Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İçişleri Bakanlığı'ndan Devlet Bakanlığı'na kaydırılan Sadettin Tantan'ın bu görevi kabul etmeyip istifa edeceği bekleniyordu. Tantan, hükümetten istifa etmekle kalmadı, partisi ANAP'tan da istifa etti. Böylece hem Yılmaz'la, hem ANAP'la ipler kopmuş oldu.
Tantan'ın istifaya hazırlandığı haberi, ANAP lideri Mesut Yılmaz'a geldiğinde, yanıtı, "kendisi bilir" biçiminde oldu. Bu yanıt köprülerin Yılmaz tarafından da atıldığını gösteriyordu.

Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ın önceki gece Tantan'la uzun süren görüşmesinin ardından Yılmaz'la yaptığı telefon görüşmesinden sonra da, Yılmaz'la Tantan arasında bir temas kurulmadı. Yılmaz'a, "Tantan'a bir telefon etseniz iyi olur" yönündeki öneriler olumlu yanıt bulmadı.
Tantan'ın kendisini ziyaret eden Özkan'la yaptığı değerlendirmede, "Görev değişikliğini kabul etmem mümkün değil. Ayrıca partide de artık durmam" mesajı verdiği geç saatlerde kulislere yansıdı.

Özkan, Tantan'a, ANAP lideri Mesut Yılmaz'dan bir mesaj götürdü mü?
Götürmedi. Özkan'nın ziyareti Yılmaz adına değil, arkadaşlık adınaydı. Özkan, Başbakan Ecevit'in üzüntülerini de iletti.
Başbakan Ecevit'in ise olaya "Sayın Yılmaz'ın takdiri ve koalisyonun ANAP kanadına ilişkin bir değerlendirme" olarak baktığını söyleyebiliriz. Bu gelişmeye Sadettin Tantan'la yakınlığı bilinen Özkan'ın da çok üzüldüğü belli.
Yılmaz ve ANAP cephesine gelince...

Yolsuzlukların üzerine yürüyen, bu yönüyle kamuoyundan takdir toplayan ve hükümete puan kazandıran Tantan'la yolların ayrılması noktasına nasıl gelindi?
Tantan'ın İçişleri Bakanlığı'ndan ayrılmasının, kamuoyunda ANAP'a, Yılmaz'a ve hükümete dönük tepkiye yol açacağı bilinmesine karşın neden böyle bir karar verildi?
Bu soruya ANAP kurmaylarının verdiği yanıt şöyle: "Yılmaz, doğru bildiği yolda yalnız giden bir yapıya sahiptir. Sayın Tantan, özellikle son tavırlarıyla Sayın Yılmaz'a karşı bir güç yarışına yöneldi ve hükümet ve parti hiyerarşisi ve disiplinine uymayan bir yöntem ve söylem geliştirdi. Özellikle, bakanlık konusunda Parti Genel Başkanı'nın yetkisi, tercihi ve otoritesini dikkate almadığını gösteren açıklamalarıyla bu gelişmeyi tetiklemiş oldu."

Peki, "Beyaz Enerji", "Mavi Akım" gibi soruşturmaların ANAP'ı sıkıntıya soktuğu ve işin ucu ANAP'a dokunacağı kaygısı oluştuğu için Tantan'ın hükümet dışı bırakıldığı yorumlarına Yılmaz ve ANAP kurmayları ne yanıt veriyor?
ANAP kurmaylarının yaklaşımı şöyle özetlenebilir:
"Soruşturmaların yürütülmesinde Sayın Tantan'a Sayın Yılmaz'ın veya partinin bir müdahalesi olmamıştır. Buna ANAP'lı bakan ve milletvekillerinin yasaya aykırı şekilde telefonlarının dinlenmesi de dahildir. İddianame ortaya çıkıncaya kadar hiçbir müdahale söz konusu olmamıştır. Sayın Ersümer dahi telefonlarının dinlendiğini öğrenince soruşturmaya karşı bir tavır almamıştır. Aksine Sayın Tantan'ın da ifade ettiği gibi yardımcı olmuştur. Sayın Tantan da, Sayın Ersümer ve savcıların birlikte olduğu toplantıda telefon dinlenmeleri sonucunda Sayın Ersümer'le ilgili kuşku duyulacak bir durum olmadığını söylemiştir. Ancak, bu saptamasını kamuoyuna açıklama gereği duymamış ve kamuoyunda soru işareti oluşmasına ortam sağlamıştır."
ANAP'ın yaklaşımı böyle...

Tantan'la ilgili olarak ANAP hangi gerekçeleri ve şikayetleri öne sürerse sürsün, kamuoyunun tepkisini alacağı açık. Özellikle yolsuzlukla mücadele konusunda halkın Tantan'ı desteklediği, dürüst bulduğu konusunda kuşku yok. Bu operasyonun ANAP açısından kamuoyu nezdinde puan kaybettirici bir etkisi olacağı da ortada.
Ancak, Yılmaz'ın bütün bunları hesapladığı ve göze aldığı da bir diğer gerçek.
Tantan'ı devre dışı bırakmanın vereceği zarar ne olursa olsun, Yılmaz'ın liderlik otoritesini esas aldığı söylenebilir.