Kopenhag zirvesi sonrasında önemli tartışma konularından biri de Kıbrıs oldu.
Kopenhag’dan yansıyan medya yorumları KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş’ın Annan planını imzalamayarak büyük fırsat kaçırdığı yönündeydi. Bir çeşit, "Kıbrıs’ı verelim, AB’ye girelim" havası hakimdi.
Kopenhag’da Türkiye’nin imzadan yana eğilim gösterdiği ancak, Denktaş’ın bunu engellediği sonucuna varan yorumlar ağırlıktaydı.
Peki Başbakan Abdullah Gül’ün yaklaşımı neydi?
Başbakan Gül’ün yansıttığı havanın, Kopenhag’dan medyanın yansıttığı havaya uymadığını söyleyebiliriz. Başbakan Gül’e, dün Milliyet’i kabulü sırasında bu konuyu sorduk.
Gül, Kıbrıs konusunun Kopenhag’da Türkiye’nin önüne bir koşul olarak konulmadığını vurguladıktan sonra şu değerlendirmeyi yaptı:
"Kıbrıs konusunu biz bir iç politika konusu olarak görmüyoruz. Orada bize bir dayatma da yapılmadı. Biz çözümden yanayız. Bunu söyledik. Ama adil bir çözümden yanayız, Türk tarafının çıkarlarını da gözeten bir çözümden yanayız. 28 Şubat’a kadar da tavrımız, yaklaşımımız bu olacak."
Gül, Kıbrıs sorununun adil bir çözüme ulaşması konusunda siyasi iradenin mevcut olduğunun altını çizerek şöyle devam etti:
"Biz her yerde aynı yaklaşımı gösteriyoruz. Sayın Denktaş’la da temas halindeyiz. O da aynı şeyleri söylüyor. Sayın Baykal da öyle. Tabii, Türk Silahlı Kuvvetleri’yle de değerlendirme yapıyoruz. Kıbrıs konusunda atacağımız adımları mutabakat içinde yapacağız."
Başbakan Gül, Kıbrıs konusunda, yazar ve yorumcular gibi "panik" içinde görülmüyor. Çözüme ulaşmak için zaman olduğunu ve bu çözümün mutlaka Türk tarafının çıkarlarını da gözetmesi gerektiğini vurguluyor. Türkiye, KKTC ve Kıbrıs Türkü açısından ulusal ve stratejik değerleri göz önünde bulunduruyor.
Başbakan, KKTC ve Kıbrıs Türkleri için Kopenhag’da gerekli rezervleri kayda geçirdiklerini belirtiyor. Güney Kıbrıs’ın AB’ye alınması kararına karşı, bu kararın Londra, Zürih, Cenevre anlaşmaları gibi uluslararası hukuka aykırı olduğu hususunun Türk tarafınca Kopenhag’da kayıt altına aldırıldığını, gerekli itirazların diplomatik yoldan yapıldığını vurguladı.
Başbakan Gül, "ver - kurtulöcu bir yaklaşım içinde değil.
Aksine, Türk tarafının çıkarları, güvenliği ve güvencesini gözeten sıkı bir pazarlık hazırlığında görülüyor.
Ne AB, ne de Kıbrıs konusunda, "kraldan fazla kralcı" bir yaklaşım içinde. Gerçekçi ve ayakları yere basan bir izlenim veriyor.