluluk Baykal için çok daha büyüktür. AKP’nin alternatifinin CHP olduğunu geniş kitlelere göstermek ve inandırmak zorundadır.
Yeni kadrolarla, yeni söylem ve projelerle kamuoyunun önüne çıkmalı ve bu kurultay sonrasında bir umut yaratabilmelidir.