"Siyasi ve Medeni Haklar" ve "Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar" başlıklı uluslararası sözleşmelere ilişkin yasalar, "ikiz yasalar" olarak isimlendiriliyor.Türkiye, uzun süredir bu sözleşmeleri onaylamıyordu. Nedeni ise bu sözleşmelerin kullanılmasıyla "ulus devlet" niteliğine zarar verilebileceği düşüncesiydi.Özellikle PKK olayı ortaya çıktıktan sonra Ankara bu konuda daha titiz davrandı. Sözleşmeler, öz itibariyle, bütün gruplara kendi kaderini tayin hakkı tanıyan, böylece etnik veya dinsel grupların kendi statülerini belirlemeye yönelten hükümler içeriyor. Ayrıca iki sözleşmede bulunan bir ortak hükümle de Birleşmiş Milletler bünyesinde oluşturulan komisyon ve komiteler, bu sözleşmeyi onaylamış ülkelerde denetim yapıp, rapor hazırlayabiliyor.Tahmin edilebileceği gibi Ankara'nın çekincesi, PKK ve aynı çizgide bulunan siyasi hareketlerin, bu hükümleri, Türkiye'de Kürtlerin "azınlık" tanımına sokulması, federasyon tartışmaları, Türkiye Cumhuriyeti'nin "iki kurucu ortak arasında yeniden yapılandırılması" gibi tezleri için araç olarak görülebileceğiydi.Nitekim benzer kaygılar taşıyan Fransa, bu sözleşmeleri şerh koyarak kabul etti. Ancak, TBMM çekince koymadan onaylamış oldu.Bu sözleşmelerin onaylanması AB'nin koyduğu bir şarttı. Katılım Ortaklığı Belgesi'nde de bu yer alıyordu.Dışişleri'nde görevliyken bu sözleşmelerle ilgili çalışmalardan sorumlu olan Emekli Büyükelçi Gündüz Aktan, söz konusu hükümlerin Türkiye'de istismar edilebileceği görüşünü paylaşıyor. Yetkili olduğu dönemde, bu nedenle sözleşmelerin onaylanmasını uygun görmediklerini, en azından bazı şerhler konularak onaylanabileceği düşüncesinde olduğunu belirtiyor.Aktan, bir ülkede demokrasi olmasının, sözleşmelerin öngördüğü hükümler açısından sorun olmadığının kanıtı olduğunu, bütün ülkeyi temsil eden hükümetin bulunmasının yeterli olduğunu, bu nedenle, Türkiye açısından bir sorun bulunmadığının kabul edilmesi gerektiğini vurguluyor ama pratikte bu sözleşmelere dayanarak etnik, mezhepsel, kültürel farklılıkların siyasi soruna dönüştürülmesi için istismar edilebileceğini düşünüyor.İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ise bu sözleşmeleri onaylayan yasalara, "ikiz ihanet yasaları" diyor. Türkiye'nin üniter yapısının bozulması, Lozan'ın delinmesi yolunda atılmış adımlar olarak görüyor.Lozan'da azınlık tanımını kabul etmeyen, etnik olarak Kürtlerin, mezhepsel olarak Alevilerin de azınlık olarak tanımlanması ve azınlık hakları verilmesine ilişkin tartışmaların yakında yoğunluk kazanması sürpriz olmayacaktır.Türkiye, kuruluş temelleri ve felsefesinden yakalanmış, hızla tartışma masasına çekiliyor.AB sürecinde, Kemalizm, Türk Silahlı Kuvvetleri, azınlık tartışmaları ve baskıları bunu gösteriyor. fbila@milliyet.com.tr TBMM, geçtiğimiz günlerde sessiz sedasız iki uluslararası sözleşmeyi onayladı.