ERBAKAN Hoca, MGK kararı olarak imza attığı sekiz yıllık "kesintisiz" eğitime, yasa tasarısı olarak da imza atar mı?
Hoca'nın en yakın kurmaylarından biri, bu soruya tereddütsüz yanıt veriyor:
- Atmaz.
- Neden?
- Bu imam - hatip ortaokullarının kaldırılması anlamına gelir ki, Hoca'nın Başbakanlığında böyle bir uygulama kabul edilemez. Hoca, böyle bir icraata imza atmaktansa, seçime gitmeyi yeğler. O zaman da, MGK kararlarını uygulamak, seçim sonrası hükümete kalır.
- Hoca, Başbakanlığı bırakmaya niyetli görünmüyor?
- Elbette. Niye niyetli olsun. Türkiye'nin gündeminde sekiz yıllık eğitim yoktu. MGK'nın bir dayatması olarak ortaya atıldı.
- Peki Hoca, sekiz yıl kesintisiz eğitim sorununu nasıl aşacak?
- Bu hükümetin bir programı var. Bu programda sekiz yıllık eğitim (5 + 3) olarak öngörülmüş. Bu program Meclis'te görüşüldü ve güvenoyu aldı. Hükümet programı dışında uygulamaya zorlamak demokrasilerde yoktur. Programa Meclis güvenoyu verdiğine göre, (5 + 3) formülünü onaylamış demektir. Bunu değiştirmek de yine Meclis'in görevi olmalıdır. Dolayısıyla "kesintisiz sekiz yıl" dayatması sürecekse, bu konu Meclis'in önüne, Bakanlar Kurulu'nca sevkedilmiş yasa tasarısı olarak değil, partilerin yasa teklifi olarak gelir. Meclis de kararını verir.
- Bu yöntem, MGK kararlarının hükümetçe öncelikle ele alınmasına ilişkin Anayasa hükmüne aykırı olmaz mı?
- Ele almak başka, aynen uygulamak başka. Böyle bir zorunluluk yok. Konu Bakanlar Kurulu'nda elbette ele alınacak. Ama, Refah kanadının yaklaşımı konuyu hükümetin değil, Meclis'in çözmesi yönündedir. Eğer programda yeraldığı gibi (5 + 3) konusunda koalisyon ortakları arasında uzlaşma sağlanırsa, o zaman, hükümet tasarısı olarak Meclis'i iner. Bu programa uygun olur. Aksinde direnme olursa, tasarı değil, teklife dönüşür.
Anlaşılan o ki, Başbakan, hükümet programını göstererek, "kesintisiz" sekiz yılı, Bakanlar Kurulu'nda "kesintili"ye dönüştürmeye çalışacak. DYP kanadını ikna edemezse, hükümet tasarısı değil, DYP'nin yasa teklifi olarak Meclis'e getirilmesini isteyecek. Hoca'nın kafasında DYP'yi ikna etmek için erken seçim tehdidini kullanmanın da bulunduğu açık.
Hoca'nın önceki gün RP Grubu'nda yaptığı konuşmasında, "kesintisiz" formüle direneceği mesajı verirken, kullandığı üslup özellikle asker kanatta tepki toplamış durumda.
Hoca'nın, "Cumhuriyet'i inananlar kurdu. Herhangi bir taviz verme mecburiyetinde değiller. Kimse Müslümanlarla savaşamaz" türünden sözleri, askerlerce, üstü örtülü "tehdit" olarak algılanıyor.
Askerin değerlendirmesi şöyle:
- Başbakan yine ipleri geriyor. Gerginlik politikası izliyor. 28 Şubat'tan sonraki süreçte RP'nin tutumunda bir değişiklik yok. Oyalama ve kandırma politikası izleniyor. Tansiyonu yükseltmenin, gerginlik yaratmanın onlara da, Türkiye'ye de yararı olmaz. Başbakan'ın grup konuşması neredeyse iç çatışmayı, hatta iç savaşı ima eden örtülü bir tehdit niteliğinde. Bu üslubun kendilerine de fayda sağlamayacağını bilmeleri gerekir.
Hoca, gerginlik politikasıyla sekiz yıllık eğitimi "kesinti"ye uğratayım derken, demokrasiyi kesintiye uğratmamaya da özen göstermeli...
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025