YÜRÜRLÜĞE girdiği 1971 yılında modern bir sistem sayılabilecek 657 sayılı Devlet Memurları Yasası'nın öngördüğü personel rejimi günün ihtiyaçlarına cevap vermekten artık çok uzak.
Yıllardır yapılan ek düzenlemelerle tam bir "yamalı bohça"ya dönen devlet personel rejiminin yenilenmesi kaçınılmaz bir sorun halinde...
Devlet memuriyetinin gereği olarak asgari bir eşitlik üzerine "nitelik farklılaşması" yaratarak, "dikey ve yatay" adaleti sağlayacak biçimde düzenlenmiş olan personel rejimi, günümüzde bu özelliklerinin hiçbirini taşımıyor.
Maaş göstergeleriyle, her yıl saptanan katsayıların çarpımı sonucu aynı derece ve kademedeki memura sağlanan eşit maaş üzerine, "ek gösterge, iş güçlüğü, iş riski ve temininde güçlük" zamlarıyla adalet sağlayan sistemin anlamı kalmadı.
Ek maaş unsurlarının ana maaş unsurlarının 20 katına kadar çıktığı memur maaşlarının artık bir "rejime tabi" olduğunu söylemek bile mümkün değil.
Enflasyonun 1971'den sonra beş yılda yıpratıp onuncu yılda erittiği sistem günümüzde tümüyle çürüdü.
Derece ve kademe esasına göre saptanan asgari maaş düzeyine, yapılan işin güçlüğü, taşıdığı risk ve o işi yapacak elemanın teminindeki zorluk esaslarına göre yaratılan ve böylece eğitim, sorumluluk ve benzeri unsurları maaşa yansıtan, daha sonra "özel hizmet tazminatı "adı altındaki ödemelerle beslenmeye çalışılan devlet memurları rejimi fiilen terkedilmiş durumda.
Son yıllarda görüldüğü gibi, bu yıl da, sistemin temel unsurları bir tarafa itilerek, bir çeşit "toplu pazarlık" sistemi uygulandı. Bu yöntem yıldan yıla zaten farklılaşan ve adalet ölçülerinden uzaklaşan maaş dengesizliğini bir uçuruma dönüştürdü.
Meslek gruplarının personel rejiminin öngördüğü özelliklerinden kaynaklanan farklılaşma yerine, "hükümet" üzerindeki "yaptırım" gücü esas alınmaya başladı.
Bu gücü kullanma olanağına sahip olan Silahlı Kuvvetler ve Emniyet mensupları genel maaş zammı dışında ek olanaklar alabildiler.
Elbette asker ve polisin gördüğü işlev, iş güçlükleri ve riskleri gözönüne alındığında, ek olanaklardan yararlanmaları gayet doğaldır. Can riskiyle güvenlik hizmeti veren personelin bugünkü maaş düzeyleri düşünüldüğünde, tatmin edici bir ücret almadıkları da gerçektir.
Ancak, diğer meslek gruplarının hizmetleri de en az güvenlik hizmeti kadar kutsaldır. Güneydoğu'da görev yapan asker gibi, polis gibi, yargıcın da, doktorun da, mühendisin de, öğretmenin de, düz memurun da hizmeti hakkını bulmalıdır.
"Yaptırım gücü" olmayan meslek gruplarının her yıl biraz daha geride kalmaları, "devlet memuriyeti", "idari hiyerarşi", "yargının bağımsızlığı" gibi temel ölçüleri süratle eritmektedir.
Örneğin, bir vali, ilindeki jandarma komutanından, emniyet müdüründen daha az maaş alırsa, Emniyet Genel Müdür Muavininin maaşı, başçavuşun maaşından geri kalırsa, bir kaymakam bir başkomiserden daha düşük maaş alırsa, verimli bir yönetim nasıl beklenir?
Personel rejimi, artık devletin sırtında acilen neşter vurulması gereken kocaman bir ur halindedir.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025