Hırsız mı, değil mi?

Türkiye'de siyasal tercihleri etkileyen ölçüler toplumsal tepkilerle ortaya çıkıyor.
Bir süre önce toplumun en duyarlı olduğu konu bölücülüktü. Halk, siyasal tercihini kullanırken kişilerle partiler hakkında şu soruyu soruyordu:
"Bölücü mü, değil mi?"
Türkiye'nin ağır bir terör travması geçirdiği günlerde hakim ölçü buydu...
Yine bir süre önce yaygın olarak kullanılan bir diğer siyasi tercih ölçüsü şuydu:
"Laik mi, şeriatçı mı?"
Cumhuriyet'in temel niteliklerinin baskı altına alınıp tehlikeye sokulduğu iktidar günlerinde, bahçelerden cesetlerin fışkırdığı terör günlerinde bu ölçü de belirleyici nitelikteydi.
Etnik ve dinsel temele dayalı, bölücü ve rejim karşıtı faaliyetlerin etkin olduğu dönemlerde Türk halkı ekonomiye, gelir dağılımına, ekonomik sorunlarına göre siyasal tercih kullanma, bu ölçüyü öne çıkarma olanağı bulamadı.
Şimdilerde ise toplumdaki siyasal desteğin veya karşıtlığın oluşmasında kullanılan ölçü olarak şu soru öne çıkmaya başladı:
"Hırsız mı, değil mi?"
Toplum, ekonomik sorunların, geçim zorluğunun ve gelir dağılımı uçurumunun neden olduğu tepkiyi, son kriz de dahil olmak üzere yolsuzluklara, hırsızlıklara, rüşvet çetelerine yöneltti. Bu nedenle de mesleği veya uğraş alanı ne olursa olsun bir insanı değerlendirirken "hırsız mı, değil mi?" diye ölçüyor.
İster yandaşı, ister karşıtı olsun bu ölçüyle yargılayıp, değerlendiriyor.
Bu durum, siyaseti ve siyasetçiyi değerlendirirken de geçerli.
Bu aynı zamanda temiz toplum özleminin güçlü bir kanıtı.
Siyasetteki son olayların da toplum tarafından bu ölçüyle tartıldığına kuşku yok. Siyasetçilerin ve kamu gücü kullanan herkesin siyasal eğilimleri ve toplumsal tepkileri bu açıdan değerlendirmeleri ve politikalarını bu ölçüye göre yönetmeleri gerekiyor.
Geçtiğimiz seçimlerde "bölücü mü değil mi?", "laik mi, değil mi?", "cumhuriyetten yana mı, değil mi?" ölçüleriyle siyasi tercih kullanan toplumun önümüzdeki seçimde, öncelikle "hırsız mı, değil mi?" ölçüsünü kullanacağı şimdiden görünüyor.