Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türban konusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu görüşlerini açıklıyorlar. Bu konunun uzlaşmayla bir sonuca bağlanacağı beklentisi yükseldi.
Buna karşın gerek Erdoğan’ın gerek Kılıçdaroğlu’nun yaklaşımında net olmayan yönler var. Bu durum, “bu konuda liderlerin kafası net mi?” sorusunu gündeme getiriyor.

CHP’nin tereddütlü tavrı

Kılıçdaroğlu, üniversitelerin çoğunda türban yasağının fiilen uygulanmadığını, bu konuda bir anayasal düzenlemeye ihtiyaç olmadığını söyledi.
CHP lideri, kamu görevlilerinin türban takmasının ise kabul edilemeyeceğini de ekledi. Ayrıca ilköğretim ve lisede de takılamayacağını vurguladı.
Bu durumda anlaşılıyor ki, CHP lideri Kılıçdaroğlu, türbana üniversiteyle sınırlı bir serbestlik getirilmesinden yana.
CHP’nin yansıttığı bir tutum da, bu konuda öncü bir rol almayacağı. CHP, daha çok hükümetin atacağı adımı görmek istiyor.
Kılıçdaroğlu, bu konuda pasif bir pozisyonda durmaktan yana gözüküyor. Bir başka ifadeyle üniversitelerde türbanın fiilen serbest kalmasına “itiraz etmeme” halini benimsemiş görünüyor.
Oysa CHP, tutumunu daha net bir şekilde ortaya koymalı. Eğer türbanın üniversitelerde serbest kalmasını savunuyorsa, bunu -itiraz etmemek- dışında nasıl bir çözüm öngörüyorsa ortaya koymalı.
Türbanın kamu görevlilerine, ilkokul ve lise öğrencilerine indirilmeyeceğine ilişkin olarak da hükümetin tutumunu beklemek yerine, daha net ve kesin bir yaklaşım göstermeli.

Erdoğan’ın yaklaşımı
Başbakan Erdoğan’ın türbanın üniversitelerde engel oluşturmasına karşı olduğunu söylemeye gerek yok. Ancak Başbakan, serbestliğin fiilen değil anayasal veya yasal bir düzenlemeyle güvenceye bağlanmasını istiyor. Kendi ifadesiyle, olayı “sağlam kazığa” bağlamaktan yana. Ancak CHP’de böyle bir eğilim yok.
Erdoğan’ın dikkat çeken bir yaklaşımı da “kamusal alan” konusunda. Başbakan, kamusal alan sorusunu, “Benim vatandaşım kendi malı olan kamu binalarına rahat girip çıkamayacak mı?” diye yanıtladı. Konuya hizmet alan vatandaş açısından baktı.
Ancak asıl kaygı hizmet alanın değil, hizmet verenin türban takmak istemesi halinde ne olacak? Kamuda görevli öğretmen, doktor, mühendis, hâkim, memur türban takmak isterse ne olacak? Başbakan bu konuda net bir şey söylemedi.
Sadece Diyanet çalışmasını yapar, herkes çalışmasını getirir, bir havuz oluşturur ve bir karara varılır, türünde bir yanıt vermekle yetindi.
Kamu görevlileri, ilkokul, lise öğrencileri türban takamaz, demedi. İsteyen takabilmeli, bu bir özgürlük meselesi de demedi. Gazetecilere dünya Türkiye’den ibaret değil, işinize gelince Avrupa, işinize gelince ABD diyorsunuz, dünyaya da bir bakın, öğüdünde bulundu.

Diyanet ne yapacak?
Başbakan Erdoğan’ın Diyanet’e gönderme yapması tartışma yaratacaktır. Diyanet, bu konuda nasıl bir çalışma yapacak? Adı üzerinde Diyanet İşleri Başkanlığı. Bu kurum, konuyu dini açıdan ele alacağına göre, başörtüsü veya türbanı nasıl değerlendireceği zaten belli. “Dinimiz örtünmeyi emrediyor” diye özetlenecek bir yorum, konuyu nereye taşır?
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın, konuyu Diyanet’e havale etmesine bu nedenle karşı çıkıyor.
Kamuoyunun ise liderlerin kafasındakileri net olarak görmeden, bir yargıya varması zor.