Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



İçtüzük nedeniyle Meclis'te çıkan olaylar ve DYP'li Fevzi Şıhanlıoğlu'nun kalp krizi geçirerek yaşamını yitirmesi, siyasette diyalog ve uzlaşma anlayışına ilişkin tartışmaları yeniden gündeme getirdi.
DYP lideri Tansu Çiller, Meclis'te yumruklu kavgaların Türkiye'nin hem iç, hem dış dünyadaki itibarını çok kötü etkilediğini vurguladı. Çiller, dünkü görüşmemizde Meclis'te "faşizan baskılar" bulunduğunu belirterek, MHP'li milletvekillerini eleştirdi:
- Meclis'te kavga eğilimi sürekli canlı tutuluyor. Bu, bir arkadaşımızın yaşamına maloldu. Meclis'te faşizan eğilimler var. Kaba kuvvetle siyaset yapma eğilimi ön plana çıktı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Sayın Somuncuoğlu'na yapılanları anımsayın. Son olarak Şıhanlıoğlu'nun yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan olay yaşandı. Darp izleri ortada. Bu kaba kuvvet kullanma alışkanlığının, faşizan eğilimlerin terkedilmesi, Meclis'in medeni bir diyalog ve uzlaşmayla çalışmasının sağlanması gerekir.

'Demokrasiyle bağdaşmadı'
Çiller, İçtüzük'te yapılmak istenen değişikliğin de demokratik rejimle bağdaşmadığını, totaliter rejimlerde uygulanan yöntemlere benzediğini kaydetti ve şu değerlendirmeyi yaptı:
- Meclis kürsüsü, bizim milletin hakkını koruduğumuz tek platformdur. Şimdi İçtüzük'te yapılmak istenen değişiklikle bu olanak da muhalefetin elinden alınmak isteniyor. O zaman biz milletin hakkını hangi kürsüde savunabileceğiz. Eğer Meclis'teki olanakları iktidar çoğunluğuyla yok ederseniz, muhalefet sokağa yönelir. Bu çok tehlikeli bir girişimdir. Yasaların yapılması sırasında Meclis Genel Kurulu'nda muhalefetin sesini kısarsanız, buna demokratik rejim demek mümkün olur mu? Olmaz. Aslında biz İçtüzük değişikliğini destekliyorduk, ama ilk değişiklik metnini geri çektiler ve yerine çok sert, muhalefete hiç olanak tanımayan, totaliter rejimlerde görülebilecek bir metin getirdiler, tepkimizin nedeni budur. Düdüklü tencerenin kapağını sürekli kapalı tutarsanız, bir nokta gelir ve patlar. İktidar bu kapağı sürekli kapalı tutuyor ve tencerinin içindeki basınç artıyor. Benim önerim, İçtüzük değişikliğinin bütün partilerin uzlaşmasıyla gerçekleştirilmesidir. İçtüzük demek, Meclis'in Anayasası demektir. Böyle önemli bir düzenlemeyi uzlaşma sağlamadan hazırlamak demokratik olamaz.

'Uzlaşma doğabilir'
Başbakan Ecevit de İçtüzük değişikliği önerisinde aşırı sayılabilecek düzenlemeler varsa, bunların düzeltilebileceği açıklamasını yaptı. Liderlerin bu yaklaşımı İçtüzük değişikliği için bir uzlaşma ortamı doğabileceğini gösteriyor.

Meclis'te yoğun çaba harcayanların başında Ömer İzgi geliyor. İzgi, olaylı oturumdan bugüne kadar hergün iktidar ve muhalefet grup başkanvekilleriyle toplantı yapıyor. Önceki gün yapılan son temaslar sonrasında Meclis Başkanı İzgi, bir orta yol bulmuş görünüyor.

İzgi'nin yaklaşımı şu:
- Muhalefet yasa teklif ve tasarılarının maddeleri üzerinde Genel Kurul'da görüşme açılması olanağının ortadan kaldırıldığı ve muhalefetin sesinin kısıldığı görüşünde. İktidar partileri ise buna karşılık, Genel Kurul'da önerge verilen maddeler üzerinde önerge nedeniyle görüşme yapılabileceğini savunuyorlar. Önerge varsa maddenin görüşülmüş olacağını, önergenin kabulu halinde de maddenin değişmiş olacağını savunuyorlar. Ben bu iki yaklaşım arasında bir çözüm önerisinde bulundum. O da şu; eğer bir maddeyle ilgili olarak önerge verilmişse zaten görüşme yapılıyor, eğer önerge verilmemişse bu maddeler için de gruplar adına söz hakkı verilir ve sorun çözülür. Bu yöntemin hem iktidarı, hem de muhalefeti tatmin edeceğini düşünüyorum. Bu yolda uzlaşma sağlamaya dönük çabalarımız devam ediyor. Bu konuda sonuç alacağımızı umut ediyorum.
Meclis Başkanı Ömer İzgi'nin önerisi makul görünüyor.
Tansiyon biraz daha düştükten sonra iktidar ve muhalefet partileriyle bu öneri etrafında bir uzlaşma sağlanabilir.
Ayrıca Anayasa ve İçtüzük birlikte ele alanırak kalıcı bir düzenleme yapılabilir.
Meclis bu olgunluğu göstermelidir.