Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bir aydan fazla bir süredir futbolla yatıp, futbolla kalkıyoruz. Milli Takımımızın başarıları çok güzel duygular yaşattı. Türkiye’nin futbolda dünya üçüncüsü olması, başarıya susamış toplumumuzu çok mutlu etti.
Özellikle uluslararası alanda hep kaybeden bir toplum olmanın ezilmişliğinden futbol sayesinde kazanan bir toplum olmanın gururuna ulaştık. Millilerimize ne kadar teşekkür etsek azdır.
Futbolla gelen başarı ve bu başarıya gösterilen toplumsal refleksin üzerinde durulması gerekir.
Ortaya çıkan birinci sonuç, Türk toplumunun başarıya özlemidir. Son yirmi yılı ekonomik başarısızlıklar, çok şiddetli ve kanlı bir terör süreci, kaybetme, parçalanma, ezilme duygusuyla geçiren halk, milli futbol başarısıyla bu duygudan sıyrılmak istediğini fazlasıyla ortaya koymuştur. Futbol başarısını kutlarken güçlü bir milliyetçilik duygusunu sık sık siyasi anlamıyla da yansıtmıştır. Milli maçlarımızın toplu olarak izlendiği ortamlarda kazandığımız her anın altı "10. Yıl Marşı"yla da çizilmiştir. Milli Takım gol attığında sokaklara fırlayan insanlarımızın Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal bütünlüğünden yana siyasi bir tavır içinde oldukları, kullandıkları sloganlar, simgeler, verdikleri mesajlardan çok rahat gözlemlenmiştir.
Futboldaki uluslararası başarının yarattığı sevince Türkiye’nin her köşesi katılmıştır. Uluslararası rekabetin, bu alandaki başarıların milli kimlik oluşturma etkisi bir kez daha görülmüştür.
Türkiye’nin son yirmi yıldır yoğun biçimde yaşadığı etnik kökenli çatışmanın, Türk milliyetçiliğini güçlendirdiği de yine bir aylık futbol sürecinde ortaya çıkmıştır.
İster sağ ister sol açıdan bakılsın, "küreselleşme"nin milli duyguları, ulusal aidiyet duygusunu köreltmediği, ulus devlet modelini geride bırakmadığı da Dünya Kupası sürecinde kanıtlanmıştır.
Futboldaki başarımızın sergilediği toplumsal görüntüler siyasiler açısından önemli derslerle doludur. Bu görüntüleri geriye sarıp tekrar tekrar izlemelerinde büyük fayda vardır.