Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Tahran'da İslam ülkelerine dönük olarak yaptığı çağrıyı sürdürüyor.
Gül, İslam ülkelerine demokratikleşme, kadın - erkek eşitliği, çağdaş yaşam değerlerine geçiş yönündeki önemli çağrısını, dün yaptığımız görüşmede biraz daha açarken, Türkiye'ye dönük mesajlar da verdi.

Sorun rejimlerde
Gül, İslam ülkelerinin zorlayıcı baskılara gerek olmadan, demokratik, çağdaş rejimlere kendiliklerinden geçmeleri gerektiğini vurgularken şu değerlendirmeyi yaptı:
"İslam ülkelerinin bugünkü durumlarının nedeni bu ülkelerin rejimleridir. Sorun kapalı, şeffaf olmayan çoğunlukla diktaya dayanan yönetim tarzları. Benim çağrım, bu rejimlerin bu ülkelerin liderlikleri, yönetimleri tarafından kendiliğinden değiştirilmesi. Demokrasiye geçmeleri. Şeffaf yönetim oluşturmaları. Halkın yönetime katılmasını sağlamaları. Bugün İslam ülkelerinin geri kalmışlığının nedeni rejimleridir. Yoksa Müslümanlık değildir. Müslümanlık tam aksine bugünün çağdaş değerlerini teşvik eder. Refahı, kalkınmayı, adil paylaşımı, insan haklarına saygıyı. Bunlar Müslümanlığın da özendirdiği değerlerdir. Ancak, krallık, emirlik gibi kapalı ve diktaya dayalı rejimler bu gelişmelerin önündeki gerçek engellerdir. Bu gerçeği o ülkeleri yöneten liderlerin de görmesi gerekir."

Irak örneği
Gül, bu ülkelerde, halkın "hesap sorma" olanağı bulunmadığını vurgulayarak şöyle devam etti:
"İşte Irak örneği. Oradaki konuşmamda da söyledim. Irak kaynakları yıllardır boşa harcandı. Sonuç ortada. Neyin nereye veya kime harcanacağına kim nasıl karar veriyor? Ülke kaynakları kişisel kaynak gibi kullanılıyor mu? Kaynaklar halkın refahına harcanıyor mu? Bu sorulara olumlu yanıt vermek zor. Çünkü demokrasi yok veya yeterince gelişmemiş. Avrupa'da da krallar, kraliçeler var ama onlar tarihi birer sembol niteliğinde. Demokrasi sorunu çözülmüş. Oysa İslam ülkelerinde böyle değil. Artık günümüzde bu tarz yönetim anlayışlarıyla ilerlemek mümkün değil. Benim mesajım bu. Çok da iyi karşılandı. Birçok bakandan tebrik aldım. Artık bu gerçek görülmeli ve değişim liderliklerin öncülüğünde kendiliğinden gerçekleşmeli. Irak, kaynağı olduğu için dış müdahaleye maruz kaldı. Kaynağı olmayanlarda iç çatışmalar, gerginlikler doğabilir. Ama içten veya dıştan baskı beklemeden bu adımların kendiliğinden atılması gerekir."

(U) borusu
Gül, teknolojinin dünyayı (U) borusu haline getirdiğini, bu koşullarda kapalı rejimlerin kendi halklarını dünyada olup - bitenden uzak tutmak, bilgiye ulaşmalarını engellemek gibi bir şansları olmadığını da vurguladı. Gül şu yorumu yaptı:
"Teknoloji artık dünyayı (U) borusuna çevirdi. Sular birleşiyor. Artık bu teknolojide halk bilgiden uzak tutulamaz. Dünyayı görmesi engellenemez. Bu durumda kapalı dikta rejimi yürütmeye çalışmak, şeffaflığı engellemek, demokrasiyi uzak tutmak mümkün değildir."

Bizde de sorun var
Gül, Türkiye'nin diğer İslam ülkelerine göre çok önde olduğunu, çok önceden yola çıktığını belirterek de şöyle dedi:
"Elbette Türkiye bu ülkelerle kıyas kabul etmez. Demokrasisiyle, ulaştığı düzeyle örnek bile olabilir. Ama bizim sorunlarımız yok mu? Var elbette. Biz de hala şeffaf olmamaktan, yolsuzluklardan şikayet etmiyor muyuz? Ediyoruz. Biz de bunları süratle düzeltmeliyiz. Bizim de atmamız gereken çok adım var."

Büyükanıt'a destek
Gül, Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın Harp Akademileri'nde yaptığı konuşmayı basından izlediğini ve görüşlerine katıldığını da söyledi. Gül, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bence güzel bir konuşmaydı. Çok iyi saptamalar yaptı. Küreselleşme süreci içinde güçlü devletlerin gelişmekte olan daha güçsüz devletlere politika dayattıkları doğrudur. Bunun örneklerini yeni yaşadık. Oysa her ülke bağımsızdır. Çıkarları farklıdır. Tehdit algılamaları farklıdır. Bunları hiç dikkate almadan sadece güçlü devletlerin çıkar ve tehdit anlayışlarına göre politika izlemek ve onların da bunu izlemesini istemek doğru değil. Org. Büyükanıt'ın bu saptamaları doğrudur."
Gül, Irak bağlamında ABD - Türkiye ilişkilerini değerlendirirken de şu yorumu yaptı:
"Elbette karşılıklı gücenmeler, kırılmalar olmuştur. Olmamıştır diyemem. Ama her şey şeffaf biçimde cereyan etti. Bunu ABD de biliyor. TBMM karar aldı. Artık bence bunlar geride kaldı. Karşılıklı gücenme, kırılma da geride kaldı. Artık geleceğe, önümüze bakmamız lazım. ABD ile her düzeyde diyaloğumuz devam ediyor. Yakında Dışişleri Müsteşarı Sayın Uğur Ziyal ABD'ye gidecek. Heyetler zaten görüşüyorlar."