Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CHP’de ne zaman “tüzük” lafı ortaya atılsa, anlayın ki, genel başkanlık mücadelesi başlıyor.
“Tüzük kurultayları” provalardır.
Genel merkez ve muhalifler, tüzük kurultaylarında güçlerini ölçerler. Duruma göre de seçimli kurultay isterler veya vazgeçerler.
Şimdi CHP’de yine “tüzük günleri” geldi.
İki tüzük kurultayı yapılacak:
Biri genel başkan istiyor, diye...
Diğeri parti içi muhalefet istiyor, diye...
Madem ikisi de tüzük kurultayı istiyor, niye iki kurultay yapılıyor sorusunu, “Aslında sorun tüzük değil, Kılıçdaroğlu’nu devirecek güç var mı yok mu, onun ölçülmesi” diye yanıtlamak gerçekçi olur.

Sorun tüzük olsa
CHP’de sorunun tüzük olmadığı nereden belli derseniz, bu sorunun yanıtı bizzat mevcut tüzüğün öyküsünden belli...
CHP’nin bir tüzüğü vardı.
Deniz Baykal ve yönetimi, bu tüzüğü anti-demokratik buldular. Demokratik tüzük yapmaya soyundular.
Anti-demokratik tüzüğü değiştirdiler, mevcut tüzüğü yaptılar.
Şimdi bu tüzüğü yapan isimler, “demokratik olmadığı” gerekçesiyle yaptıkları tüzüğü değiştirmek istiyorlar.
Madem bu demokratik diye bu tüzüğü yaptınız, o zaman niye değiştirmek istiyorsunuz?
Veya madem tüzük yaptınız niye demokratik yapmadınız?
Ya da demokratik diye bu tüzüğü yaptınız niye uygulamadınız, aylarca askıda tuttunuz?
Demokratik diye yaptığınız tüzüğü şimdi demokratik değil diye değiştirmek isterken, CHP’lilere bir açıklama borcunuz yok mu? Ne yaptığınıza dair...

Kılıçdaroğlu cephesi
Tüzük konusunda CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu çevresine de bazı sorular yöneltmek mümkün değil.
Kılıçdaroğlu, bu tüzüğün demokratik olmadığını seçilirken vurgulamıştı.
Adayken parti içi demokrasi vaadinde bulunmuştu.
Şimdi vaadini yerine getirmek adına tüzük kurultayını topladığını savunuyor.
Kılıçdaroğlu, göreve yeni geldiğinde demokratik bulmadığı bu tüzüğün verdiği yetkileri kullandı.
Beğenmediğiniz tüzüğü niye uyguluyorsunuz diyenlere, yargı uyardı, yanıtını verdi ki, bu uyarı o dönemde, Kılıçdaroğlu’nun elini rahatlatmıştı.
Yargının uyarısıyla demokratik olmayan tüzüğü “mecburen” uyguladınız ama sonra niye değiştirmek için muhaliflerin yeterli imzayı toplamasını beklediniz, sorusuna da bir yanıt gerekli tabii...

Demokratik tüzük
Yaşananlar CHP’de sorunun tüzük olmadığını gösteriyor.
Ama bu vesileyle de olsa CHP, demokratik bir tüzüğe kavuşursa bu kavga, gürültü içinde hayırlı bir iş yapılmış olur.
Cumhuriyeti ve demokrasiyi kuran Türkiye’nin en eski partisi CHP’nin hâlâ “demokratik tüzük” sorunu bulunması da tabii ayrı bir tartışma konusudur.

CHP açık olmalı
Parti içi muhalefet, demokratik bir yol ve haktır.
Liderlik iddiası olanlar açıkça ortaya çıkabilmeli, eleştirilerini, programını ortaya koymalı ve geçmişte görüldüğü gibi tüzük ve delege oyunlarıyla dışlamadan demokratik biçimde yarışa girebilmelidir.
Tüzük engelleri, aşiret tipi delege ağalığı ve oyunlarıyla değil, bir Türkiye projesiyle, bir düzen projesiyle ortaya çıkmalıdır.
CHP’nin yıllardır yaşadığı sorun, kendi içinde debelenip durmasıdır. Pusu kültürüyle uygun zaman kollayan parti içi siyaset anlayışıdır.
Rahmetli Bülent Ecevit’in 1960’ların sonu 1970’lerin başında, “ortanın solu ve düzen değişikliği” diye ortaya çıkışından ve doğrudan halka hitap eden söyleminden bu yana CHP’de ve DSP’de böyle bir süreç bir daha yaşanmadı.

Muhalefet yıpranması
CHP, tüzük kurultayları için harcayacağı enerji kadar siyaset üretme kurultayları için de harcamalı...
Siyasette “iktidar yıpranması” diye bir olgu vardır...
İktidarda onuncu yılına giren AKP’de bir iktidar yıpranması görülmüyor.
Buna karşın, “muhalefet yıpranması”ndan söz ediliyor.
Bünyesinde çok değerli siyaset bilimcileri barındıran CHP, bu olguyu masaya yatırmalı.
Kurultaylarda buna kafa yormalı.