Devlet Bakanı Kemal Derviş'in hükümetteki konumu ve siyasetteki geleceği, siyaset dünyasının en çok merak ettiği konuların başında geliyor.
Dışarıdan gözlenen şu:
Derviş, hükümettin bir bakanı gibi değil, ekonomiden ve programdan sorumlu dördüncü ortağı gibi duruyor.
Kaynak gerektiren taleplere karşı hükümetin diğer ortaklarıyla pazarlığa oturuyor. Dişe diş kavga veriyor.
Kamu işçilerine verilecek ücret zamlarında, Telekom olayında, enerji sözleşmelerinde, buğdaya verilecek fiyatta... Hepsinde ilgili bakanlarla ve diğer taraflarla pazarlığa oturan kişi Kemal Derviş. İstediği olmayan bakanların eleştirdiği tek kişi de yine Derviş...
Bu görüntüden Kemal Derviş'in de rahatsız olduğunu söyleyebiliriz. Derviş'in, programın tek sahibinin kendisiymiş gibi davranılmasından rahatsızlık duyduğunu yakın çevresine aktardığı biliniyor. Programa uyulması ve sıkı uygulanması konusunda diğer bakanlardan destek görmediği, aksine köstek gördüğü yönünde bir izlenim var.
Bugün de buğday fiyatları konusunda pazarlığa oturmaya hazırlanıyor. Tarım Bakanı buğdaya 178 bin lira fiyat istiyor. Kemal Derviş en fazla 152 bin lira verilebileceğini düşünüyor. Çiftçilerin beklentisi ise 260 bin lira. Bugün buğday fiyatlarıyla ilgili sıkı bir pazarlık yapılacak.
Derviş, bu tür pazarlıklarda DSP'nin desteğini bekliyor. Tartışılan konuların, yapılan pazarlıkların Başbakan Ecevit'in önüne kadar gitmeden çözülmesini gerektiğini savunuyor. Ancak, Ecevit araya girmeden çözüme pek ulaşılamıyor.
Kemal Derviş'in bu konumunda siyasi açıdan ne yapmaya çalıştığının belli olmayışı da önemli bir etken gibi görünüyor.
Başbakan Ecevit'le ilişkilerinin Türkiye'ye geldiği ilk günlere göre daha mesafeli olduğunu söyleyebiliriz. Ecevit'in DSP'ye girmesi önerisini başlangıçta kabul etmeyişi ve bakan olarak çalışmalarında giderek bağımsız hareket edişi bu mesafenin doğmasına neden olmuş olabilir. Başbakan'ı bilgilendirme, birlikte karar alma konusunda DSP kanadının beklediği özeni göstermediği eleştirisi giderek yüksek sesle dillendiriliyor.
Derviş'in ayrı bir siyasi parti kuracağı ve liderliği hedeflediğine ilişkin yorumlar ve bu yorumlara gerekçe oluşturan davranışları da "ayrık" konumunu ve hükümet içinde yalnızlaştırılmasını besliyor.
Buna karşılık Derviş cephesinde ise farklı beklentiler var. Derviş'in etrafından ayrı bir parti kurması ve liderlik yapması telkinleri yoğun olarak geliyorsa da Derviş'in, Ecevit ve DSP'ye sıcaklığını korumak istediği vurgulanıyor. Ancak, Başbakan Ecevit'in kendisini diğer bakanların önünde eleştirmesine alınganlık gösterdiği, Başbakan'la doğrudan çalışma olanağını istediği ölçüde bulamadığı, bu yönde çevreden bazı engeller çıkarıldığı da belirtiliyor.
Ecevit cephesinden gelen değerlendirmeler gösteriyor ki, Derviş çalışma yöntemini değiştirmedikçe, siyasi konumunu netleştirmedikçe mesafenin kapanması zor.
Başbakan'ın ekonomik programın başarısı ve ekonominin düzlüğe çıkması uğruna bu konuyu önemsemediği ve üzerine gitmediği söylenebilir.
Belki de en sağlıklı yöntem, çevreden ve dışarıdan üreyen dedikodu, yorum ve spekülasyonları dikkate almayarak, Derviş'in gidip Başbakan Ecevit'le açık açık konuşması olur...
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025