Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kadın - erkek eşitliği, kadın hakları konusunda Türkiye birçok Avrupa ülkesinden çok daha önce adım atmış, Atatürkün uzgörüsüyle kadın - erkek eşitliği Cumhuriyetimizin temeline yerleştirilmiştir.Örnek vermek gerekirse...Kadının seçme ve seçme hakkına kavuştuğu tarih, İngilterede 1928, Türkiyede 1934, Fransada 1946 ve İsviçrede 1972dir. Bu tarihler Atatürkün ne denli ileri görüşlü bir kurucu lider olduğunu göstermektedir.Ancak, gelin görün ki, 80 yıllık süreç içinde Türk kadını, kendisinden çok sonra haklara sahip olmuş ülke kadınlarının gerisinde kalmıştır. Kadına seçme ve seçilme hakkının verildiği 1934 yılından bir yıl sonra yapılan 1935 seçimlerinde TBMMdeki kadın milletvekili sayısı 18dir. Bugün 24 kadın milletvekilimiz var. TBMMdeki oranı yüzde 4.Kadına siyasi haklarını 1972de tanıyan İsviçre de dahil olmak üzere İskandinav ülkelerinde bu oran yüzde 40ları buluyor. Yerel yönetimlerde bu ülkelerdeki kadın temsil oranı yine yüzde 40larla ifade edilirken, Türkiyede bu oran maalesef yüzde 1.Bu çarpıcı bilgileri Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu da dün Meclis kürsüsünden dile getirdi.Bu veriler gösteriyor ki, kadın - erkek eşitliğini kağıt üzerinde tanımak yetmiyor. Bunun fiilen de sağlanabilmesi gerekli. Bunun yolu da kadınlar lehine koruyucu, teşvik edici önlemler almaktan geçiyor. Bu yönde yapılacak düzenlemelerin eşitliği bozan değil, aksine yaşama geçiren düzenlemeler olduğunu kabul etmek gerekiyor. Anayasal güvenceye alınması da uygulamanın sürekliliği açısından bir gereksinim.Kadın - erkek eşitliğinin yaşama geçirilme oranı bugün gelişmişlik kriterlerinden biri olarak kullanılıyor. Hakların yasalarda bulunması, bunların kullanılabildiği anlamına gelmiyor. Erkek egemen ve erkek çoğunluklu bir toplumsal yaşamda, kadınların haklarını gerçek anlamda kullanabilmesi, yaşamda hak ettikleri yeri almaları ve işlev görebilmeleri bugünkü koşullarda ve aşamada koruma, pozitif ayrımcılık gerektiriyor.AKPnin bu yönde bir düzenlemeye direnmesi sorgulanıyor, sorgulanacaktır. Kadın haklarını, kadın - erkek eşitliğini, özgürlüğü sadece örtünme özgürlüğü, türban serbestliği olarak gördüğüne ilişkin kuşkular artacaktır.Başta siyaset olmak üzere kadın - erkek eşitliğinin fiilen yaşama geçirilmesi için kota uygulaması gibi bazı pozitif ayrımcılık hükümleri getirilebilmeli ve bunun Anayasa güvencesiyle koruma altına alınmasından çekinilmemelidir.AKPnin Avrupa değerleriyle yaşama isteği samimiyet sınavından geçmektedir.CHPnin pozitif ayrımcılığa olanak tanıyan önergesi AKP oylarıyla reddedildi. Taslağın ilk haline bu yönde hüküm koyduğu halde AKP sonradan bu hükmü çıkardı ve CHPnin önergesini geri çevirdi.AKPnin kadın - erkek eşitliği, kadın hakları konusunda iyi bir sınav verdiği söylenemez.Bu gerçeğin öncelikle AKPli kadınlar tarafından görülmesi gerekir.AKPnin eşitlik konusuna yaklaşımı kadına bakışını ve siyasi tercihini yansıtmıştır.AKPnin bu tutumu ve tercihi AB üyeliğine kilitlenmiş çizgisiyle ciddi çelişki oluşturmuştur.Büyük olasılıkla AKP açısından ikinci çelişkili durum da yakında imam hatip liseleriyle ilgili olarak ortaya çıkacaktır... fbila@milliyet.com.tr Anayasa değişikliği nedeniyle kadın - erkek eşitliği yeniden gündeme geldi.