Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

SON söylenmesi gerekeni önce söyleyelim: Bu Refahyol iktidarı artık iflah olmaz. Milli Güvenlik Kurulu'nun 28 Şubat muhtırasından hemen sonra yaptıkları gibi, "Bize bir şey olmadı" havasını sürdürürlerse, sonları beklenenden de yakındır. 12 Eylül 1980 öncesini hatırlayınız. 1979'un son günlerinde ordu uyarı mektubu vermiş ama sivil liderlerden hiçbiri, bu uyarıyı üzerine almamıştı. Sonuç malum...
Refah Partisi'nin ve Doğru Yol Partisi'nin başındakiler, aylardır bir sarhoşluk içindeydiler. İktidar sarhoşluğu, paçayı kurtarma sarhoşluğu ve hepsinden önemlisi meydanı boş bulma sarhoşluğu.
Meydan boş muydu? Evet.
Meydan boş olduğu içindir ki, Sincanlı yobaz öyle biperva büyüyebilmiş ve çağdaş kadın gazeteci Işın Gürel'in şahsında, laik Cumhuriyet'in ensesine o tokadı indirebilmişti.
Meydan boş olduğu için, kendinden devlet adamlığı beklenen, yaşını başını almış, deneyimli bakanlar gerçek yüzlerini ortaya çıkardılar, rejime açıkça meydan okuma cüretini gösterebildiler. Meydan boş olduğu için savcılar, yargıçlar duruşmalarda saldırıya uğradılar. Meydan boş olduğu için, iktidar kanadından ucuz kahramanlar ortaya çıktı.
O halde, kimse yanlış anlamasın. MGK muhtırası, sadece iktidara verilmiş değildir. Meydanı boş bırakanlar da, bu muhtıradan paylarına düşen dersleri alsalar, yararlı olur.
Belirli bir sürenin sonunda çıkarılabilecek bir "kırmızı kart" bilinmeli ki, oyuncular arasında iktidar, muhalefet ayrımı yapmayacaktır.
50 yıldır Türk ordusunun bilgi, yetenek ve disiplinini aşamayan, bırakınız aşmayı yaklaşamayan sivil siyasetçilerin, şapkalarını önlerine koyup düşünmeleri için son fırsattır bu... Cumhuriyet'in temel ilkelerine, demokrasinin temel kurallarına, çağın gereklerine, insan haklarına, özgürlüklere sahip çıkamayan siviller, bu dersi askerlerden almak zorunda kalıyorlarsa ortada çok ciddi bir eksiklik var demektir.
Türkiye, son zamanlarda sivil toplum gösterileriyle, "silahsız kuvvetler"in protestolarıyla çalkalanıyor. Ama, silahsız kuvvetleri de silahlı kuvvetlerin harekete geçirdiğini unutmayalım.
Her kesimden, her meslekten, her partiden seçilmiş temsilcilerden oluşan 550 kişilik parlamento görevini yapmazsa, yapamazsa siyasi iradeyi 5 kişilik "konsey"ler, 10 kişilik "kurul"lar kullanır. İyi de olur...
Milli Güvenlik Kurulu müdahale noktasını çok iyi seçmiştir. O nokta, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir devlet olarak içeride ve dışarıda gerileyebileceği son noktadır. Türkiye Cumhuriyeti, kurucusu ve hala aşılamayan önderi Atatürk'e, rejiminin temel direklerine, sınırlarının güvenliğine saldırılar karşısında daha geriye gidemezdi.
Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir'in Amerika'da yaptığı tarihi konuşmada İran'ı da uyarmasını bu çerçevede değerlendirmek gerekir.
Cumhurbaşkanı Demirel'in İran Cumhurbaşkanı Rafsancani'ye önceki gün gönderdiği acil mesajı bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Bu mesaj, 9 saatlik MGK toplantısında içeriye yönelik olarak alınan tarihi kararlardan ayrı düşünülemez.
Türkiye'nin yakın geleceğinde, soğuk ya da sıcak, İran'la ilişkiler belirleyici olacaktır.