Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


LEFKOŞA
AKP ve CHP liderleri iktidar ve muhalefet olarak 3 Kasım sonrasında işe dış politikadan başlamak zorunda kaldılar. Kopenhag zirvesinden bir ay kadar önce sandıktan çıkan iki lider mekik diplomasisine başladılar.
Dün Ankara Esenboğa Havaalanı VIP salonu bu yoğun trafiğe sahne oldu. CHP lideri Deniz Baykal, Viyana’dan dönerken, AKP lideri Tayyip Erdoğan da KKTC’ye gidiyordu. İki lider VIP salonunda görüşüp yollarına devam ettiler.
Erdoğan yola çıkmadan önce 58. hükümetin Acil Eylem Planı’nı açıkladı ve Cumhurbaşkanı Sezer’in Abdullah Gül’ü başbakanlığa atamasından sonra da KKTC’ye uçtu.
AKP liderinin, KKTC ziyareti geleneksel olduğu üzere, "ayak bastı" niteliğinde. Pazartesi Atina’ya gidecek olan Erdoğan’ın KKTC’ye gitmeden Yunanistan’a gitmesi geleneklere uygun olmayacaktı. Nitekim, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın rahatsızlığı nedeniyle adaya dönüşünü ertelemesine karşın Erdoğan, Atina’dan önce KKTC topraklarına ayak bastı.
AKP lideri Erdoğan’ın BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından ortaya konulan plana sıcak durduğunu söyleyebiliriz. Başlangıçta bu planla ilgili olarak Ankara’nın çekincelerini ve devlet politikasını pek göz önünde bulundurmayan söylem konusunda "frene basıldığı" gözlenmekle beraber, Avrupa Birliği yolunda Annan Planı’nın AKP yönetimi tarafından "desteklenebilir" görüldüğü anlaşılıyor.
Erdoğan, partisinin Avrupa Birliği’ne giriş konusunda kararlılığını KKTC’ye ayak bastığı Geçitkale Havaalanı’nda da tekrarladı. Bu hedefe çok güçlü şekilde angaje olduğu, bu nedenle de Kıbrıs sorununun çözüme bağlanmasını çok önemsediğini söyleyebiliriz.
Erdoğan, Kıbrıs’ta çözüme ulaşmanın Avrupa Birliği hedefinde çok büyük bir adım olacağı düşüncesinin altını çizdi.
BM Genel Sekreteri Annan’ın planını değerlendirirken, KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş’ın sağlığına kavuşup görevine başlaması ve Türkiye’de hükümetin kurulması gerektiğine işaret etti. Türk tarafı açısından Kıbrıs davasının Kıbrıslı Türklerin, "varoluş davası" olduğunu vurguladı. Çözüm için iki tarafın eşit özveride bulunmasının zorunlu olduğunu kaydetti ve çözüm formülünü, "eşit ve egemen iki devletin kuracakları ortak devlet" olarak tanımladı.
Erdoğan, Dışişleri ve Genelkurmay’ın çekincelerini ifade ettikten sonra Annan Planı’nın "müzakere edilebilir" olduğunu da vurguladı. Böylece, Annan Planı üzerinde müzakerenin başlamasıyla Kıbrıs’ta çözümden yana oldukları mesajını verdi.
Erdoğan, Avrupa Birliği hedefi ile ilgili olarak da, Kıbrıs’la Türkiye’nin eşzamanlı olarak AB’ye alınması gerektiğini savundu. Bu amaçla bütün dünya liderlerine çağrı yaptığını belirtti.
Pazartesi Atina’ya yapacağı ziyaret öncesi KKTC’de Annan Planı üzerinden çözüm yanlısı olduğu izlenimi veren Erdoğan, 58. hükümetin muhtemel tutumunu da yansıtmış oldu.