Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Avrupa Birliği bildiğini okudu.
Türkiye’ye tarih değil, tarih için randevu verdi: Aralık 2004.
AB, bu tarihte Türkiye’nin 2004 ilerleme raporuna bakacak, Kopenhag kriterlerini yerine getirdiğine karar verirse, müzakere tarihi verecek.
Kopenhag’da pembe gözlükle gezen bazı meslektaşlarımız kararı başarı, zafer gibi yorumladılar ama bu duygu ve düşüncelerine Başbakan Gül’ü ortak edemediler. Gül, daha gerçekçi bir yaklaşımla, Türkiye’nin istediğini alamadığını ifade etti.
Kıbrıs konusunda da Avrupa Birliği yine bildiğini okudu. Güney Kıbrıs’ı, Ada’nın tamamını temsilen AB’ye aldığını kayda geçirdi.
Kıbrıs’la ilgili gariplik, dün, saat 17.30’a kadar Annan planı için imza beklendiği haberiydi. De Soto, bir odada, planı masaya koymuş, tarafların gelip imzalamasını bekliyordu. Aynı saatlerde KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, "müzakere edilmeyen belge imzalanmaz" diye açıklama yapmasına karşın, gün boyu, "acaba 17.30’a kadar imza atılır mı?" haberleri devam etti.
Denktaş Türk tarafının müzakereye hazır olduğunu ve süre istediğini belirtti.
Başbakan Gül, bizzat, Türkiye’ye ilişkin kararda Kıbrıs’ın etkili olmadığını açıklamasına karşın, pembe gözlüklüler, Denktaş’ın imzasından umudu kesmediler.
AB, Türkiye’ye hak ettiği tarihi vermediği gibi Güney Kıbrıs’ı aldı.
Sonuç bu kadar netti...
Şimdi gündeme Irak sorunu girecek. Kopenhag’ın gölgesinde kalan Irak sorunu öne çıkacak. AB gibi ABD’de de Türkiye’den istediğini alma peşinde.
Gül hükümetini, Kopenhag’ın hemen arkasından yine zorlu günler bekliyor.
Washington, Irak’a müdahale için Türkiye’ye verdiği talep listesinin kabul edilmesini bekliyor. Hükümet bu konuyu Kopenhag sonrasına bırakmıştı.
ABD’nin talepleri, on binlerce ABD askerinin Türk - Irak sınırına yığılmasından, Türkiye’deki bütün havaalanları ve limanların bildirimsiz kullanılmasına kadar uzanıyor.
Bu taleplerin kabul edilmesi, Türkiye’nin savaşa sürüklenmesiyle eş anlamlı.
Ankara bu talepleri kabul edecek mi?
Eski başbakan ve DSP lideri Ecevit, dünkü görüşmemizde, bu taleplerin 57. hükümet döneminde Ankara’ya iletildiğini belirtti. Ancak, ABD’nin bu taleplerinin olumlu karşılanmadığını ve bunun hissettirildiğini söyledi. Ecevit, Başbakan Gül’ün de, Türkiye’yi savaşa sokacak bu taleplere karşı direnmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye olmadan ABD’nin Irak’a harekat yapamayacağını anımsatan Ecevit, Ankara’nın bu direnci gösterip, Saddam yönetimini savaşsız bir yolla, uygun hareket etmeye yöneltebileceğini kaydetti.
Anlaşılıyor ki, ABD’nin ağır talepleri 57. hükümet ve diğer devlet organları tarafından olumlu karşılanmamış...
Washington’un umudu 58. hükümete kalmış. Bu AKP lideri Erdoğan ve Başbakan Gül’e gösterilen sıcak ilgiden de belli oluyor.
Bakalım ABD, AB gibi istediklerini alabilecek mi?