Özellikle, ulusal bir konuda dış dünyanın gözüyle bakıldığında, sadece Türkiyenin tanıdığı ve koruduğu KKTC Cumhurbaşkanına ve yaşça aktif politikadaki Türk liderlerinin büyüğü konumundaki Denktaşa, yapılan bu muamele hoş bir görüntü yaratmıyor. Türkiyeye, Türk örf ve adetlerine, siyasi geleneklerine uymuyor.KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, Başbakan Erdoğanın, bu sözüne doğrudan yanıt vermek istemiyor. Ancak, Erdoğanın "Marjinal gruplarla birlikte olmasını izliyorum, üzülüyorum" sözlerine şu karşılığı vermekle yetiniyor:"Ben Kıbrıs davasını milli bir dava olarak gördüm. Ömrümü bu davaya verdim. Bu süreçte Türkiyede hiçbir kişiyi, kurumu ayırmadım. Ayrı gözle görmedim. Türkiyeden hangi kişi veya kurum davet ederse gittim, konuştum, davamızı anlattım. Milli bir davada siyasi görüş farkı gözetmedim. Türkiyedeki herkesi bir gördüm."Ankara, Başbakan düzeyinde Denktaşa yüklenmeye devam ediyor. Referandumda "evet" sonucu çıkması için bütün ağırlığını ortaya koymuş durumda. Kuşku yok ki, Ankaranın ağırlığı, Türkiyede hükümetin ne söylediği Kıbrıs Türkü için önemli. Onun oyunu etkileyecek en önemli faktörlerin başında geliyor Ankara. KKTCde referandumun "evet"le sonuçlanmasında Ankara hükümetinin de büyük katkısı olacak. Tabii, sorumluluğu da...KKTCde "evet" çıkma olasılığı yüksek görünüyor. Tahmin edildiği gibi sonuç "evet" olursa, KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, nasıl bir tavır alır?Denktaş, bu sorumuzu dün şöyle yanıtladı:"Eğer evet çıkarsa, ben durmam. Görevimden ayrılırım. Hele Türk hükümetiyle bu kadar ters düştükten sonra, evet çıkarsa Cumhurbaşkanı olarak oturmamın bir anlamı kalmaz. Bazıları bana her koşulda siz kalın, büyüğümüzsünüz, diyorlar ama bu doğru olmaz. Referandumun aynı zamanda bizim için de bir güvenoyu anlamı taşıdığını biliyorum. Bunun gereğini yapar, ayrılırım."Cumhurbaşkanı Denktaş, AKELin de "hayır" eğilimi göstermesini nasıl değerlendirdiğini sorunca, şu karşılığı verdi:"Bizim aldığımız bilgiler ve edindiğimiz izlenim, AKELin bu tavrında Fransanın etkisi olduğu yolunda. Fransızlar, Rum tarafından hayır çıkmasını istiyor olabilirler. Böylece Türkiyenin AB yolunu da tıkamayı planlamış olabilirler.""Siz de hayır istiyorsunuz, bu durumda sizin çözüm öneriniz nedir?" sorusuna ise Denktaşın yanıtı şu oldu:"AB, başından itibaren yanlış ve haksız bir tutumla Rum tarafını 1 Mayısta ABye alacağını açıkladı. Her fırsatta teyit etti. Bize de güvenceye bağlanmamış bazı haklar vererek dayatmada bulundu. Bu haliyle planı kabul etmek ağır sonuçlar doğuracak. Doğrusu ve haklı olanı Kıbrısın Türkiye ile birlikte ABye alınmasıdır. Benim önerim oturup yeni bir plan üzerinde anlaşmaktır. Artık Annan planının hangi noktalarda tıkanacağı bellidir. Bunları dikkate alarak daha adil, daha kalıcı ve güvenceye bağlanmış bir plan üzerinde anlaşabiliriz. Aynı zamanda bu, Türkiyenin ABye girişiyle de irtibatlandırılır ki, 1960 anlaşmalarının amir hükümleri de bunu gerektirir. AB iyi niyetliyse bu yaklaşımı benimser. AB bunu benimsemedi. Türkiyenin hakkı olan bu tezi savunması gerekirdi. Hala da gerekir." Başbakan Tayyip Erdoğanın Japonya yolunda, KKTC Cumhurbaşkanı Denktaşa, "Ne anlatacaksan Kıbrısta anlat" diyerek, "Türkiyede konuşma" mesajı göndermesi, siyasi nezaket açısından yadırgatıcı bir durumdu. Sakıp Sabancının vefatıyla Türk iş dünyası ve sanayiinin öncülerinden birini kaybetti. Vefatından sonra, Sabancının işadamlığı, sanayiciliği, işverenliğinden önce insani yönü, sosyal amaçlı yatırımları, güler yüzü, sevecen tavırları, Anadolu sıcaklığı ön plana çıktı. Her işadamına nasip olmayacak düzeyde bir halk sevgisine sahip olduğu bir kez daha anlaşıldı. Bu, Sabancı ailesinin en büyük tesellisi olacaktır.Belli bir aşamadan sonra para kişisel olarak tüketilmeyecek bir şeydir. Bunu her para sahibi anlayamaz. Kişisel olarak gözü başka bir şey görmez. Oysa Sakıp Sabancı, özellikle engelli çocuklar başta olmak üzere eğitim alanında sosyal amaçlı yatırımlara yönelerek, bilinçli ve örnek bir tutum sergiledi. Son dönemlerde paylaşma fikrini, insana yatırım fikrini, sosyal yardımlaşma fikrini sürekli işliyordu. Yaptırdığı okullarda, kurduğu tesislerde yaşama dönmüş, yaşama tutunabilmiş engelli çocuklar, barınmış, üniversite okumuş yoksul çocuklar bence en büyük eserleridir.Yaptırdığı okul, yurt, hastane, özel bakıma muhtaç çocuk ve yaşlılara dönük tesisler bütün işadamlarımıza örnek olmalıdır.Sabancı ailesine, yakınlarına başsağlığı dileğiyle... fbila@milliyet.com.tr Sabancıyı uğurlarken