Çiller, dünkü görüşmemizde, öncelikle Çankayaya çıkmayışının Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezere karşı bir tavır olmadığını vurguladı. Anamuhalefet partisi DYPnin lideri Tansu Çiller, Çankaya zirvesinden sonra ortaya çıkan tablo ve gelişmeleri değerlendirerek, bazı önerilerde bulundu. Aklımdan bile geçmez "Zirveye gitmeyişim, Sayın Sezere karşı bir duruş, bir saygısızlık gibi gösterilmeye çalışılıyor. Bu doğru değil. Benim de, partimin de Sayın Sezere karşı bir duruşu söz konusu olamaz. Bir saygısızlığımız söz konusu olamaz. Bu aklımızdan bile geçmez. Çıkmayışımın tek nedeni, hükümetin kendi arasındaki uyumsuzluğa dikkat çekmek ve uyumsuz fotoğrafı halkın görmesini sağlamaktı. Düşündüğüm gibi de oldu." Bahçeli ilan etti "Çankaya zirvesi ve sonrası göstermiştir ki, bu hükümet artık yoktur. Türkiye hem başbakansız, hem de hükümetsiz durumdadır. Türkiye için yaşamsal önemi olan bir konuda bile hükümetin ortakları, olayı başka başka yerlere çekiyorlar. Ne Avrupa Birliği konusunda, ne idam konusunda, ne de Kıbrıs konusunda ortada bir hükümet politikası var. Hükümet politikası olmadan bu önemli konularda devlet politikası üretmek mümkün değildir. Bu konularda artık bir hükümet politikası olmadığı ve olmayacağı belli olmuştur. Sayın Bahçeli bunu ilan etmiştir. Hükümet tasarısı olmayacağını belirtmiştir." DYP lideri, Çankaya zirvesinden sonra ortaya çıkan tablo ve MHP lideri Bahçelinin açıklamalarından sonraki duruma ilişkin olarak da şu değerlendirmeyi yaptı: Önce tasarı "Bu konular hükümet tasarısı olarak gelmeli. Gelmeyeceği anlaşıldı. Hükümet kendi arasında sorunu çözemiyorsa bunu muhalefetten beklemesi haksızlıktır. O zaman hükümete gerek kalmaz. Yasalar hep Meclisteki önerilerle yapılır, hükümet de işlevsiz kalır. Hükümet etmeye gerek kalmaz. Şimdi hükümetin aradığı budur. Buna destek olamayız." Çiller, idamın kaldırılması, anadilde yayın ve öğrenim gibi konularda hükümet tasarısı yerine Mecliste muhalefetten destek almak üzere yasa önerisi getirilmesi halinde kendilerinden destek beklenmesinin haksız olacağını belirtti. DYP lideri, böyle bir durumda alacağı tavrı şöyle açıkladı: Önce Kıbrıs "Hükümet ortakları tartışmaları ve çalışmaları Kopenhag kriterlerine kilitlemiş görünüyor. Oysa, idam cezası dahil o kriterler orta vadeli taahhütler olarak görülüyor. Benim Brükselden, ABDden aldığım bilgiler Türkiyeden beklenenin öncelikle Kıbrıs sorununu halletmesi. Kıbrıs konusunda ne oluyor, bilen yok. Sayın Ayfer Yılmaz akadaşımız Brükselde. Orayı izliyor, onun da verdiği bilgi, önceliğin Kıbrısta olduğu yönünde. Ama hükümet bu mesajı almıyor. İdamı, yayını, öğrenimi öne çıkarıyor, oysa, önceliğin Kıbrısa verilmesi gerekli." Seçim ve hükümet Çiller, Çankaya zirvesinin Türkiyenin öncelikli sorununun hükümet olduğunu bir kez daha ortaya çıkardığını belirttikten sonra, "erken seçim tarihinin belli olması" koşuluyla değişik hükümet formüllerine destek vereceklerini açıkladı. Çiller, bu konuda şu önerilerde bulundu: "Benim ilk tercihim, DYP azınlık hükümetidir. Nasıl ben 1999da, 5. parti olmasına rağmen DSP lideri Sayın Ecevite destek verip, azınlık hükümeti kurdurarak ülkeyi seçime götürmesine yardımcı olduysam, bugün de Sayın Ecevitin bana ve DYPye bu desteği vermesi gerekir. Eğer bu seçenek gerçekleşmezse, o zaman, geniş tabanlı bir hükümet modelini destekleriz. Mümkün olduğu kadar geniş katılımlı bir seçim hükümetiyle seçime gideriz. Bu da gerçekleşmezse o zaman seçim tarihinin belirlenmesi koşuluyla her modele destek verebiliriz. MHP ayrılırsa, hükümete üçüncü ortak olarak girmeyiz. Ama seçim tarihini belirledikten sonra ikili hükümet modellerine dışarıdan destek oluruz." Seçim sistemi Çiller, hükümet ortaklarının artık anlaşamadıkları gerçeğini kabul etmeleri ve siyaseti tıkamaktan vazgeçmeleri gerektiğini savundu. fbila@milliyet.com.tr Çiller, ülkeyi seçime götürecek hükümetin ise mutlaka Seçim ve Siyasi Partiler Yasasını değiştirmesi gerektiğini belirtti ve şu önerilerde bulundu: "Yüzde 10 barajı kalmalı, siyaset daha da parçalanmamalı. Vatandaş liderler sultasından şikayetçi, bu nedenle mutlaka tercihli oy sistemine geçilmeli. Uzmanlar için yüzde 5 kontenjan hakkı yeterli görülmeli. Seçim iki turlu olmalı. İki turlu seçim Türkiyede siyasi parçalanmışlığı, imtiyazlığı azınlığın çoğunluğa hükmetmesini önleyecektir. Bu yapılmadığı için demokratik laik Cumhuriyetten yana olan yüzde 80 - 90 çoğunluk yerine, yüzde 15lerle, yüzde 20lerle azınlık iktidar olabilmektedir. Bu da toplumsal sancı yaratmaktadır. Bunun önlenmesinin tek yolu iki turlu seçimdir. Bu demokratik, laik, çağdaş Türkiyenin ve toplumun güvencesi olacaktır."