Helsinki'den dönen Başbakan Ecevit, dün öğle saatlerinde Başbakanlık Konutu'nda dar katılımlı bir değerlendirme toplantısı daha yaptı.
Toplantıya, Dışişleri Bakanı İsmail Cem ve Devlet bakanları Şükrü Sina Gürel ile Mehmet Ali İrtemçelik katıldılar.
Toplantıya katılmadan kısa bir süre önce Dışişleri Bakanı İsmail Cem'le görüşme olanağı bulduk.
Cem, Helsinki kararını değerlendirirken, ilk kez açık bir biçimde,
"Kıbrıs'la ilgili ifadeler aleyhimizedir" dedi.
Dışişleri Bakanı'na sorduk:
- Neden?
- Nedeni şu: Daha önce dört ülke; İtalya, Almanya, Fransa, Belçika, açık bir biçimde
"bölünmüş Kıbrıs'ı AB'ye alamayız" diyorlardı. Yunanistan bunu kaldırmak istiyordu. Helsinki'de bunu sağlamış oldu. Helsinki metnine Kıbrıs'ı bütünleşmesine veya bölünmesine bakılmadan koydurmak istiyordu ve koydurttu. Bu açık söylemek gerekirse bizim aleyhimizedir. Ancak, Kıbrıs paragrafının sonunda, üyelik aşamasında Kıbrıs'la ilgili bütün faktörlerin gözden geçirileceği yazılı. İşte bu ifade bize bu konuda nefes aldırıyor. Ama genel olarak Kıbrıs'la ilgili bölüm Yunanistan'ın lehine görünüyor.
- Ankara, Lahey Adalet Divanı'yla ilgili bölümü nasıl görüyor?
- Bu konu bizim lehimizedir. Lehimize olduğu Atina'da gösterilen tepkiden de bellidir. Yunanistan Ege'de sadece
"kıta sahanlığı" sorunu olduğunu savunur. Biz ise Ege'de tek sorun değil,
"sorunlar" bulunduğunu savunuruz. Helsinki metninde
"sorunlar" ifadesi yer almıştır. Ki bunun içine FIR hattından adaların silahlanmasına kadar birçok sorun girmektedir. Ayrıca 2004 tarihinin Lahey'e başvurma konusunda son tarih olmadığı, konunun AB tarafından değerlendirme tarihi olduğu yazılı olarak tarafımıza teyit edilmiştir. Lipponen'in gönderdiği mektup, Helsinki kararının eki niteliğindedir.
- Kıbrıs'la ilgili bölüm, Ankara'nın politikasını etkileyecek mi?
- Hayır. Bizim Kıbrıs konusundaki tutumumuz ve argümanlarımız bellidir. Bunlar değişmez. Kıbrıs konusunda ne söylüyorsak, onu söylemeye devam edeceğiz. Londra ve Zürih anlaşmalarından doğan garantörlük niteliğimiz, Kıbrıs'ın Türkiye ve Yunanistan'ın birlikte üye olmadıkları uluslararası kuruluşlara giremeyeceği hükmü dahil, aynı argümanlara sahibiz.
- Sonuç olarak karar Ankara'nın lehine mi?
- Elbette. Türkiye'nin adaylığı hiçbir ek koşula bağlanmadan kabul ve ilan edilmiştir. Diğer aday ülkelerle eşit konumdadır.
Dışişleri Bakanı, Kıbrıs konusunda Ankara açısından bir olumlu durumu da şöyle vurguluyor:
- AB, bugüne kadar hep Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi'ni dinledi. Onlardan bilgi aldı. Ama artık AB zeminlerinde ben de konuşabileceğim. Bugüne kadar hiç konuşmamıştım. Bundan sonra AB içinde Kıbrıs tezimizi savunabileceğiz, bizi de dinleyecekler. Bu da bizim açımızdan önemli bir platform kazanımıdır.
Dışişleri Bakanı'nın sözlerinden anlaşılıyor ki, Ankara, adaylık teklifine evet derken, Kıbrıs'la ilgili ifadeleri tam olarak içine sindirmiş değil.
Denktaş'ın tepkileri de göz önüne alanırsa, adaylık kararına düşülen
"Kıbrıs kaydı" Ankara'yı rahatsız etmeye devam ediyor. Ege'yle ilgili Lahey kaydının ise Türkiye lehine olduğunu düşünüyor.
Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr