Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bir ordu, bir istihbarat örgütü ve ulusal bir "dava".
İşte Ortadoğu diktatörlerinin üzerine oturdukları üçgen.
Tıpkı 30 yıldır Suriye'nin üstünde oturan Hafız Esad gibi.
Hafız Esad iktidardan ölerek ayrıldı.
Ölmeden önce de hanedanını sürdürebilecek önlemleri alarak. Yerine oğlunu bıraktı.
Tıpkı ölmek üzereyken, tedavi gördüğü ABD'den birkaç saatliğine ülkesine gelip, kardeşi yerine oğlu Abdullah'ı kral ilan eden Ürdün Kralı Hüseyin gibi.
İhtimalen Irak lideri Saddam'ın yapacağı da bu.
Esad, Hüseyin, Saddam...
Nedense her üçü de "güçlü", "karizmatik", "efsanevi", "aslan", "tilki" gibi payelerle anılıyorlar.
Öldüklerinde halkları üzüntüden perişan oluyorlar. Kendilerini jiletleyip, bıçaklıyorlar. Her üçü de tapınılan liderler.
Başarıları kendinden menkul.
Esad'ı ele alalım.
Önce "aslan"lığına bakalım...
Kendi halkını kırıp geçirmek dışında bir aslanlığı yok. Savaş pilotu, Milli Savunma Bakanı ve Devlet Başkanı olarak İsrail'le tutuştuğu her savaşı kaybetmiş, Şam'ı göz hapsinde tutan Golan tepelerini 20 yıldır İsrail işgalinden kurtaramamış bir aslan!
"Tilki"liğine gelince...
Her alanda "istihbarat" örgütü kurup muhaliflerini ortadan kaldırmada tilki. Kürkçü dükkanından dışarı çıkamamış, dünyadan dışlanmış bir tilki!
Terör üretimi ve ihracıyla komşularının içini karıştırıp mesafe almaya çalışan Şam tilkisi!
Sonuç, dünyada "terörist" olarak anılan, soyutlanmış bir devlet.
Dünyadan bir haber fakir bir halk.
Dışa kapalı zayıf bir ekonomi.
17 milyon nüfus, 22 milyar dolar dış borç.
Çoğunluğu eğitimsiz, sağlıksız ve çağdaş dünya nimetlerinden çok uzak, yarı aç - yarı tok bir gençlik.
Yüzde 40'ı silahlanmaya ayrılmış bir bütçe.
Dışarıdan çok içeriye karşı kullanılan ve Sovyetler dağıldıktan sonra hareket zorluğu çeken bir ordu.
Başarılı olduğu tek konu, Batı'nın da işine geldiği için, Türkiye'ye karşı PKK'yı besleyip büyütmek. O da Türkiye sınıra asker yığmaya başlayınca bir günde pes eden bir hamilik.
İşte Esad'ın Suriyesi bu...
* * *
HER köyde demokrasi ve insan hakları arayan dünya, nedense Ortadoğu'da aramıyor. Bölgede krallıktan, diktatörlükten geçilmiyor. 21. yüzyıla girerken ne krallığı, ne diktatörlüğü diye soran yok.
Ortadoğu halklarının kurtuluşu için ilk koşul demokrasidir. Krallıklarla, diktatörlüklerle, hanedanlarla yönetilen bu halkların çağdaş dünyayla tanışmaları, bu dünyaya entegre olmaları, kaynaklarını refahlarını artırmak için kullanmaları için önce demokrasiye ulaşmaları gerekiyor.
Şimdi Esad'ın yerine geçmesi beklenen Başar'ın ne yapacağı merak ediliyor.
Ortadoğu'da, "kral ve diktatör baba"larından iktidarı miras alan "genç kral ve diktatörler"in halklarına yapacakları en büyük hizmet, ülkelerini demokrasiye geçirip çağdaş dünyaya açmaları olacaktır.



Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr