Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CHP uzun yıllardır Güneydoğu’da varlık gösteremiyordu. Bölgedeki yarış, AKP ile BDP arasındaydı.
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanlığı’na seçildiğinde partisine Güneydoğu’da yer açmaya çalışacağının işaretlerini vermişti. Genel Başkan seçildiği kurultayda olmadı ama ikinci kurultayda Diyarbakır Barosu’nun eski başkanlarından Sezgin Tanrıkulu’nu Parti Meclisi’ne ve oradan da Genel Başkan Yardımcılığı’na getirerek, ilk mesajını vermiş oldu.

Tanrıkulu faktörü
Kürt sorununu uzun süredir yakından izleyen ve Diyarbakır’da yaşayan Tanrıkulu’nun temel işlevinin, CHP’ye bölgede yer açacak politikalar geliştirmek olduğu biliniyordu.
Nitekim Tanrıkulu’nun çalışmaları, CHP’nin seçim bildirgesinde yer alan yeni Kürt politikasında kendisini gösterdi.
Bildirge yayımlandığında üzerinde çok durulmayan bir vaat, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Hakkâri konuşmasıyla siyasetin gündemine oturdu. Kılıçdaroğlu, seçim bildirgelerinde yer alan Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na Türkiye’nin koyduğu çekinceleri kaldıracaklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından bir gün önce Murat Yetkin’le CNN-Türk’te hazırladığımız Ankara Kulisi programına Diyarbakır’dan katılan Tanrıkulu, “Güneydoğu’ya AKP’den farklı, onu aşan ne vaat ediyorsunuz” biçimindeki sorumu yanıtlarken, “Özerklik Şartı’na konulan çekinceleri kaldıracağımızı söylüyoruz, bu çok önemlidir” vurgusu yapmış, yüzde 10’luk seçim barajının düşürülmesi, Kürtçenin seçmeli ders olacağını da eklemişti.

Damardan giriş
Kılıçdaroğlu’nun Hakkâri’de yaptığı özerklik açıklaması en çok tartışılan konulardan biri oldu. Kuşku yok ki, Türkiye’nin 1991’de kabul edip, 1993’te yürürlüğe soktuğu Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na koyduğu geniş kapsamlı çekincelerin nedeni Güneydo-ğu’dur.
Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerin “bölgeler demokrasisi” yaklaşımının temel dayanakla-rından birini oluşturan Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın PKK-BDP cephesi tarafından, ayrılıkçı amaçlar için kullanılacağı kaygısı, bu çekincenin temel nedenini oluşturuyor.
Keza İmralı-Kandil-BDP hattının gündemde tuttuğu anayasal güvenceye bağlanmış özerklik talebi Ankara’nın bu çekincesinin gerekçelerini de ortaya koyuyor. Avrupa Şartı’nın da ötesinde federal bir yapıya daha yakın yetkiler isteyen BDP’nin özerklik talebi, Kılıçdaroğlu’nun çekinceleri kaldırma vaadiyle yeniden gündemin üst sıralarına oturacaktır.
Bu sözle Güneydoğu’ya damardan giriş yapan Kılıçdaroğlu, PKK-BDP cephesinin özerklik talebi anımsatılınca, Ardahan’da sözlerini biraz daha açtı. Kılıçdaroğlu, “Öyle eyalet sistemi, ayrışma falan söz konusu değil, biz ayrıştırıcı değil bütünleştirici olacağız” açıklamasını yaptı.

Yerel yönetim reformu
Yerel yönetim reformu eskiden beri bütün partilerin vaatleri arasında yer alır. Yerel kalkınmaya katkı sağlayacak, halkın karar mekanizmalarında aktif olarak yer alacağı, gelir yapısı güçlendirilmiş yerel yönetimlerin oluşturulması hedefler arasındadır.
Yerel hizmetlerin görülmesinde Ankara’dan onay alınmasını gerekli kılmayacak yetki devirlerinin hangileri olacağı konusu hep tartışılmıştır.
Kuşkusuz merkezi yönetimin uzantısı olarak güçlendirilmiş yerinden yönetimle, federal sistemin unsurlarından biri gibi düzenlenmiş yerel yönetim birbirinden çok farklıdır.
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, yetki devrinin anayasa ve yasalar çerçevesinde olacağı hükmünü de taşıyor. Bu itibarla anayasal ve yasal düzenlemeler özerkliğin çerçevesini de belirleyecek. Kılıçdaroğlu’nun bu çerçevenin içini somut olarak doldurması da hangi boyutlarda bir özerklik düşündüğünü ortaya koyacaktır.
Kılıçdaroğlu’nun karşılaşacağı sorular bu bağlamda olacaktır.