Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Avrupa Birliği ve İslam Konferansı ülkelerini bir araya getiren "İstanbul toplantısı"nı düzenleyen Dışişleri Bakanı İsmail Cem ve emeği geçen Dışişleri görevlilerini kutlamak gerekiyor.
11 Eylül sonrasında gündeme gelen "uygarlıklar çatışması" tartışmaları içinde böyle bir toplantıyı düzenlemek ve geniş katılımla gerçekleştirmek kutlanması gereken bir olaydır.
Batı'yla İslam dünyasını bir araya getiren "İstanbul toplantısı"na süreklilik kazandırılması, kurumlaştırılması ve zaman zaman liderler düzeyinde gerçekleştirilmesi hem Türkiye, hem Batı, hem de İslam dünyası için "uzlaşma zeminine" dayalı etkin bir platform haline getirilebilir. Getirilmesinde yarar vardır.
Bu toplantıya Türkiye'nin öncülük ve ev sahipliği yapmasının özel önemi ve mesajı üzerinde de durmak gerekli. 11 Eylül'ün dünya gündemine taşıdığı dinler veya uygarlıklar arası çatışma tezine karşı verilebilecek en somut yanıt Türkiye'dir. Batı ile İslam dünyasını, bünyesinde laik ve demokratik bir rejimle barındırabilen tek örnek olarak Türkiye Cumhuriyeti, bu özelliğiyle model oluşturan bir ülkedir.
Biraz da 11 Eylül'ün etkisiyle bütün İslam dünyasını terör kaynağı olarak gören Batılı fanatiklerle, dünyadaki bütün haksızlık ve adaletsizliğin nedeni olarak Batı dünyasını gören İslam fanatiklerinin tezlerini çürütecek en iyi örnektir Türkiye...
Coğrafi konumu ve rejimi itibariyle hem Asya ile Avrupa, hem de İslamiyet ile Hıristiyanlık arasında fiziki ve kültürel bir köprü konumunda olan Türkiye'nin dinlerin ve uygarlıkların buluştuğu, barış ve uzlaşmanın ev sahipliğine en uygun yer olduğu açıktır.
İstanbul toplantısına süreklilik kazandırabilirse, Batı ve İslam dünyasının buluştuğu bu zemin, dünya sorunları karşısında, uluslararası ağırlık koyabilecek bir kurum haline gelebilir.
Yaratacağı baskıyla dünyanın çatışma bölgelerine savaştan önce barışı sokabilir.
İstanbul toplantısıyla, Türkiye, yerinde ve zamanında bir adım atmıştır...